Türk Ordusu'nun tarihi, Türklerin tarihi ile paraleldir. Çünkü Türkler, her şeyden önce ordumillettir. Silahlı kuvvetlerin yegane kaynağı, milletin kendisidir.
Ordumillet, askerlik mesleğinin müstakil bir sosyal müessese olarak görülmediği, seferberlik zamanlarında kadınerkek bakılmaksızın, eli silah tutan bütün fertlerin asker olarak muamele gördüğü toplum tipidir. Bu toplumda fertler, gönüllü olarak vazifeye gelir. Vazifei ifayı ihmal, halk nezdinde ihanettir. Yani askerlik müessesesi değil, askerîlik milli bir seciyedir.
İşte bu nedenle Türkler, tarih boyunca savaş sanatının en parlak icracısı olmuştur.
ÖĞRETMEN KEMAL TÜPÇÜ HASAN...
Önceki gün Türk Ordusu'nun bu eşsiz kaynağını gösteren muazzam bir tatbikat izledik. 65’inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına geçen hafta katılan 220 yedek personel, harbe hazırlık seviyelerini sergiledi. Yedek personel dediğim; öğretmen Kemal, memur Fuat, kasap Ali, tüpçü Hasan, emlakçı Mehmet... Yani vatani görevini yıllar öncesinde tamamlamış eski yükümlüler... Bunların 5'i subay, 16'sı astsubay, 25'i uzman erbaş, 176'sı da er... “Silahaltı” davetiyle 3 Ekim'de birliklerine gelip, üniforma giyerek emir altına girmişler. Seferberlik durumunda etkin görev alabilsinler diye, yaklaşık bir haftadır eğitimdeler. Kaslarını geriyor, savaş oyunları oynuyor ve tüm bunları yapmaktan müthiş gurur duyuyorlar.
KOD ADI: ATAK7
Her yıl ülkenin çeşitli birliklerinde, benzer şekilde yedek personel birliklere davet edilerek eğitimleri veriliyor. Olası bir savaş halinde tam donanımlı hale gelebilsinler diye, yeni ekipman, araçgereç ile silahların tanıtıldığı tatbikatlar yapılıyor. Bizim tatbikatın kod adı ATAK7. Gerçek bir savaş sahnesini aratmıyor. Yamaçlar çökertiliyor, mayın tarlasında geçit açılıyor, yaralı personel tahliye ediliyor. İntikal, makas köprü kuralarak sağlanıyor. Tanklar, toplar mermi yağdırıyor, indirilmiş taarruz ile hedefler ele geçiriliyor. Nümayişteki kaç askerin “yedek personel” olduğunu soruyoruz: Yüzde 50'den fazlası deniliyor. Yani Türk Ordusu'nun gücünü merak ediyorsanız, mevcudu çarpın iki ile...
KAMU SEFERBERLİĞİ
Seferberliğe katılan yalnızca sivil personel de değil. Bir yandan da araç, mal ve hizmet seferberliği yürüyor. Davet edilen 42 araç küçük bir geçit töreni yapıyor. Araç dediğim de doblolar, kamyonetler, iş makinaları falan... Önlerinde birer Türk bayrağı, nizami şekilde geçit yapıyorlar.
Bu süreçte kamu kurum ve kuruluşları da seferbelikte yer alıyorlar. Yedek personelin çadırlarını AFAD kurmuş, yemeklerini Kızılay çıkarıyor. Devlet Su İşleri kuyular açıyor, Meteoroloji Müdürlüğü anlık hava durumunu bildiriyor. TÜRKSAT uydu iletişimi için orada, yollar tabi ki Karayolları'nda. Kültür ve Turizm Müdürlüğü bile gelmiş. Neresinden baksanız seferberlik hali....
HER TÜRK ASKER DOĞAR!
İşte Türk Ordusu'nun bu gizli gücü, önceleri pek de görünür değildi. Bu tarz eğitimlere basın çağrılmaz, süreç ordu içinde yürütülürdü. Anlaşılan kas göstermenin zamanı geldi. Sonuçta sınırlarımıza yığılmış binlerce Amerikan tankı, teröristlere tahsis edilmiş zırhlılar... Türkiye dört bir yandan kuşatılırken, uyanık olmakta fayda var. Düşmana verilen mesaj ise gayet açık: Her Türk asker doğar!
TRAKYA'NIN SAVUNMASI TRAKYA'DAN SAĞLANIYOR
Önceki gün Kırım Köprüsü'ne düzenlenen terör saldırısı, ne kadar iyi korunursa korunsun, savaşlarda köprülerin öncelikli hedefler olduğunu ve bir şekilde patlatılabileceğini somut biçimde gösterdi. Bir bölümü Asya, bir bölümü de Avrupa kıtalarında yer alan ülkemiz de coğrafik bütünlüğünü köprüler ile sağlıyor. Aklımıza hemen şu soru geliyor: Ya köprüler patlatılırsa, Trakya'nın savunması nasıl yapılacak? Bir komutanımız ise bizi, mealen şöyle aydınlatıyor: Trakya'nın savunması zaten Trakya'dan yapılıyor. En büyük ordumuz (1. Ordu) Trakya'da. Bu ordu mekanize ve zırhlı birliklerden oluşuyor. Anadolu'dan gelecek ikmal ise rahatlıkla temin edilebilir. Deniz Kuvvetlerimiz, Hava Kuvvetlerimiz, bu görevi kolaylıkla yapar. Trakya düşmez!
Tevfik Kadan/Aydınlık