Damnus Enerji ve Yatırım AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Cömert, TürkAkım boru hattının deniz geçişinin tamamlanması, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı'nın (TANAP) Yunanistan sınırında Trans Adriyatik Boru Hattı'na (TAP) bağlanması ve Doğu Akdeniz'de yürütülen arama faaliyetlerini AA muhabirine değerlendirdi.
Türkiye'nin enerjide büyük bir pazar olmasının yanı sıra kaynak ülkelerle Avrupa Birliği arasındaki konumunun da önemli olduğunu ifade eden Cömert, AB ülkelerinin bugüne kadar Türkiye’yi sadece transit bir enerji geçiş hattı olarak gördüğünü aktardı.
Cömert, söz konusu ülkelerin Türkiye'nin boru gazı ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) şeklinde aldığı gazın ticaretini yapmasında engel olmaya çalıştığını söyledi.
Azerbaycan'ın Şah Deniz 1 sahasından çıkarılan gazın bir kısmının Türkiye tarafından alındıktan sonra Yunanistan'a satılmasının ise bu girişimleri kıran ilk hareket olduğunu hatırlatan Cömert, "Azeri gazına ek olarak TürkAkım boru hattı ve Doğu Akdeniz gazı, Türkiye'ye ticaret merkezi olmak için bir fırsat sunmaktadır. TürkAkım'daki ilave hattan gelecek gazın ticaretini bizim yapabilmemiz önümüzdeki dönemin sıcak gündemi olacaktır. Elbette Rusya üzerindeki yaptırımlar bununla ilgili güçlükler getirebilir ama fırsatlarla güçlükler kol koladır." değerlendirmesinde bulundu.
Arz bolluğu şart
Cömert, Türkiye gibi tüketici ülkelerin gaz fiyatının belirlendiği bir ülke veya "hub" haline gelebilmesi için rekabetin artırılması gerektiğine dikkati çekerek, "Bu, birden çok kaynak oluşturarak gazın gazla ithalat seviyesinde rekabetinin sağlanması ve bir arz bolluğu ile likidite oluşturmak suretiyle mümkün olur. Bu tür bir gelişme, alternatif ikmal kaynakları yaratmakla mümkün olur. Doğu Akdeniz gazı, Irak gazı, LNG ve diğer boru gazı seçenekleri oluşturmak bu nedenle önemli." diye konuştu.
Doğu Akdeniz'de de büyük gaz rezervlerinin olduğuna işaret eden Cömert, şunları söyledi:
"Bölgedeki ülkeler Türkiye’den gaz alım taahhütleri alarak rezerv yatırımını tamamlamak ve boru hattının inşaatını başlatmak formülünün işlemeyeceğini anlayamadılar. Bunun yerine, buradaki rezerv sahipleri boru hattını inşa edip işletecek, gazın ticaretini yapacak bu alanda bilgili ve deneyimli iki ülkeden şirketleri içerecek bir konsorsiyumla anlaşma imzalayıp kullanım garantileri verebilselerdi, projede çoktan ilerleme kaydedilecekti. Türkiye dışında Yunanistan’a denizden doğrudan boru hattı gibi çözümler mümkün değil. Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Israil ve Mısır arasında yapılan görüşmeler, imzalanan mutabakat zaptları bölge için kaybolan yıllar anlamına geliyor."
"Başarısız sondajlar cesaretimizi kırmamalı"
Türkiye'nin tek taraflı girişimleri önlemenin yanı sıra Doğu Akdeniz'de arama sondaj gemileriyle yürüttüğü proaktif politikanın olumlu etkileri olduğunu ifade eden Cömert, "Bir taraf defakto bir durum oluşturmaya çalışırsa, diğer tarafın da defakto durum yaratması kaçınılmazdır. GKRY sözde münhasır ekonomik bölge oluşturdu, arama ruhsatları verdi. Bizim savaş gemilerimiz de garantör sıfatıyla orada varlığımızı gösterdi." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin kendi kara suları ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kara sularında yürüttüğü arama ve sondaj faaliyetlerinin önemli olduğuna işaret eden Cömert, "Sondaj yapmadan ne olup ne olmadığını bilmek mümkün değildir. Ülkemiz halen yeterince aranmamıştır. Başarısız sondajlar olsa bile cesaretimiz kırılmamalıdır. Bu milli bir meseledir." diye konuştu.