Birlik ve beraberlikten yana aldığı tavırlarla tanınan Alevi Dedesi Ali Ekber Yurt, Cumhuriyet’in 100. yılı için Atatürk ve Diyap Ağa’yı Tunceli Cemevi’nin bahçesine dikti. Yurt, niyetinin bir gün Tunceli Meydanı’na heykellerini dikmek olduğunu söyledi.
Tunceli Cemevi Başkanı ve yönetimi, cemevi bahçesine Atatürk ile Diyap Ağa’nın tarihi fotoğrafını astı. Fotoğraf, iki buçuk metreye dört metre poster yapıldı, panoya kalıcı olarak yerleştirildi. Panoda Diyap Ağa’nın 1. Meclis’in Ankara’dan Kayseri’ye taşınma tartışmalarında yaptığı konuşma da yer aldı. Tunceli Cemevi Başkanı ve Alevi Dedesi Ali Ekber Yurt, tarihi fotoğrafı Cumhuriyet’in 100. yılını kutlama amacıyla bahçeye diktiklerini söyledi. Panoya “100 yıl önce yanındaydık, sonsuza kadar da yanında olacağız” vurgusu eklendi.
‘Açılım’ adı verilen politikalar döneminde terör örgütü PKK ve güdümündeki çevreler Tunceli’nin Cumhuriyet’e isyan eden derebeyi Seyit Rıza ile anılması için yoğun çaba sarf etmişlerdi. PKK ve FETÖ’ye karşı kararlı politikalar ve Mehmetçik ile güvenlik güçlerinin üstün başarıları sayesinde Diyap Ağa hakettiği değeri görmeye başladı.
CUMHURİYET’İN 100. YILINA ÖZEL
Panonun yapılma öyküsünü Aydınlık’a anlatan Ali Ekber Yurt, Diyap Ağa’nın Tuncelililer ve Aleviler için önemini açıkladı. Niyetlerinin o fotoğrafın heykelini kent meydanına dikmek olduğunu şu cümlelerle aktardı: “Panoyu 3 gün önce diktik. Atatürk ile Diyap Ağa’nın bu fotoğrafını kent meydanına heykel yaptırabilmek için çok uğraştık ancak olmadı. İnşallah bir gün onu da yapacağız.”
Yurt, Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak astıkları fotoğrafın cemevi yönetiminin kararı olduğunu aktararak şöyle konuştu: “Cumhuriyetimizin 100. yılına adım atıyoruz. Atatürk, Cumhuriyet, Aleviler ve Tunceli denildiğinde akla ilk gelen şey bu fotoğraftır. Diyap Ağa, Atatürk’le beraber Cumhuriyet’i kuran önde gelen şahsiyetlerden biridir. Bu anlamda şehrimizde Cumhuriyet’in 100. yılına yakışır ne yapabiliriz diye düşündük ve Tunceli Cemevi yönetimimizle o tarihi kareyi cemevi bahçemize büyükçe asma kararı aldık.”
‘DİYAP AĞA MEDARI İFTİHARIMIZ’
Yurt, eylemlerinin Alevilerin sonsuza kadar Atatürk ve Cumhuriyet’le beraber olma mesajı olduğunu kaydetti. Diyap Ağa’nın 1. Meclis’in Ankara’dan Kayseri’ye taşınması önerisine karşı yaptığı konuşmayı hatırlattı:
“Bu eylemimiz biz Alevilerin sonsuza kadar Atatürk ve Cumhuriyet’le beraber olacağının mesajıdır. Diyap Ağa’nın Meclis’in Ankara’dan Kayseri’ye taşınması düşüncesine karşı yaptığı konuşma da kendisi gibi bizlerin medarı iftiharıdır. O sözleri de bir onur nişanı olarak yanına yazdık. Sağ olsun halkımız da çok destek verdi, büyük bir memnuniyetle karşıladı. Atatürk Türk milletinin ebedi lideridir. Diyap Ağa kahramanımızdır. Hiçbir partiye ve zümreye mal edilemez. İkisi de siyaset üstüdür. Bütün milletin değerleridir.”
‘MALZEMELERİ ELLERİNDEN ALINDI’
Ali Ekber Yurt, devletin Alevilere dönük adımlarını da değerlendirdi. Yurt, Cemevi Başkanlığı’nın kuruluşunun ilanı ile sorunların büyük oranda çözüleceğini savundu. Adımlara karşı çıkan ve 7 Kasım’da TBMM önünde düzenlemeye karşı eylem yapacak çevrelere itibar edilmemesi gerektiğini bildirdi:
“Cemevlerimizin devlet nezdinde ibadethane olarak kabul edilme sorunu artık çözülmüştür. Batı merkezli oluşumların güdümündeki çevrelerin elindeki malzeme alınmıştır. Onların bu süreçten rahatsız olmaları, sindirememeleri de bundan. Bu iş bitti ve onların bozgunculuk yapacak bir gerekçeleri kalmadı. Gürültüleri çok olan ama sayıca bir avuç olan bir kesim. Artık çok da itibar etmemek gerekiyor. Onlar Alevileri kullanarak Türkiye’nin temelini sarsmak, ülkede olumsuzluklar yaratmak istiyorlardı. Şimdi oyuncakları alınmış bebek gibi ağlıyorlar.”
