Hakkında terör suçu nedeniyle çok sayıda dava devam eden, 68 Ekim 2014'te yaşanan 2 polisin şehit olduğu ve 35 vatandaşın hayatını kaybettiği olayları kışkırtmakla suçlanan “Apo’nun heykelini dikme” sözü veren, halen cezaevinde tutuklu olan Selahattin Demirtaş’la ilgili olarak düğmeye basıldı. ABD Başkanlık seçiminde Biden’ın seçilmesiyle eş zamanlı olarak yeniden başlatılan ve Demirtaş’ın cezaevinden çıkarılmasını hedefleyen kampanyada öne çıkan isimler, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve eski TBMM Başkanı, Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi Bülent Arınç. CHP Genel Başkanı son dönemdeki bütün konuşmalarında bu konuyu gündeme getiriyor. HDP'li Demirtaş'ın sırf “Seni başkan yaptırmayacağız” sözünden dolayı cezaevinde olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu "Selahattin Demirtaş niye hapiste? Bir siyasetçiyi niye hapse atarsınız? Farklı düşünüyor diye. İnsan düşüncesinden dolayı 21. yüzyılda hapse mi atılır Allah aşkına? Bu doğru değildir. Serbest bırakılması lazım” ifadelerini kullandı.
BABACAN: TUTUKSUZ YARGILANMALI
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da Demirtaş’ın serbest bırakılması için devreye girdi. Babacan, Bülent Arınç’ın Demirtaş ve Kavala’nın serbest bırakılmasına ilişkin sözleri ile ilgili soruya şu yanıtı verdi: “Bir ülkenin yargı sisteminde tutuklu yargılanmanın istisna olması lazım, tutuksuz yargılanmanın esas olması lazım. Şu anda Türkiye'de tutuklu yargılanma başlı başına bir ceza sistemi haline getirilmiş durumda. Sayın Kavala'nın dosyasını arkadaşlarımız inceledi. Ortada ciddi, tutuklu yargılanmayı gerektirecek hiçbir unsur görmedi arkadaşlarımız. İlk tutuklandığı dosyadan Sayın Kavala beraat etti. 2 yıl tutuklu kaldıktan sonra ilk dosyadan beraat kararı aldı mahkeme. Serbest bırakılacağı gün yeni bir dosya ortaya çıkarılarak tutukluluğunun devam etmesini sağlayacak adımlar atıldı. Tarafsız ve bağımsız bir yargının olduğu ülkede bu tür garabeti göremezsiniz. Buradan hükümete ve yargıya çağrımız; tutuksuz yargılanma esas, tutuklu yargılanmanın istisna olacağı uygulamayı görmek istiyoruz. Kaybolan itibarı, özgürlük günlerini siz insanlara iade edemezsiniz, bu kul hakkıdır. Bağımsız ve tarafsız yargı çalışmalıdır.”
DAVUTOĞLU: TUTUKLU OLMASINI ONAYLAMIYORUM
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da Demirtaş için sıraya girdi. Davutoğlu, eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olmasına ne kendisinin ne de partisinin onay vermeyeceğini söyledi. Selahattin Demirtaş hakkında nihai hükümlerin verilmediğini, AİHM’nin de serbest bırakılma çağrısı yaptığını belirten Davutoğlu, Başbakan olarak Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılmasına izin vermediğini hatırlattı. Davutoğlu, Demirtaş için şu ifadeleri kullandı:“Tutuklu yargılamaya zaten esastan karşı olduğum için ve siyasi mücadelenin siyasal alanda olması gerektiğini düşündüğüm için Demirtaş’ın tutuklu olmasına ne ben ne partim bu çerçevede onay vermez yani olumlu görmez.”
Davutoğlu Bülent Arınç'ın Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala çıkışını da, "Bülent Arınç tecrübeli bir siyasetçi. Nereye doğru gidildiğini görüyor. Sık aralıklarla olmasa da bu konuyu cesaretle dile getiren siyasetçilerden birisi. Biz, Yüksek İstişare Kurulundan daha net sesler bekliyoruz” diye değerlendirdi.
