Türkiye ve Mısır, 2013 senesinden bu yana kestikleri siyasi ilişkileri yeniden tesis etmek ve diyalog kanallarını açmak için başlattıkları süreci olumlu bir şekilde devam ettiriyor. 56 Mayıs günlerinde Kahire'de ilk kez aynı masa etrafında buluşan Türk ve Mısırlı diplomatlar, 78 Eylül günlerinde de 2. tur görüşmeleri için bu kez Ankara'da buluştular. İlk tur görüşmelerde olduğu gibi Türk heyetine Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal, Mısır heyetine ise Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Hamdi Loza başkanlık etti. İki gün süren görüşmelerin ilk gününde ikili ilişkiler ele alınırken; ikinci gün bölgesel konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Görüşmelerin ardından yapılan açıklamada, “Taraflar, ele alınan konularda ilerleme sağlanmasına ve ilişkilerin normalleştirilmesini teminen ilave adımlar atılmasına ilişkin arzularını teyit etmiş, istişarelerin sürdürülmesinde mutabık kalmışlardır.” denildi.

6 Mayıs'ta Kahire'de tamamlanan istikşafi nitelikli görüşmelerin de samimi bir havada geçtiği bildirilmiş; Türk Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, “Görüşmeler samimi havada ve kapsamlı içerikte gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerde ikili konuların yanı sıra Libya, Suriye ve Irak'taki durum başta olmak üzere bölgesel konular ele alınmış, Doğu Akdeniz'de barış ve güvenliğin sağlanması ihtiyacı üzerinde durulmuştur.” ifadelerine yer verilmişti.

YUNANİSTAN'DA PANİK

Türkiye ile Mısır arasındaki yakınlaşmanın en büyük etkisinin Doğu Akdeniz üzerinde olması bekleniyor. Konuyla ilgili önceki gün değerlendirmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Mısır'ın da istemesi halinde deniz yetki alanları üzerinden müzakerelere başlanabileceğini belirterek; “Bizimle yapacakları bir anlaşmadan daha fazla alan elde edecekleri aşikar.” diye konuşmuştu. Çavuşoğlu'nun değerlendirmeleri Yunanistan'da deprem etkisi yarattı. Yunan basını TürkiyeMısır yakınlaşmasına karşı Atina'nın acil önlem almasını isterken; eski diplomatlar da hükümeti sert sözlerle eleştirdi.

Yunan basınına konuşan eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Yanni Valinakis; Mısır'la yapılan anlaşmanın tehlikede olduğunu belirterek, “Anlaşmayı tamamlama niyetinde olup olmadıklarını Kahire ile derhal netleştirmeliyiz. Mısır'ın Türkiye ile anlaşma yapmayı tercih ettiği aşikar. Tüm planlarımızı alt üst ettiler. Hiçbir şey yapmazsak Doğu Akdeniz'deki tüm MEB'imiz kaybolacak” diye konuştu.

Libya'nın önemini anlamakta geç kaldıklarını da itiraf eden Valinakis, “Dışişleri Bakanlığındaki görevim boyunca MEB'lerimizin sınırlarının çizilmesi için mücadele ettim ve anlaşmaya çok yaklaştık. Ama Türkiye'nin diplomatik girişimleri karşısında bunu başaramadık.” ifadelerini kullandı.

Yunan diplomat; Mısır, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri ile kurdukları ittifaklara da inanmadığını ifade etti. Valinakis, “Son 10 yıldır sık sık yapılan üçlü toplantıların pratik sonuçları hakkında her zaman sorularım olmuştur. Ancak bu ittifaklar inandırıcı görünmüyor. Örneğin, 'Hiçbir şeyin bedavaya verilmediğini ve ilk siz yapmazsanız kimsenin sizin için öldürmeye gelmeyeceğini anlamadık mı?' Eğer gerçekten 'ittifaklar' elde ettiysek, neden pratikte en küçük örneklerini bile görmedik? Hiç Mısır veya İsrail gemilerinin On İki Ada'yı ziyaret ettiğini gördünüz mü? Herhangi bir Emirlik veya Fransız uçağının Rodos'a indiğini gördünüz mü? BAE ve Suudi Arabistan, ihtiyacımız olan en önemli silah sistemlerinden bazılarını kiralamak için bize finansal olarak yardımcı oldu mu?” diye sordu.