‘EFENDİLER BURAYA ÖLMEYE GELDİK'
1852’de Tunceli Çemizgezek’te doğan Diyap Yıldırım, bilinen tabirle Diyap Ağa, 1. Dünya Savaşı’nda Siirt ve Bitlis’in işgalden kurtarılması için çalışmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk’ü destekleyen aşiret liderleri arasında yer almıştır. 1. Meclis’te de Tunceli milletvekili olarak görev yapmıştır. Cumhuriyet ve milli mücadele aleyhindeki Koçgiri, Şeyh Sait ve Dersim isyanlarına karşı çıkmıştır. Atatürk’le özel bir dostluk geliştirmiştir. 1935’te vefat eden Diyap Ağa’nın Yunan orduları Ankara’ya yaklaştığında, Meclis’in Ankara’dan Kayseri’ye taşınmasını önerenlere karşı yaptığı konuşma hafızalara kazınmıştır:
“Efendiler! Biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa kavga edip ölmeye mi? Eğer Meclisi taşımak istiyorsanız buyurun gidin. Ama ben gidemem. Tek başıma bile olsam, bayrağım, dinim ve vatanım için son kurşunuma kadar savaşırım. Son kurşunu da kafama sıkarım. Bu böyle biline.”
Diyap Ağa, Lozan Konferansı’nda Kürtlerin temsil edilmeyeceği iddialarına da şöyle cevap vermiştir: “Hepimiz biriz. Ne Türklük ne Kürtlük davası vardır. Hep biriz; kardeşiz. Ama düşmanlar bizi birbirimize saldırtmak için tuzaklar kuruyorlar. Sen şöylesin, ben böyleyim filan diye hile yapıyorlar. Ülke ne kadar ileri giderse o kadar iyidir. Bizim dinimiz diyanetimiz birdir. Bazıları bilmiyorlar, birçok şey söylüyorlar. Lailahe İllallah Muhammedin Resulallah! İşte bu.”
İSLAM DIŞI ALEVİLİK DESTEKÇİLERİ EYLEMDE
Batı güdümündeki Alevi kuruluşları, dedelere maaş bağlanmasını, cemevlerinin bakım ve giderlerinin Kültür Bakanlığı bütçesinden karşılanmasını öngören yasa teklifini protesto edeceklerini duyurdular. Cemevleri adıyla başkanlık kurulmasına rağmen “Cemevine ibadethane statüsü tanınmalıdır” diyen yedi kuruluş 7 Kasım’da TBMM önünde eylem yapacak. Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Alevi Vakıflar Federasyonu (AVF) ve Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri’nin (PSAKD) eylemin başını çekiyor. ABF, AVF ve PSAKD, Almanya ve Avusturya’da gelişen Aleviliğin İslam’ın dışında ayrı bir din olduğunu savunan çevrelere destek vermişlerdi. Son dönemlerdeki HDP’ye yakın çizgileri ve İslam dışı Alevilik savunucularına sahip çıkmaları nedeniyle tepki çekmişlerdi.
SEYİT RIZA’YA SAHİP ÇIKTILAR DİYAP AĞA’YI ANMADILAR
2010 yılında HDP’li (o zamanki BDP) Tunceli Belediyesi kent merkezindeki Kışla Meydanı’na Seyit Rıza'nın adını taşıyan bir park açmış ve heykelini dikmişti. 2014’te de Tunceli Üniversitesi’nde yerleşke içindeki bir caddeye ismi verilmişti. HDP’nin Seyit Rıza’yı bayraklaştıran eylemlerine CHP de eklemlendi. Açılım dönemiyle beraber CHP merkezinde Seyit Rıza’ya sahip çıkan söylemler geliştirildi. CHP örgütleri yurt genelinde Seyit Rıza eylemleri düzenlemeye başladı. CHP Tunceli Örgütü her yıl heykeli önünde Seyit Rıza’yı andı. CHP Gençlik Kolları sözde ‘Dersim Katliamı’ temalı yürüyüşler yaptı. Vatan Partisi’nin ‘Seyit Rıza heykeli ve cadde isimleri kaldırılsın’ başvurusuna CHP Milletvekili Polat Şaroğlu “Seyit Rıza, Dersim toplumunun değeridir. Böyle bir başvurunun toplumun huzurunu bozmaya yönelik olduğu anlaşılmaktadır.” sözleriyle karşı çıktı.
