Bilindiği gibi Andımız, “Türküm, doğruyum” diye başlıyor ve “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye bitiyor. Andımız bir bakıma kimlik beyanıdır. Kimileri, “Müslümanım, doğruyum” diye başlayan ve “Varlığım Müslüman varlığına armağan olsun” diye biten bir Andımız hazırlamışlar. Ulusal Kanal’ın sabah programlarından birinde eleştirildi. Ancak öyle bir eleştiri ki, Müslüman kavramına neredeyse savaş açıldı.

MİLLÎ KİMLİK

Emperyalizm, Millî Demokratik Devrimler ve Sosyalizme Açılma çağında yaşıyoruz. Millet gerçeği ve millî devlet gerçeği, çağımızın en önemli olgusudur. Çağımızda sınıf mücadelesi, uluslararası düzlemde devletlerin ve milletlerin emperyalizme karşı mücadelesidir. Devletlerin bağımsızlık mücadelesi, bugün dünyada ilerlemenin motorudur. Dolayısıyla millî kimlik, çağımızın kimliğidir. Bu açıdan Andımız’daki “Türküm” ve “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” bildirisi, yalnız Türkiye gerçeğine değil, çağımız gerçeğine dayanır.

Türkiye, bugün güvenlikte olsun ekonomide olsun, millî devlet mevzisinde tarihsel bir çaba içindedir. Türkiye’nin önündeki program millî programdır. İki temel görev var: Bağımsızlık ve demokrasi. Her ikisi de Millî Devrim aşamasına denk düşer.

Andımızdaki Türk kavramı, etnik değildir, devrimle millet olan Türkiye halkının adıdır. Atatürk’ün Medenî Bilgiler kitabına kendi el yazısıyla yazdığı tanım tarihseldir, bilimseldir: “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”

MİLLÎ KİMLİĞİN ULUSLARARASI GEÇERLİLİĞİ

Millî kimlik, Türkiye için geçerli olmanın ötesinde uluslararasıdır. Çin ve Hindistan’dan savaşın ön cephesindeki Türkiye, Suriye, İran, Irak ve Yemen’e; Afrika’dan Latin Amerika’ya; Japonya ve Avusturalya’dan Almanya, Fransa ve İngiltere’ye kadar insanlık, ABD hegemonyasına karşı millî mevzilerde ve millî mevzilerin birleştirilmesiyle oluşturulan bölgesel ve uluslararası mevzilerde mücadele yürütmektedir. Bütün dünya ülkeleri, bağımsızlıklarını ve ekonomik gelişmelerini millî kimlikle inşa ediyorlar. Ancak bu mücadeleler, millî mevzi sınırları içinde kalarak başarıya ulaşamayacağı için, BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Astana Süreci, ASEAN, Afrika Birliği, İslam Ülkeleri Konferansı gibi millî mevzileri birleştiren uluslararası örgütlenmeler oluşturulmaktadır.

DİNSEL KİMLİK

Müslüman, Hıristiyan, Budist gibi dinsel kimlikler, örneğin Haçlı Seferleri zamanında birer dünya gerçeği idi. Ama dinsel kimlik, Orta Çağda kalmıştır; program açısından da siyaset açısından da bugün dar alanlarda kalmıştır. Ne var ki, program ve siyaset düzleminde geçerliğini büyük ölçüde yitiren dinsel kimlik, bireylerin inancı olarak varlığını sürdürüyor.

ANDIMIZ’IN GÜNCEL PRATİĞİ
Bugün Türkiye, Vatan Bütünlüğü ve Üretim Devrimi için mücadeleyi millî mevzide, başka deyişle Türk Kimliği mevzisinde yürütüyor. Ancak bu mücadele, Müslümanlıkla ve İslamiyetle uğraşarak, didişerek, itişerek başarıya ulaştırılamaz.

Türk ile Müslümanı karşı karşıya getiren cepheleşmeler oluşturmaya kalkışmak, iç çekişmeler yaratmanın ötesinde bir anlam taşımaz. Dahası komşularımızla olan dostluklarımızı da zedeler. Güncel durumu dikkate alırsak, bu konudaki yanlışlarımızı çok pahalı öderiz. Hele Türk Ordusunun Fırat’ın doğusuna askerî harekâta hazırlandığı koşullarda ve ABDİsrail destroyerlerinin namlularını Ege ve Doğu Akdeniz’den Türkiye’ye yönelttiği ciddî tehditler karşısında, sorumluluğumuz ağırdır.

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, “Andımızı kabul etmezsen, Doğu Fırat Harekâtını başaramazsın” diye eleştirmek yanlıştır. Bugün Andımız’ı okumak, Doğu Fırat Harekâtını yapmaktır ve Doğu Akdeniz’de Mavi Vatanımızı savunmaktır. Andımız, hayatın dışında bir gösteriye indirgenemez. O zaman içeriğini yitirir. Andımız konusunda duyarlı olmak, iyidir, ancak o duyarlılığı pratiğe yansıtmadığımız zaman, Andımız’ı yalnızca tiyatro sahnesinde okumuş oluruz.

MİLLİYETÇİLİK VE ATATÜRKÇÜLÜK

Türk ile Müslüman kavramlarını çarpıştırmak, Milliyetçilik değildir, Laiklik değildir, Çağdaşlık değildir, Atatürkçülük hiç değildir. Unutulmasın Mehmetçik, hâlâ Allah Allah naralarıyla savaşmaktadır.

Unutulmasın Mehmetçik, hâlâ Allah Allah naralarıyla savaşmaktadır.

Bu millet, Türk ve Müslüman kavramlarını çatıştıran girişimlere değer vermez. Çünkü Türk ile Müslüman kavramlarını karşı karşıya koyarak, ancak köle oluruz.

Bu nedenle Andımız’da “Türküm” diye özetlenen kimlik açıklaması, evet doğrudur, ancak Müslüman kavramına karşı mücadele ederek savunulmaz.

DÜZELTME

Dünkü yazıda “Tarih Yapmak ve Tarih Bozmak” ara başlığı altında ilk iki paragrafta, “Sınıflı toplumdan çıkışa” ifadeleri “Sınıfsız toplumdan çıkışa” olacak. Düzeltilmesini rica ederim. Bilindiği gibi medeniyet, teknolojideki gelişmeler sonucu bir üretim fazlasının yaratılması, özel mülkiyetin gelişmesi, kabile toplumunun bölünmesi, başka deyişle sınıfsız toplumun çözülmesi ve sınıfların doğuşu, ordunun ve devletin örgütlenmesi, bunlara bağlı olarak bilimin ve dinin ortaya çıkmasıyla oluştu.

Doğu Perinçek
Aydınlık