Mısır, Yunanistan ile yaptığı MEB anlaşmasını 28 derece doğu boylamı ile sınırladı. Atina, bu anlaşmaşı Kıbrıs’a kadar uzatmayı planlıyordu.

YUNANİSTAN'IN HIRSIZLIĞI

Mısır, ilk olarak 2003 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması imzalamış; 2020 yılında da Yunanistan'la kısmi bir MEB sınırı çizmişti. Yunanistan, 28 derece doğu boylamına kadar uzanan bu anlaşmanın, önümüzdeki süreçte Güney Kıbrıs'a kadar genişletilmesini bekliyordu. Fakat Türkiye, Mısır'ın bu iki anlaşmadan da büyük kayıpları olduğunu Kahire'ye iletti. Mısır’ın Türkiye yerine Yunanistan ile imzaladığı anlaşmadan 15 bin kilometrekare, GKRY ile imzaladığı anlaşmadan ise 11 bin 500 kilometrekare kaybı olduğu bildirildi. Bundan daha da vahim olarak; GKRY’ye bırakılan Glafkos sahasında 141 milyar metreküplük rezerv bulundu. Bu da Mısır’ın geleceğinden 100 milyar dolarlık bir kaynağın çalınması anlamına geliyordu.

Hatta Rumlar bu büyük soygunu ilan etmekten de çekinmediler. Daha 2003 yılında GKRYMısır MEB anlaşmasının imzalanması sonrasında açıklama yapan dönemin GKRY Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanı Nicos A. Rolandis, GKRY’nin hakkından fazlasını aldığı itiraf etmişti. Sınır olarak ortay hattın belirlenmesinin çok önemli ve kendileri için çok büyük bir başarı olduğunu belirten Rolandis, bu anlaşma ile sahip olduklarının dört katı fazlası bir alanda egemenlik hakkı kazandıklarını söylemişti. Türkiye ise bu iki anlaşmanın da kadük bırakılarak, Mısır ile karşılıklı bir sınırlandırma anlaşması imzalamak istiyor.

'YUNANİSTAN VE MISIR ARASINDA SINIR YOK'

Yunanistan ve Mısır'ın MEB anlaşması imzalamasının ardından Türk Dışişleri'nden yapılan açıklamada, şu eleştiriler dile getirilmişti: “Yunanistan ile Mısır arasında deniz sınırı bulunmamaktadır. Bugün imzalandığı açıklanan sözde deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, Türkiye için yok hükmündedir. Bu anlayışımız, sahada ve masada ortaya konulacaktır. Sözde sınırlandırılan alan, Birleşmiş Milletler’e de bildirilen Türk kıta sahanlığı içinde yer almaktadır.”

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise konuyla ilgili soruya şu yanıtı vermişti: “Bu anlaşma hem Türkiye Cumhuriyeti'nin hem de Libya'nın kıta sahanlığını ve haklarını ihlal ediyor. Dolayısıyla bizim daha önce Birleşmiş Milletler'e (BM) bildirdiğimiz kıta sahanlığımızı ihlal eden bir anlaşma bizim için yok hükmündedir ve zaten bugüne kadar bu noktaya gelmemizin sebebi de Yunanistan'ın, Rum Kesimi'nin, Mısır ve İsrail gibi ülkelerle Türkiye'yi yok sayarak anlaşmalar imzalamaya çalışması, adımlar atmasıdır. Bunun yok hükmünde olduğunu sahada da masada da göstermeye devam edeceğiz.”

'DIŞ POLİTİKADA YENİ ALANLAR AÇABİLİR'

Türkiye ile Mısır arasında 8 yıldır fiilen kopuk durumda olan ilişkilerin normalleştirilmesi için iki ülke dışişleri bakanlıkları arasında, mayıs ayında Kahire’de başlatılan görüşmelerin ikinci turu 78 Eylül’de Ankara’da yapıldı.