ARINÇ: DEMİRTAŞ BIRAKILMALI
Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması için öne çıkan bir başka isim de Bülent Arınç oldu. Habertürk televizyonunda canlı yayına katılan Bülent Arınç, Demirtaş ile ilgili olarak şu talepte bulundu: “Demirtaş 34 yıldır tutuklu. Tutukluluk cezaya dönüşmemeli. Demirtaş ile bizim 12 görüşmemiz oldu. Cezaevlerinde isyanlar, açlık grevleri olmuştu. Selahattin Demirtaş'ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı ‘Devran’ isminde kitap var. Ne olur onu alın bir okuyun. Ben bu korona süreci içinde bunu okudum. Bu kitabı okuduktan sonra siz Selahattin Demirtaş hakkındaki kanaatinizi belki değiştirmeyeceksiniz. Ama Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travma üzerinden kafanızda çok şeyler değişecek. Bu ülkenin mazlumlarından biri de Kürtlerdir. Kürt kardeşlerimizdir. Yargıçlar, mahkemeler, savcılar özgürlükçü düşünsünler. Osman Kavala'nın hala tutuklu kalmasına hayret ediyorum, tahliye edilmeli. Demirtaş'ın da tahliyesi olabilir.
SUÇ DOSYASI KABARIK!
Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016’da gözaltına alındıktan sonra tutuklanmıştı. Edirne F tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Demirtaş’ın hakkında 5 ilde 12 dava açılmış durumda. Demirtaş, bu davalarda, "silahlı terör örgütü kurma ya da yönetme", "terör örgütü propagandası yapmak", "suçu ve suçluyu övme", "halkın kin ve düşmanlığa alenen tahrik", "halkı kanunlara uymamaya tahrik etme", "suç işlemeye alenen tahrik", "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret", "Cumhurbaşkanına hakaret", "terör örgütü propagandası yapma", "Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme ve bunların hareketlerine katılma", "halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma", "kamu görevlisi aleyhine iftira", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini alenen aşağılama", "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama", "yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama" suçlarından yargılanıyor. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ana davada Demirtaş için 7 ayrı suçtan 43 yıldan 142 yıla kadar hapis cezasına isteniyor. Dava en son 16 Mart 2021’e ertelendi.
67 EKİM OLAYLARINDAKİ ROLÜ
Demirtaş’ın yargılandığı davalardan biri de 67 Ekim 2014 yılında yaşanan 2 polisin şehit olduğu ve 35 vatandaşın hayatını kaybettiği olaylar. Dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, Kobani eylemleri soruşturması kapsamında “azmettirici” olarak suçlanıyor. 22 Eylül 2014’te bölücü terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın “Halkımızı topyekûn bu yüksek yoğunluklu savaşa karşı direnişe geçmeye çağırıyorum" sözüyle olayların fitilinin ateşlenmesinin ardından HDP MYK tarafından “Şu anda toplantı halinde olan HDP MYK'dan halklarımıza acil çağrı" başlığıyla yapılan paylaşımda, şu çağrı yapılmıştı: “Kobani'de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobani'ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz.”
PKK’DAN TALİMAT ALMIŞ
Demirtaş hakkında yazılan iddianamede, Demirtaş’ın “Parti Kapatma Davası” ile ilgili olarak yurtdışında katılacağı bir konferans için KCK Türkiye sorumlusu Sabri Ok’tan talimat aldığı ortaya çıktı. Bu olayla ilgili olarak iddianamede şu ifadelere yer verildi: “Ok, Yüksek'e Avrupa Konseyi'nden zor şartlar altında aldıkları görüşmeye dönemin DTP/BDP milletvekilleri Demirtaş ve Gültan Kışanak'ın katılmayacaklarını ve yerlerine başka milletvekillerini göndermek istemelerini sert bir dille eleştirmiştir. Mazeretsiz bu görüşmeye katılmaları yönünde talimat verdiği, bu durumdan da Ok'un emir ve talimatları dışında hareket etmelerinin asla söz konusu olamayacağı gibi KCK/TM yapılanması ile Avrupa Konseyi arasındaki bağlantıyı Faik Hoca isimli kişinin yaptığı ve gerekenin KCK/TM siyasi alan merkezi sorumlusu şüpheli Demirtaş tarafından yapıldığı anlaşılmıştır.
