Ünlüler birbiriyle yarışıyor gibi HDP dostluğunda!

Ödül mü var sonunda?

#AltınKeleşÖdülleri

Son günlerde bir terör seviciliği furyasıdır almış başını gidiyor. Selahattin Demirtaş merkezli yürüyen kampanyanın herkes bir ucundan tutuyor. İsmail Küçükkaya’dan Zülfü Livaneli’ye, Mimarlar Odası’ndan Nihal Yalçın’a herkes bir yarış halinde. Hal böyle olunca ucunda bir ödül mü var diye sormadan edemiyor insan…

Saman altından yürüyen terör seviciliği, Altın Portakal’la başlayan Tamer KaradağlıNihal Yalçın tartışması üzerinden ayyuka çıktı, apolitik magazin programlarına kadar taşındı.

Teröre Karşı Çıkmak “Eril Faşistlik” Olmuş

Tamer Karadağlı olayın özünü ortaya koydu: “Nihal Yalçın, Pervin Buldan ve Canan Kaftancıoğlu’nun sahip çıktığı bir terör sevicisi.” Nihal Yalçın ve Cihangir tayfası da utanmadan ve çekinmeden Karadağlı’nın ithamlarını benimsedi ve Tamer Karadağlı’nın teröre karşı çıkmasını “eril faşistlik” olarak nitelendirdi.

Gördüğümüz kadarıyla Nihal Yalçın Altın Portakal değil Altın Keleş ödülünü hak ediyor. Çevreci ve feminist aktivizm hareketi olarak gördüğü PKK, “Altın Keleş” ödülleri kapsamında bu dostluğu ödüllendirmeli.

Ama Nihal Yalçın yalnız değil. O yüzden bu ödülleri çeşitlendirelim. ABD’nin takdiri başka olabilir ama biz münasip gördüğümüz kişilere Altın Keleş Ödüllerini dağıtalım.

Altın Keleş

En İyi TV Kanalı – Halk TV

Garo Paylan’dan Sezai Temelli’ye, Mithat Sancar’dan Pervin Buldan’a, cümle HDP’linin daimî programcı gibi konuk olduğu…

HDP kapatılsın diyenleri hedef gösteren, HDP kapatılmasın diyenlere ekranlarını açan…

Vatanseverlik şöyle dursun, vatanına ilgi duyan kişiyi “yandaş” ilan eden…

İrfan Değirmenci’den, Özlem Gürses’e, Ayşenur Arslan’dan Gökmen Karadağ’a herkesin HDP güzellemesi yaptığı…

Levent Gültekin ve İsmail Saymaz gibi cumhuriyet düşmanlarını ve ikinci cumhuriyetçileri “Atatürkçü yazar” diye yutturan…

Sarı Saçlım Mavi Gözlüm şarkısı eşliğinde pazarladığı Atatürklü kitap setleriyle, bonzai dumanından boğulan Atatürkçüleri havalandıran…

HDP’yi yeterince övmeyeni işten kovan Halk TV, Altın Keleş –TV Kanalı ödülünün sahibi oluyor.

Altın Keleş

En İyi İnternet Haberciliği– OdaTV

67 Ekim’in yıl dönümünde “Kızlarımız babalarına 19 aydır sarılamadı” başlığıyla Demirtaş ajitasyonu yapan…

“Demirtaş’tan çarpıcı yorum, nefes kesen sözler, olay yaratan tartışma” vb. başlıklara Demirtaş’ı “hapisteki muhalif lider” addeden…

Hulusi AkarTSK ve Süleyman Soylu’yu yıpratmayı yayın politikası edinen…

Bonzaiden fazlası, ekstaziyle toplumu zehirleyen…

Fitne, fesat ve her türlü çarpıtmanın ustası OdaTV, Altın Keleş –İnternet Haberciliği ödülünün sahibi oluyor.

Altın Keleş

En İyi Sabah Programcısı – İsmail Küçükkaya

67 Ekim’in yıl dönümünde terörist Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ı konuk alan…

“Hayatının kıymetli bir beş yılı; eşinden, kızından, babasından, sevdiklerinden, mavi gökyüzünün altında olmaktan uzakta…” diyerek terör ajitasyonuna yeni bir soluk getiren…

Hayatı boyunca çocuğuna sarılamayacak olan, Aybüke ve Necmettin öğretmenin, Eren Bülbül’ün, Yasin Börü’nün, Fethi Sekin’in, Fırat Çakıroğlu’nun ailesini görmezden gelen…

Masa üstündeki Atatürk resminin arkasında Demirtaş güzellemesi yapan…

Sabah programlarında Demirtaş kitaplarını tanıtan İsmail Küçükkaya, Altın Keleş, Sabah Programcısı ödülünün sahibi oluyor.

