Başlıktaki niteleme bize ait değil. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi, şimdi Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass, Türkiye ve ABD’nin ilişkilerinde “yeni bir aşamanın eşiğinde” olduğunu söylemiş, ve ilişkilerin “kolektif savunma” dahil olmak üzere “temel noktalara” geri dönüşle başladığını sözlerine eklemiş. Bass ayrıca, Türkiye’nin Ukrayna savaşı boyunca oynadığı olumlu rolün önemine dikkati çekerken, “Ankara’nın sadece Ukrayna konusunda değil birçok bölgesel krizin çözümünde önemli fonksiyonlar icra ettiğini” kaydetmiş. (AA, 10 Mayıs 2024)

Bass’ın bu konuşmayı yaptığı yerde, yani Washington’da düzenlenen AmerikanTürk Konferansı’nda Türkiye’den iki diplomat da dikkat çekici açıklamalar yaptı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Akçapar, iki NATO müttefiki Türkiye ile ABD arasında belli konularda anlaşmazlıklar olmasına rağmen birçok konuda işbirliği alanları olduğunu ve ikili ilişkilerin doğasını tanımlayan “güçlü iletişimin” hiçbir zaman kopmadan korunduğunu belirtmiş. Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Sedat Önal da aynı toplantıdaki konuşmasında, “Türkiye ve ABD’nin ilişkileri geliştirmek için farklılıkları gidermeye yönelik ‘stratejik yaklaşım’ benimsemesi gerektiğini” kaydetmiş. Kuşkusuz iki diplomatın görüşleri Ankara’nın ABD ile ilişkilerdeki beklentisini yansıtıyor.

YENİ AŞAMA NELERİ İÇERİYOR?

Bu arada belirtelim, John Bass, Erdoğan’ın Mayıs ayında yapılamayan Washington gezisi için tarih verdi. Ama bu, Biden ile Erdoğan arasında buluşma fotoğrafı ile Bass’ın sözünü ettiği “yeni aşama”ya bir an önce geçilmesinin peşinde koşanlar için hüsran anlamına geliyor. Çünkü Bass’ın bahsettiği ziyaret, Biden ile bire bir görüşme değil NATO’nun 75. Yıl Zirvesi’ne Erdoğan’ın katılımı.

Peki Amerikalıların “yeni aşama”, bizim yetkililerin de sıklıkla “yeni sayfa” diye nitelediği TürkiyeABD ilişkilerindeki gelinen noktada ne var? Tamam, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği onaylandı, Türkiye’ye F 16’ların verilmesi için işlemler başladı. Başka ne var? Görünürde bir şey yok.

Washington’un patronluğunda ABD’de ve NATO ülkelerinde FETÖ unsurlarının korunması kararından mı vazgeçildi? Türkiye için başta gelen sorun olan PKK terörüne ABD desteği konusunda, Washington’un tutum değiştirdiğine dair herhangi bir işaret var mı?

Peki o zaman, Ankara’nın “yeni sayfa”sı, Washington’un “yeni aşama”sında ne olabilir? Bu soruya odaklanmamız gerekiyor.

Mesela, bu iki NATO müttefiki ülke, İsrail’in azgın saldırılarına karşı ortak bir tutum içinde mi? Ya da Türkiye’nin en önemli dış ticaret ortaklarından biri olan Rusya’ya yaptırımlar konusunda Washington ile Ankara’nın menfaati ortak mı? Ankara ile Washington, Türkiye’nin Atlantik tehditlerini bertaraf etme mücadelesinde bir numaralı müttefiği olan Rusya’ya karşı hangi politikada birleşiyor?

BOŞLUK DOLDURMA

Washington’daki politika oluşturma merkezlerinde yapılan tartışmalarda Türkiye için, ABD’nin Irak ve Suriye’den çekilmesiyle oluşacak boşluğu doldurması üzerinde duruluyor. Yani Suriye’nin bölünmesi operasyonunda ABD’nin rolünü üstlenecek, Irak ve Suriye’de İran ve Rusya’ya karşı konumlanacak bir Türkiye. Bununla da bitmiyor. Türkiye’nin daha geniş ölçekte, Afrika’da ve Orta Asya’da Rusya ve Çin’e karşı ABD hesabına görev yapması isteniyor. Evet, ABD mahfillerinde Türkiye için öngörülen rol budur. Ankara’nın “yeni sayfa”dan beklentileri ne olursa olsun, ABD “yeni aşama”nın altını böyle dolduruyor.
O zaman soru şudur: Ankara, Türkiye’nin hiç bir çıkarına uygun olmayan tersine çıkarlarını ciddi ölçüde tehlikeye atacak olan bu rolün dayatıldığı “yeni aşama” ya da “yeni sayfa” için neden bu kadar istekli?
Bir yanda Türkiye için zorunlu olan milli güvenlik politikaları diğer yanda Ankara’nın “ABD ile uyum” politikası. Bu çelişkinin daha fazla devam etmesinin koşulları yoktur.