Mısır ve bölgeyi yakından takip eden avukatyazar Onur Sinan Güzaltan, görüşmeleri ve ikili ilişkilerin geleceğini Aydınlık’a değerlendirdi. Güzaltan şunları söyledi:

“Geçen hafta Bağdat’ta düzenlenen Bölgesel İş birliği ve Güvenlik Zirvesi’nde Türk yetkililerden Mısır tarafına davet geldiği bilgisi var. Türkiye’nin Mısır’la yeniden ilişki kurması elbette önemli. 8 yıldır ilişkiler bozuktu. Bunun Doğu Akdeniz’de, Libya meselesinde ya da diğer Arap ülkeleriyle olan ilişkiler açısından ülkemizi olumsuz anlamda etkileyen bir yapısı vardı. Bu süreç içerisinde Mısır, Türkiye’ye özellikle Doğu Akdeniz açısından karşı tutum almıştı.

“Bu görüşmelerde öncelikli olarak, anladığımız kadarıyla İhvan meselesi ilk gündem olacak. İhvan’ın Türkiye’de TV kanalları, radyoları ve lider kadroları bulunuyor. Türkiye son dönemde bu şahıslara ve kurumlara karşı bazı sınırlandırmalara gitmişti. Fakat Mısır daha sıkı tedbirler talep ediyor. Yine ara ara olan, Mısır’ın iç işlerine yönelik açıklamalardan Mısır Hükümeti rahatsız. Öncelikli olarak bu konular ele alınacaktır.

“Sonrasında doğal olarak Libya ve Doğu Akdeniz görüşülecektir. Bu konular sadece iki ülkenin meselesi değil ama iki ülkenin ortak hareket etmesi halinde çözebilecekleri sorunlar mevcut. Özellikle Libya’da Türkiye ve Mısır’ın ortak hareket etmesi çözümü gün yüzüne çıkarır.”

‘MISIR, TÜRKİYE’Yİ KARŞISINA ALARAK DEVAM EDEMEZ’

“Bölgemizde ise son dönemde Mısır tarafından Türkiye’ye yönelik açıklamalar, zımnen de olsa Türkiye’nin haklarına saygı gösteren nitelikteydi, bu önemli. Tabi Mısır da Türkiye’yi karşısına alarak yoluna devam edemeyeceğinin farkında.

“İhvan meselesinde atılacak adımlar da ilişkilerin daha da rahatlamasını sağlayacaktır. Hemen arkasından Libya ve Doğu Akdeniz tabi asıl kilit konular. İki ülke yetkililerinin daha sık temas etmesiyle ben bu meselelerin de çözüleceği kanaatindeyim.

“Türkiye ve Mısır görüşmelerini değerlendirirken, Katar ve Mısır arasındaki normalleşmeyi, yine Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında yeniden başlayan diyalogu da eklemek gerekir. Bu üç gelişmeyi bir arada değerlendirmek lazım.”

BÖLGESEL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ

“Ekonomik olarak, Mısır ve Körfez ülkeleri arasında büyük bir etkileşim var. Türkiye’nin Körfez ülkeleri ile normalleşmesi de Mısır ile olan ilişkilerini rahatlatacaktır.

“Doğu Akdeniz’in bu iki büyük ülkesinin bir araya gelmesi halinde, bölgedeki sorunlar çok daha rahat ve kolay şekilde çözülecektir. Türkiye açısından da hem Kuzey Afrika’da hem de Ortadoğu, Filistin başta olmak üzere daha geniş hareket alanı oluşacaktır. Yine Afrika’nın geri kalan coğrafyasında da Türkiye ve Mısır’ın iş birliği yapabileceği pek çok saha var. Dolayısıyla AnkaraKahire normalleşmesi, Türkiye’ye dış politikada yeni, beklenmedik alanlar açacaktır.”

Aydınlık