Altın Keleş

En İyi Edebiyat Ödülü

Deniz Baykal ve Bülent Ecevit’i, “tipik bir Ankaralı, Sünni, sağcı, Türk milliyetçisi politikacılardır; Kürtleri, Alevileri, ezilenleri sevmezler.” çıkışıyla ödül öne atılan…

Mezhepçilikte ve ırkçılıkta “hümanist” bir yol açan…

Solculukta Amerikancı ve Avrupacı bir teorik katkı geliştiren…

Öcalan’ın “heykeltıraşı” Selahattin Demirtaş’ı “edebiyatımızın usta kalemlerinden” ilan eden Zülfü Livaneli, Altın Keleş – Edebiyat Ödülü’nün sahibi oluyor.

Altın Keleş

En İyi Oyuncu Ödülü – Nihal Yalçın

Altın Portakal’da başlattığı tartışmayla Pervin Buldan ve Canan Kaftancıoğlu’nun takdirlerini toplayan…

Avrupa’ya iltica etseniz atacağınız tek tivit ne olurdu sorusuna “Demirtaş’a özgürlük.” yanıtı veren.

PKK’yı “çevrecifeminist aktivizm hareketi” olarak gösteren Cihangir hareketinin önden gelenlerinden Nihal Yalçın, Altın Keleş En İyi Oyuncu Ödülü’nün sahibi oluyor.

Altın Keleş

Jüri Özel Ödülü – Zeynep Ocak

Kutsal Motor programıyla bilinen, DTCF hocalarından Prof. Dr. Nurhan Karadağ için kahkahalar eşliğinde “tam bir faşistti toprağı bol olsun” sözüyle gündeme gelen, Nihal Yalçın’a en önde sahip çıkan Zeynep Ocak, Altın Keleş Jüri Özel Ödülü’ne layık görülüyor.

Zira Zeynep Ocak, Demirtaş’la falan uğraşmıyor, doğrudan Öcalan’ı kurtarma derdinde.

Herkes “Ekmeğinin Peşinde”

Selahattin Demirtaş övücülerin “ekmeğinin peşinde” olduğu kesin. Demirtaş’ı öven şarkıcı CHP’li belediyeden konser kapıyor. Demirtaş’ı öven yazarların kitaplarına ve gazetelerine belediyelerden toplu alım yapılıyor. Demirtaş’ı öven gazetelere CHP’den reklam yağıyor. Demirtaş’ı öven “araştırmacıyazar”lar Halk TV, KRT vb. mecralarda program kapıyor. Bu alanda ustalaşanlar Deutsche Welle vb. istihbarat medyasının ekran yüzü oluyor.

Demirtaş’ı öven internet siteleri Avrupa Birliği’nden ve ABD’den fon alıyor. Demirtaş’ı öven akademisyenler Alman vakıf ve enstitülerinden burs ve “araştırma projesi ödeneği” alıyor. FOX TV ödül yarışında değil, o zaten ekmeğini Amerika’nın elinden yiyor. Onun görevi medyada model yaratmak, örnek olmak, yol açmak…

Haftada En Az 1 Kere: “Demirtaş Neden Hapiste?”

CHP ise büyük ödülün peşinde: Biden iktidarı. Haftada en az bir CHP yöneticisi, belediye başkanı, milletvekili, Demirtaş neden hapiste diye sorguluyor. HDP’li vekillerden daha çok ziyaret ediyorlar. Aykut Erdoğdu “Keşke Demirtaş Cumhurbaşkanı olsa.” diyor, Dursun Çiçek HDP’ye iki bakanlık sözü veriyor.

Klasik ve edimsel koşullama yöntemiyle köksüz aydınları böyle devşiriyorlar. Taner Akçamları, Halil Berktayları devşirip Türkiye düşmanı kuklalar yapan Batı, medya aygıtlarıyla ışıksız aydınlar yaratıyor, ışığı sönmüş aydınları da böyle devşiriyor. Özellikte sanatta ve edebiyatta Amerikancı ve neoliberal bir tekel kurmaya çalışıyorlar. Suriye’den Afganistan’a yenilen, 15 Temmuz’da başarısız olan Amerikan emperyalizminin tek sığınağı kültürel cephe. Orada da bize görev düşüyor.

İsmet İnönü’nün de dediği gibi, “Bir ülkede namuslu insanlar, en az namussuzlar kadar cesur olmazsa, o ülke mutlaka batar.” Barış, demokrasi, özgürlük, hümanizm, kadın, çevre vb. kılıfların arkasında terör seviciliği yapan, vatanını ve milletini seven insanları “yandaş” diye aforoz eden, Türkiye Cumhuriyeti’yle hesaplaşmaya ant içmiş bu mahalleyle “el alem ne der” demeden mücadele etmek yakıcı bir hal almıştır.

Mehmetçiğin hendeklere gömdüğü PKK’nın şehirdeki “oyuncuları” da ideolojik mücadeleyle, sanatla ve aydınlanmayla, ekranlara, kürsülere, sahnelere gömülmelidir.

Furkan Kaplan

TLB Genel Başkanı

12.10.2021