DOĞA DURSUN / ÖNCÜ GENÇLİK İZMİR İL BAŞKANI

Sıradan bir biyografi yazısı yazmak istediğiniz zaman, kişinin hayatına dair verileri toparlayıp, belli bir düzene sokar ve kişinin hayatına dair önemli noktaları belirlersiniz. Sonra kişinin öldüğü güne kadar ne yapmış olduğunu anlatırsınız. Biyografinin temel mantığı kişinin tarihe etkisidir. O yüzden kişiye ne olduğundan ziyade, ne yaptığı ya da yapamadığı ile ilgilenirsiniz.

Tarihin kişiye etkisi ise farklıdır. Dönemin koşullarına bakarak süreçleri araştırırsınız. O süreçler içinde yoğrulan insanları görürsünüz. Ve o süreçlerin sonunda ortaya çıkan bazı gerçeklikler vardır. Bu gerçeklikler tarihlere olduğu gibi kişilere de yön verir. Ya olumludur ya da olumsuzdur. Ama gerçektir.

Tarih: 20 Şubat 2015. 

Yer: Ege Üniversitesi. 

Rüzgârı ardına alan bölücü unsurların üniversitelerde cirit attığı ve bölücülüğe göz yumulduğu zamanlar... İşte bu zamanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içeren süreçlerin yaşandığı günlerdir. Peki, bu süreçler ne getirdi? Ya da şöyle soralım, bu süreçler ne götürdü?

Vatansever bir yiğit olan Fırat Yılmaz Çakıroğlu, PKK’lılar tarafından güpegündüz üniversite içinde şehit edildi. 20 Şubat 2015 ile biten sürecin sonucu işte bu acı gerçekliğe dayanıyor.

BİR İHANET SENARYOSU: AÇILIM

2009 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından sık sık dillendirilen, Öcalan’ın destek verdiği, FETÖ’nün en önde olduğu açılım süreci başladı. Sözde barış, özünde ihanet süreci olan bu plân, PKK’nın meşrulaştırılmasına ve Türkiye’nin açıkça bölünmesine hizmet etmekteydi. Açılım sürecini gerçekleştirebilmek için FETÖ’nün Ergenekon, Balyoz tertipleri yapılmış, Türk Ordusu ve Vatan Partisi (dönemin İşçi Partisi) liderleri mahkûm edilmişti. Uzun mücadeleler sonucunda açılım süreci, vatanseverler tarafından darmadağın edildi. Türkiye açılım sürecinin acı bilançosunu, 2015 sonrası PKK’yla mücadelede çok daha iyi gördü. 

AÇILIM SÜRECİNİN ÜNİVERSİTELERDE YANSIMASI

Açılım süreci esas hedef Türkiye’yi bölme ve sözde kukla Kürdistan’ı kurma süreciydi. Bu amaçla milli değerlerimize, Atatürk heykellerine ve bayrağımıza yoğun saldırılar başladı. Türk ulusunun bütünlüğünü hedef alarak, Türk ordusunu Türk milletinden koparmak için türlü itibarsızlaştırma adımları attılar. Üniversiteler de bu açılımın önemli merkezlerinden bir tanesiydi. FETÖ’cü üniversite yönetimlerinin ve bazı akademisyenlerin PKK’ya kol kanat gerdiği süreçte vatanseverlik üniversitelerde yasaklanmıştı. Üniversitelerde amaç; vatanseverlerin sesini kısmak, bölücülerin sesini yükseltmekti. 

Üniversitelerin bu özel imtiyazıyla pervasızlaşan terör örgütü mensupları ve yandaşları, kürsülerden, üniversite meydanlarından “Apo’ya özgürlük, Kürdistan’a statü” diyebilecek kadar yüreklendirilmişti. ODTÜ bahar şenliklerinde peşmerge kıyafetleriyle üniversiteye girebiliyor, Anadolu’nun birçok yerinde Türk milleti, Atatürk düşmanı bölücü faaliyetler gerçekleştiriyorlardı.

Bu süreci Ege Üniversitesinde tarih bölümü son sınıf öğrencisi, Ülkü Ocakları başkanı olan Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun şehit edilmesi izledi. Fırat, Ege Üniversitesi’nde vatansever öğrencilerin birlikte gerçekleştirdiği “Atatürk ve Bayrak için Ege’de Birlik Var” yürüyüşü sonrası tehditlerin hedefindeki isimlerden olmuştu. Bir okul düşünün bir öğrenci sırf vatansever olduğu ve bu ruhla hareket ettiği için hedef olmuş, polis koruması ile sınava giriyordu. Göz göre göre gelen tehlike Fırat’ı 20 Şubat günü bulmuştu.

Haberlerde “Karşıt öğrenciler arasında çıkan kavga” deniyordu. Lakin mesele bir “karşıt görüşlülük” ya da sağsol meselesi değildi. Çünkü ortada bir “görüş” yoktu. Dolayısıyla “karşıt görüşlü öğrenciler” de yoktu: Terör sempatizanı militanlar ve vatansever öğrenciler vardı. (1) Bütün bunlar olurken “Analar ağlamasın” methiyeleri düzenler gözlerini kapatarak ihanet planlarına devam ediyorlardı.