İNGİLİZ DESTEKLİ İSYANCI SEYİT RIZA
Dersim İsyanı’nın elebaşı Seyit Rıza, Cumhuriyet hükümetinin aldığı kararları tanımadığını ilan ederek 1937 yılında bir dizi terör eylemine girişti. Tunceli bölgesinde halkı bezdiren eşkıyalık faaliyetleri ile de bilinen ve pek çok suçu bulunan Seyit Rıza, önce köprüleri havaya uçurdu ve karakolları bastı. 100’e yakın askeri şehit etti. Cumhuriyet’in bütün uyarılarına rağmen eylemlerini sürdüren Seyit Rıza’ya karşı Dersim Harekâtı başlatıldı ve ağır çatışmaların ardından Tunceli’de asayiş sağlandı. Seyit Rıza ve adamları ise 11 Eylül günü Erzincan’da Hükümet Konağı’na gelerek şartsız olarak teslim oldu. Seyit Rıza ‘Vatana İhanet ve Halkı İsyana Teşvik’ suçlarından hüküm giydi ve 15 Kasım 1937’de idamla infaz edildi.
İngiliz Devlet Arşivlerinde Seyit Rıza’nın uluslararası güçlerden yardım alarak ayaklandığı ortaya çıktı. İngilizlerin ‘Baytar Nuri’ olarak bilinen Nuri Dersimi aracılığıyla ‘Kürdistan kurdurmak’ hedefiyle Seyit Rıza’ya maddi manevi destek olduğu öğrenildi. ‘Kürt Komutan Seyit Rıza’ diye hitap ettiği mektuplar bulundu. Feodal bir derebeyi olan Seyit Rıza’nın ‘seyit’ kökenli olmamasına rağmen kendisini öyle lanse ettiği, HDP ve güdümündeki kuruluşların da bunu sürdürdüğü öne sürülüyor.
VATAN PARTİSİ ‘KALDIRILSIN’ BAŞVURUSU YAPTI
Vatan Partisi 2019 yılında Seyit Rıza'nın heykelinin ve il sınırları içinde bulunan bütün cadde, sokak, meydan ve diğer tabelalardan isim ve sembollerinin kaldırılması için Tunceli Valiliği ile Tunceli Belediyesi’ne başvuruda bulunmuştu. Başvuruda Seyit Rıza’nın ‘Vatana İhanet ve Halkı İsyana Teşvik’ suçlarından hüküm giymesi gerekçe olarak gösterilmişti. Seyit Rıza’nın derebeyi karakteri ve Cumhuriyet’in haklı müdahalesi de vurgulanmıştı. Belediye başvuruyu olumsuz karşıladıklarını duyururken, valilik yanıt vermemişti.
‘TERÖRE CÜRET VERİYOR’
Başvuru dilekçesinde şu ifadeler öne çıkmıştı: “İngiliz ve Fransız emperyalizminden medet uman bölücü terörün temizlenmesi sayesinde, Tunceli halkı Ortaçağ karanlığından kurtulmuş ve Cumhuriyetin medeniyetine kavuşmuştur. Böylece Tunceli, Türkiye’nin en aydın illeri arasına girmiştir. Tuncelililer, Dersim Harekâtıyla ağa, bey, şeyh, seyit vb. unvanları kullanan zorbaların elinden kurtarılmış, Cumhuriyet hukukunun eşit ve özgür vatandaşları olmuşlardır… Tunceli’nin meydanlarında Seyit Rıza heykelinin bulunmasıyla, Bölücü Terör Örgütü liderlerinin heykellerinin olması arasında hiçbir fark yoktur. Tunceli’ye Seyit Rıza heykelinin dikilmesi, Bölücü Teröre manevî ortam sağlamak ve teröristlere cüret kazandırmak dışında bir anlam taşımıyor.”
‘DERSİM DEĞİL TUNCELİ’
Tunceli’nin isminin ‘Dersim’ olarak değiştirilmesi önerisinin getirildiği günlerde de Vatan Partisi ‘Tuncelime dokunamazsınız’ demişti. Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu 29 Aralık 2013 tarihinde karar alarak bildiri yayınlamış, amaç “Tunceli isminin Dersim olarak değiştirilmesi, Cumhuriyet Devrimini yıkma faaliyetinin en kritik girişimidir.” ifadeleriyle açıklanmıştı. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek karar için şöyle yazmıştı: “Tunceli’ye göğsümüzü siper edemezsek, Kemalist Devrimi ve Atatürk’ü anlayamaz ve Cumhuriyeti de savunamayız. Tunceli’yi Dersim yaptıktan sonra atacakları adım, Atatürk’ü ‘Kürtlerin ve Alevilerin katili’ ilan etmektir. Eğer Tunceli’yi Dersim yapabilirlerse, ne millet kalır, ne cumhuriyet kalır, ne de Atatürk kalır. Tunceli birliktir, Dersim bölünmedir.”