'APO’NUN HEYKELİNİ DİKECEĞİZ'
Selahattin Demirtaş 13 Kasım 2012 tarihinde Mardin’in Kızıltepe ilçesinde yaptığı bir miting konuşmasında “Öcalan'ın posterini Kürdistan'da asmayacaklar da nerede asacaklar? Daha heykelini dikeceğiz. Bunu kafanıza yazın" ifadelerini kullanarak bölücü terör örgütü PKK’nın ve elebaşı Öcalan’ın propagandasını yapmıştı. Demirtaş’ın bu sözleri de davanın konusu olmuş, Şubat 2016’da hakkında fezleke hazırlanmıştı. Demirtaş ayrıca 2013 yılında İstanbul Zeytinburnu’nda yaptığı konuşmadan dolayı “terör örgütü propagandasını yapmak suçundan” 4 yıl 8 ay ceza almıştı.
PKK’NIN 'SİYASAL ALAN MERKEZİ' SORUMLUSU
İddianamede geçen bir suçlama ise Demirtaş’ın PKK’nın siyasi alan merkezi sorumlusu olduğu yönünde. Buna göre Demirtaş, “siyasi alan merkezi” sorumlusu olarak ve yönetici sıfatıyla, diğer örgüt üyelerine talimat veriyor. Bununla ilgili olarak iddianamede geçen şu cümleler dikkat çekici: “Demirtaş, birçok kez DTK toplantılarına katılmış, toplantılarda konuşmalar yapmış, sözde öneri ve önergelerde bulunmuş, yönetici sıfatıyla toplantıyı yönlendirmiş ve alınan kararlara iştirak etmiştir. Demirtaş, DTK toplantılarına seçilmiş milletvekili ve HDP Genel Başkanı sıfatıyla, yönetici olarak katılmış, yine toplantılarda konuşmalar yapmış, sözde öneri ve önergelerde bulunmuş, yönetici sıfatıyla toplantıyı yönlendirmiş ve alınan kararlara iştirak etmiştir.”
DÖNEMİN DİYARBAKIR VALİSİNE TEHDİT
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği’nin kararıyla 10 Ağustos 2011 günü yapılan ortam dinlemesinde Demirtaş, Altan ve Özdal Üçer’in arasında şu diyalog geçiyor:
Özdal Üçer: Diyarbakır ona büyük geldi bence.
Selahattin Demirtaş: Doğrudur.
Özdal Üçer: Ben öyle diyorum, kaldıramıyor.
Selahattin Demirtaş: O adam kaldıramıyor.
Özdal Üçer: Kapasite yok.
Altan Tan: Çapı uygun değil.
Selahattin Demirtaş: Siz gidin bir ayar verin, ona hatırlatın. Deyin ki, ‘bak biz bu şehirde iktidarız, bakın bu kadar uyarmışız, karşılıklı birbirimize saygı duyulmazsa bu şekilde kimse yürütmez.’ Bu ilçe meselesinin konuşulup, çözülmesi lazım.
Altan Tan: Yarı tehdit, yarı ikaz, yarı protokol böyle bir sentez ayar vermek lazım.
Selahattin Demirtaş: Yani deyin ki sizin şahsınızdan… Valiliğin kendisi demokrasiye aykırıdır, sen bi de bunun üstüne böyle yaparsan... Seçilmişler var burada sen atanmışsın değil mi? Biz bu şehri tek başımıza yöneteceğiz demiyoruz ama kimse de tek başıma yönetecek demesin... Sıkıntıları aşma konusunda diyalogla aşalım aha benim cep telefonum sen de cep telefonunu ver kardeşim, bu iş böyle yürür...
'BAŞSAVCI KOCAMAN’A TEHDİT'
Selahattin Demirtaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’a yönelik “tehdit ve terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerini hedef göstermek" suçlamasıyla yargılanıyor. İddianamede Demirtaş’ın 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın 7 Ocak 2020 tarihli celsesinde sarfettiği sözlerle ilgili olarak şu tespit yapılıyor: “Terör örgütü üyeliği suçu kapsamında yargılanan şüphelinin kamuoyu tarafından takip edilen yargılaması sırasında yaptığı söylemler ve paylaşımların geniş halk kesimlerine etki ve yayılma niteliği ile eylem bir savunma metni içerisinde dahi olsa terörle mücadelede etkin görev yapmakta olan kamu görevlisinin kimlik bilgilerini paylaşarak, kamu görevlisini örgüt mensuplarına hedef gösterme amacı taşımakta olduğu, yine müştekiyi tehdit niteliği gösterdiği anlaşılmaktadır.”
Aydınlık