Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Urartu Şeker, yeni tip koronavirüsün (Kovid19) insan hücrelerine tutunmasını sağlayan proteini bloke etmeye yönelik protein geliştirmek amacıyla proje yürüttüklerini belirterek, "İki farklı proteinin tasarımı tamamlandı, şimdi deneysel üretim aşamasına geçmek üzereyiz. Çalışmanın 69 ay içinde preklinik aşamaları da dahil tamamlanmasını planlıyoruz. Böylelikle enfekte hastalara verilebilecek etkili bir yeni nesil ilacın elimizde olacağını öngörüyoruz." dedi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezine bağlı Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsünün koordinasyonunda, Kovid19'a karşı aşı ve ilaç geliştirme projelerini desteklemek için bir alt platform oluşturduklarını açıklamıştı.
Bu kapsamda, Türkiye'de devam eden projelerden spesifik olarak bu virüse karşı dönüştürülebilecek olanlar ya da yenilikçi bir anlayışla çok hızlı şekilde netice alınabilecek projeler belirlendi ve destek süreçleri başladı.
Bilkent Üniversitesi Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezinde (UNAM) bu çerçevede proje yürüten Doç. Dr. Urartu Şeker, AA muhabirine, Kovid19'a yönelik çalışmalara ilişkin değerlendirmede bulundu.
Şeker, salgının ciddiyetinin anlaşılmasına paralel olarak şubat başında araştırma grupları içinde Kovid19 özelinde bir alt çalışma grubu oluşturduklarını ve araştırma planıyla hazırlıkları tartışmaya başladıklarını söyledi.
KırımKongo kanamalı ateşi hastalığı etmeni olan virüse karşı kullanmak üzere tasarladıkları ve üretimini gerçekleştirdikleri bir proteinin Kovid19'a karşı ilaç olarak kullanılmasını amaçladıklarını belirten Şeker, çalışmalarının Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Aykut Özkul ile iş birliği içinde devam ettiğini bildirdi.
Şeker, çalışmada gelinen aşamaya ilişkin şu bilgileri verdi:
"Koronavirüsün hücreye tutunmasını engelleyecek proteinler üzerinde çalışma yürütüyoruz. Üretmeyi hedeflediğimiz proteini, Kovid19'a neden olan virüsün insan hücrelerinin yüzeylerine tutunabilmesini sağlayan proteini bloke etmesi için kullanmayı planlıyoruz. Böylelikle hastalarda virüs parçacıklarının yayılması engellenmiş olacak. Bu bağlamda iki farklı proteinin tasarımı araştırma grubumuzun sahip olduğu genetik mühendisliği ve sentetik biyoloji deneyimi sayesinde hızlıca tamamlandı, şimdi deneysel üretim aşamasına geçmek üzereyiz. Bu aşama tamamlandıktan sonra, Prof. Dr. Özkul ve ekibi, Kovid19'a neden olan virüse karşı üretilecek proteinin testlerine başlayacak. Klinik öncesi tüm ön çalışmalar sonrasında insanda faz çalışmalarına geçilmesini hedefliyoruz."
"ÇALIŞMAYI 69 AYDA TAMAMLAMAYI HEDEFLİYORUZ"
Süreçleri kısaltmak için aralıksız çalıştıklarını vurgulayan Şeker, şöyle konuştu: "Çalışmanın 69 ay içinde preklinik aşamaları da dahil tamamlanmasını planlıyoruz. Tabii ki süreçleri kısaltmak ve daha hızlı ilerlemek için gece gündüz çalışılıyoruz. Böylelikle enfekte hastalara verilebilecek etkili bir yeni nesil ilacın elimizde olacağını öngörüyoruz. Kovid19'un devam etmesi beklenen bir süreç olduğu düşünüldüğünde sürekli bir ilaca ihtiyacımız olacağı açık. Bu sebeple orta ve uzun vadede hastalığa karşı bir ilaç geliştirmiş olmayı istiyoruz."
Mevcut durumda Kovid19'a karşı çalışan bir aşı ya da ilacın olmadığına dikkati çeken Şeker, devam eden ilaç denemelerinin ise çok erken aşamada ve daha önce başka etmenlere karşı geliştirilen ilaçların Kovid19'a karşı tekrar denenmesiyle yapıldığını anlattı.
Şeker, sıtma ilacı gibi ilaçların Kovid19'a yönelik etkinliklerinin test edildiğini ve henüz belirgin bilimsel bir sonuca ulaşılamadığını belirterek, "Burada elde edilen ön sonuçlar, kullanımını destekleyecek yeterli kanıt sunmuyor. İlacın pek çok yan etkisi de detaylı biçimde uzmanlar tarafından açıklandı. Bu nedenle, sadece doktor kontrolünde bazı hasta gruplarına veriliyor. Daha önce başka viral etmenlere karşı kullanılmış ilaçlar da deneysel olarak kullanılmaya devam ediliyor." değerlendirmesinde bulundu.
"SOSYAL İZOLASYON İÇİN DAHA FAZLA TEST YAPMAMIZ GEREKİYOR"
Deneysel olarak kullanılmasının ilacın genel bir etkinliği olduğu anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Şeker, sadece bazı hasta gruplarında çalıştığına dair verilerin kesin çözüm gibi sunulmasının hatalı ve zararlı olduğunu söyledi. Şeker, bilimsel araştırma süreçlerinin dikkatli ve temkinli ilerlemesi gerektiğine dikkati çekerek, uzmanlara kulak verilmesi uyarısında bulundu.
Kovid19 salgınının etkilerini azaltmanın diğer insanlarla etkileşimi minimuma indirmekten geçtiğine dikkati çeken Şeker, şunları kaydetti:
"Sosyal izolasyonun sağlanması için daha fazla test yapmamız gerekiyor. Yürütülmekte olan RTPCR testlerine ek olarak virüse karşı üretilen antikorların tespit edildiği serolojik testlerin de yaygınlaştırılması gerekli. Bu sayede semptom göstermeyen hastaların da toplumdan izolasyonu sağlanabilir."