TÜRK GENÇLİĞİNİN MÜCADELESİ

Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun şehit edilmesine giden süreçte vatansever dalga üniversitelerde PKK eylemlerine karşı büyük bir birlik oluşturmuştu. Çakıroğlu, Atatürk heykellerine saldırıldığı ve Türk bayraklarının yakıldığı dönemde Ege Üniversitesi’nde TGB ve Öğrenci Topluluklarıyla öğrencileri teröre karşı birleştiren bir yürüyüşün gerçekleştirilmesine önayak olmuştu.

Bu birleşim öğrenciler nezdinde büyük bir yankı uyandırdı. Emperyalizmin en korktuğu şey vatansever gençliğin birleşmesi ve ortak hareket etmesiydi. Tüm açılım saldırılarına karşı Türk gençliği teröre karşı birleşerek açılım sürecinin karşısında çelikten iradesi ile ayaktaydı.

Öncü Gençlik, TGB ve vatansever kuvvetler üniversitelere girmeye çalışan sözde “Akil” özde bölücü kimseleri, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarını engelliyor, bütün saldırılara ve pusulara rağmen 29 Ekim, 19 Mayıs, 18 Mart gibi milli değerlere sahip çıkarak kampüslerde, milliyetçi, vatansever gençlik dalgasını yükseltiyordu. PKK paçavralarını sökerek yerlerini Türk bayrakları ile donatıyordu.

Vatanseverlerin dik duruşu Türk Ordusunun, Türk polisinin kararlı mücadelesi ile birleşerek önce Ergenekon senaryosunu yırtıp, Silivri zindanlarını yıktı, sonra açılım süreçlerini yerle bir etti. PKK sempatizanları üniversitelerden kovuldu. Üniversiteler vatanseverlerin kaleleri haline geldi.

BARIŞIN VE BİRLİĞİN PAROLASI TOPYEKÜN MÜCADELE

Barış adı altında Mehmetçiğe kurşun sıkılan, Türk ordusunun silahlarına ambargo koyulan, vatanseverlere pusular kurulan dönemlerden ABD ve onun taşeronu olan FETÖ ve PKK ya karşı topyekün mücadele bugün sonuçlarını vermiştir. 

Üniversitelerde vatansever gençlik arkasına Türk milletinin ve Türk ordusunun rüzgarını alarak pek çok yürüyüş ve faaliyet gerçekleştirdi. Her faaliyette teröre karşı gençlik Türk bayrağının etrafında birleşti. Gençliği terörün kollarına teslim etmeyerek üniversitelerde birlik ruhunu Mehmetçik gibi ayakta tuttu, tutmaya devam ediyor.

Yıllar geçiyor fakat mevzi değişmiyor. Vatansever öğrenciler yine omuz omuza mücadeleye atılıyor.

Tarih: 25 Eylül 2019. 

Yer: Ege Üniversitesi.

Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun ölümünün üzerinden 4 yıl geçtikten sonra, Ege Üniversitesinde teröre karşı 28 öğrenci topluluğu Atatürkçü Düşünce Topluluğu öncülüğünde birleşerek Diyarbakır annelerinin PKK’ya karşı başlattığı şanlı direnişte birleşti ve “Teröre Karşı Ege’de Birlik Var” yürüyüşü düzenledi. Bu kez yürüyüşten sonra hedef gösterilen vatanseverler değil PKK’ya militan devşirme merkezliği yapan HDP oldu.

YARINLARI KURACAK GENÇLİĞİN GÖREVLERİ

Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk gençliğine bıraktığı büyük bir görev metni var. O metin; Gençliğe Hitabedir. 1927 yılında gençliğin görevlerini söyledi, o görevler sadece o döneme ait değildir, günceldir. Gençliğe hitabenin görevlerini tarih içinde aramaya lüzum yok. Gençliğe Hitabe bugün; Diyarbakır annelerinin haklı mücadelesinde, Mehmetçiğin yüreklerimizi kabartan zaferinde, milletimizin fedakarlığında ve Türk gençliğinin Atatürk’te birleşme iradesindedir. 

Ülkemiz bugün Atlantik rotasından çıkarak bağımsız ve başı dik Türkiye rotasına girmiştir. Suriye’nin kuzeyinde, Doğu Akdeniz de, Ege de ABD’ye karşı savaşmaktadır. Emperyalizme karşı savaşın öncüsü konumundadır.

Bizlerde Mehmetçiğimizden ve milletimizden aldığımız güç ve kararlılıkla bu savaşı zafere kavuşturmak için üniversitelerde, liselerde, meydanlarda birlik ruhuyla FETÖ ve PKK’ya geçit vermeyeceğiz.

Kaynakça:
1) https://www.aydinlik.com.tr/koseyazilari/basyazi/2017mayis/firatcakiroglunukatlettirensurec
2) http://oncugenclik.org.tr/aykutdisyazdibumeselekarsitgorusluogrencilermeselesidegildir/
3) Bursalı, Özgür. Tecrübenin Işığında Genç Aydınlıkçılar. İstanbul: Kaynak Yayınları, 2020.