SILA KEMAHLI / ANKARA

Televizyonların gündüz kuşağı programlarına ilişkin psikologlar, bireyden istenen ve beklenen davranışların ekranlarda örneklenmesi ve vurgulanması gerektiğini belirtti.

Cinayet, cinsel taciz ve aile içi şiddet olaylarının faillerini ve mağdurlarını ekranlara çıkartarak gözyaşı, öfke ve çaresizlikle toplum direncini kıran televizyon programlarında, istenmeyen davranışların vurgulanmasının, bu tarz davranışların artmasına sebep olabileceği bildirildi.  

'DUYGULAR İSTİSMAR  EDİLMEMELİ'

Türk Psikologlar Derneği Etik Kurul Üyesi Özgün Ergin, bu tür programlarda yapılması istenmeyen davranışların vurgulandığını hatırlattı. Amacın istenen ve beklenen davranışların örneklenmesi olması gerektiğini belirten Ergin, şöyle konuştu:

“Sosyal medyada ve televizyonlarda yer alan haberlerde kullanılan görsel ve yazılı içeriğin, çoğu zaman psikolojik sağlık ve etik ilkeler açısından uygun olmadığını görüyoruz. Bunlar istenmeyen davranışları vurgulayarak, bu tarz davranışların artmasına sebep olabilecek örnekler içeren, cinsiyetçi, sansasyonel, dikkat çekici başlıklar ve cümlelerle hazırlamış biçimde karşımıza çıkmakta. Oysa buradaki amaç toplumun ve bireyin psikolojik sağlığını koruyarak yaşanan sorunlara dikkat çekmekse, okuyanların veya izleyenlerin duygularını istismar etmeyecek, istenen ve beklenen davranışları örnekleyen, etiketlemeden uzak ifadelere yer veren haber içerikleri görmeliyiz.”

'ÇATIŞMAYI ARTIRACAK BAKIŞ AÇISINA YOL AÇIYOR'

'Büyük Şiddet', 'Öyle Bir Olay Ki' gibi başlık ve içeriklerle sunulan haber veya programların mağdurlar ve takip edenler dahil, olaydan etkilenme potansiyeli bulunan her bireyde olumsuz etkiler yarattığını belirten Ergin, şöyle sürdürdü:

“Şiddet veya istismar içerikli ses ve görüntülerin kullanılması, mağdurların isim ve fotoğraflarıyla verilmesi, hatta cinsiyet, yaş, cinsel yönelim veya kılık kıyafet seçimi gibi bilgilerin öne çıkarılması hatadır. Bu durum sadece mağdurların değil, tüm toplumun yanlış yönlendirilmesine, işlevsel olmayan ve yeniden travmaya yol açabilecek, çatışmayı artıracak bakış açılarının, kalıp yargıların yaygınlaşmasına yol açmaktadır.”

Ergin, “Dikkat çekmek, çok okunur olmak gibi kaygılarla değil, istenen davranışları vurgulayan ve bu davranışlara sahip rol modellere yer veren içerikler sadece bugün için değil, ülkemizin geleceğinin de toplumsal açıdan daha sağlıklı olması için bir zorunluluktur” dedi.

PSİKOLOGLAR GÖREV ALMALI

Konusunda uzman ve etik ilkeleri benimsemiş lisanslı psikologların bu tür programları yapan kurumlarda görev almasını öneren Ergin, “Aynı zamanda ülkemizde eksikliği hissedilen Psikologlar Meslek Yasası'nın en kısa zamanda çıkarılarak, psikologların aile sağlığı birimleri başta olmak üzere tüm sağlık kuruluşlarında daha çok istihdam edilmesi toplumun her kesiminde konuyla ilgili istenen düzeye gelinmesinde önemli yere sahip olacak” değerlendirmesinde bulundu.

ÜNER'DEN 'ÇIĞLIK BAŞKA BİRİNİN' SAVUNMASI

Kanal D'de yayınlamaya başlayan Ece Üner'in “Susma” adlı programının fragmanında annesi öldürülen bir kızın çığlık sesinin kullanılmasına ilişkin açıklama yapıldı. Üner, çığlık sesinin sanılanın aksine Emine Bulut'un kızının olmadığını belirtilerek, “O çığlık, 25 Haziran’da annesini kaybeden bir kızın çığlığıydı evet, genç bir kızın, reşit bir kızın çığlıydı. O kız da isyan ediyordu. Defalarca şikayet etmişlerdi. Ben o gün, haber spikerliğini bırakıp, kariyerimi değiştirdim” dedi.

Aydınlık