Türkiye başta ekonomi ve koronavirüs olmak üzere ciddi sorunlarla boğuşurken, halka suni gündemler dayatılıyor. Suni gündemler nedeniyle yaşanan tartışmalar ve gerginlik “enerji kaybı” olarak değerlendiriliyor.
Koronavirüs sonrası bütün dünya ekonomi ve sağlık sorunları ile mücadele ediyor. Gelişmiş ekonomiler trilyonlarca dolarlık paketler açıklamasına rağmen piyasalarda durgunluk ve işsizlik giderek artıyor. Uluslararası kuruluşlar ülkelerin büyüme rakamlarını sürekli aşağı doğru revize ediyor. Dünyada yaşanan durum Türkiye için de geçerli. Türkiye koronavirüs salgınına ekonomik krizde yakalandığı için sıkıntısı birçok ülkeden daha fazla.
Ekonomi ve koronavirüs salgını dışında başka sorunlarımız da var. Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilim, Türkiye’ye yönelik girişimler, Fırat’ın doğusunda ABD destekli PKK/PYD tehdidi, havaların ısınmasıyla birlikte PKK sızma girişimleri, FETÖ’nün, gizli FETÖ’yü harekete geçirme çabaları, yine ABD koordinasyonunda iç kargaşa çıkarma çabaları, …
SUNİ GÜNDEMLERLE ENERJİ KAYBI
Bu koşullarda, Türkiye birlik içinde olması, iç gerilimi en aza indirmesi, halkın zor koşullara hazırlanması gerekirken, tam tersi çabalar gündemde. Türkiye sürekli suni gündemle meşgul edilirken, halk içindeki çelişmeler de tetikleniyor. Kamuoyu gereksiz konularla meşgul edilirken, asıl sorunlar unutuluyor. İlk bakışta gündem değiştirme taktiği gibi görünse de ülke enerji kaybediyor.
İşte onlardan bazıları:
- Ayasofya tartışması
Türkiye’nin gündeminde hiç yokken birden bire Ayasofya’nın yeniden cami yapılması ve ibadete açılması tartışması başladı. Türkiye zor günlerden geçerken içeride başlatılan tartışma uluslararası boyut kazandı. Tartışma iktidar tarafından başlatılsa da iktidarın içeride ve dışarıda yalnızlaşması sonucu doğuruyor.
- İş Bankası hisseleri
Daha önce de gündeme geldi. Hükümette bile hukuki bulunmadı. Ama Atatürk’ün vasiyeti olan CHP hisselerinin hazineye devri yine tartışmaya açıldı. Türkiye’de yatırım yapmak isteyen yabancı sermayeyi ürkütme pahasına ısrar sürüyor. Bu da yetmezmiş gibi masrafları Atatürk’ün bıraktığı mirastanile karşılanan Türk Tarih Kurumu Başkanlığına Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı İskilipliAtıf Hoca’yı öven biri atandı.
- Tutuklamalar
Türkiye son günlerde yargı kararlarını tartışıyor. Televizyonlarda, gazetelerde gündem bu. İkna edici olmayan iddianameler, tartışmalı tutuklama kararları konuşuluyor. Bu arada eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında açılan dava. Toplumda gereksiz bölünmelere yol açıyor.
- Çoklu Baro
Ak Parti barolarla ilgili yeni bir düzenleme gündeme getirdi. “Çoklu baroyu” kapsayan düzenleme ile illerde birden fazla baro kurulması istendi. Bazı barolar bunu fırsat bilerek TBB Başkanı Feyziğlu’nu devirme hareketi başlattı. Bazı baro başkanları illerden Ankara’ya doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş engellendi. Ortaya çıkan görüntüler sıkıntı yarattı.
- Kıdem tazminatı tartışması
İşçiler işlerini kaybetme tehlikesi ile endişelenirken, “kıdem tazminatı” tartışması yeniden gündeme getirildi. İşsizlik tehlikesine bir de geleceğin güvencesi kıdem tazminatı darbesi eklendi. Başta Türkİş olmak üzere bütün sendikalar kazanılmış haklarından asla taviz vermeyeceklerin açıkça dile getirirken, hükümet kıdem tazminatında yeni düzenleme için ısrarlı.
- Diğerleri…
Başka suni gündemler de var. Belediyelerin faaliyetlerinin engellenmesi, liyakatsiz atamalar, banka ile ilişkisi sadece maaş aldığı ve kullandığı kart olan isimlerin kamu banka yönetim kurullarına getirilmesi, Güreşçi Hamza Yerlikaya’nın kamu bankasına yönetim kurulu üyesi yapılması, Cumhuriyetin önderlerinden Mustafa necati’nin Evi’ne Cumhuriyet düşmanı bir ismin verilmesi…
STRATEJİ, TAKTİK YOK
Türkiye’nin meşgul edildiği suni gündemlerin çoğu iktidar kaynaklı. Bu duruma Ak Parti içinden de tepki var. Uzun süre partide üst düzey görev yapmış bir eski milletvekili, ülkenin garip bir dönemden geçtiğini kaydederek, “Geçmişte de bazen suni gündemler yaratılırdı. Ama bunlar partiye hizmet ederdi. Ama şimdi tam tersi bir durum var. Son günlerde yaşanan tüm tartışmalar partiye zarar verdi. İstanbul seçimlerinin yenilenmesi ve aldığımız yenilgi sonrası işleri bir türlü toparlayamadık. Atılan adımlarda ne strateji var, ne taktik. Bu yanlışların sorumluları belli. Ama hala koltuklarında oturuyor. Meclis’in inisiyatifi azalıp, danışmanların inisiyatifi artınca böyle oldu. Böyle giderse sıkıntı daha da büyüyecek” dedi.
İki dönemdir milletvekili olan bir Ak Partili de şunları söyledi:
“Yapılan yanlışlar ortada. Bir anlamda muhalefetin elini kuvvetlendiriyoruz. Gereksiz gerilimler olumsuz sonuç veriyor. Sırtında yumurta küfesi olmayan, siyaseti bilmeyen kişiler karar verici. Onlar durumlarını korumak için, yanlışa yanlış demek yerine tam tersini yapıyorlar. Rüzgar nereden esiyorsa ona göre davranıyorlar. Kamuoyu araştırmaları ortada. İşler iyi gitmiyor. Şimdi erken seçimde ısrar edenler var. Aynı İstanbul seçimleri gibi. Bu kişiler kimden yana anlamıyorum.”
KİM BUNLAR
Ak Parti’de tartışma giderek büyüyor. “Erdoğan’a yanlış yaptıran isimler” konuşuluyor. Kendilerini “Biz Ak Parti’ye cüzdanla değil, gönülle bağlıyız” diye tanıtan partililer, son dönemde yapılan yanlışların arkalarındaki isimleri tek tek sıralıyorlar. Geçmişlerini, ilişkilerini, kritik görevlerdeki faaliyetlerini aktarıyorlar. “Ben Reis’e de partime de hiç ihanet etmedim” diyen bir Ak Parti milletvekili şu ifadeleri kullandı:
“Cumhurbaşkanlığı Sistemi birtakım kişilerin inisiyatifini arttırdı. Buna bir de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası güvenlik önlemleri eklendi. Şimdi de koronavirüs dönemi. Cumhurbaşkanımızla istişare etme ortamımız kalktı. Bu da siyaset bilmeyen, toplumu tanımayan, tecrübesi sınırlı, sadece ikinci maaş peşinde koşan kişileri öne çıkardı. Durum böyle olunca da atılan adımlar hep döndü bizi vurdu. ben Reis’in kısa sürede durumu anlayacağını ve hızla gerekli adımları atacağına inanıyorum.”
TÜRKİYE'NİN ESAS GÜNDEMİ
- Ekonomik zorluklar
- İşsizlik
- Koronavirüs salgını
- PKK/HDP terörü,
- FETÖ tehlikesi
- Doğu Akdeniz’de gerilim
- Fırat’ın doğusundan tehdit
DAYATILAN SUNİ GÜNDEM
- Kıdem tartışması.
- Çoklu baro
- Ayasofya’nın cami yapılması
- İş Bankasındaki CHP hisseleri
- Kanal İstanbul
- Liyakatsız atamalar
- Ortak değerlere saygısızlık