Yeni tvler kuruluyor, transferler gerçekleşiyor ve geçmiş kavgalar açığa çıkıyor. Daha önce yazdım, İstanbul Büyükşehir'de de ciddi bir "paralel" organizasyon var. Medyada olanlar da bu "paralel" oluşumdan bağımsız değil. Sürecin ilk adımlar her halde İBB'nin fonladığı Halk Tv'nin el değiştirmesi ve Tele 1'ın devreye girmesiyle atıldı. Bu iki tv sahiplikleri arasındaki yakınlık da enteresan.
Şimdi bunlara bir değil, birkaç tv daha eklenecekmiş.
Sabah akşam "ekonomi battı, bittik" diyen siyasilerin çevrelerinde milyon dolarlarla tv merkezleri kurulması ister istemez akla şu soruyu getiriyor:
"Bu paranın kaynağı kim veya neresi?"
Bu süreç "yerel iktidar" olmakla yakından ilişkili ama işin daha önemli yanı "küresel dostlar" veya küresel mahfiller boyutu.
İki gazeteci Hadi Özışık ve Cüneyt Özdemir'in bir süredir Tele 1'in başındaki Merdan Yanardağ'a sordukları şu soruları, o "küresel dostları"a giden ve sorgulanan süreci başlattı:
"TELE 1 televizyonunu nasıl kurdun, kaynağı nereden buldun ve nasıl finanse ediyorsun? Bu kanalın arkasında kim ya da kimler var?"
Bu soruyu Yanardağ'ın eski patronu eski CHP Milletvekili Durdu Özpolat daha da açtı:
"Ben Durdu Özbolat, Merdan Yanardağ'ın bu akşamki sözlerine cevabımdır. Ben Yurt Gazetesi'ni evimi, otelimi, özel okulumu enerji hisselerimi satıp 25 milyon dolar harcayarak kurdum, kaynağım belli. Sen Tele 1'in kaynağı nedir onu açıkla?"
İkinci soru çok daha netti: "Tele 1'in kaynağını açıklamazsan sana sorarım; kaynak benden çaldığın paralar mı yoksa Akın İpek'ten aldıkların mı? Barış TV'yi satarak aradan aldığın komisyonla Tele1'i kurdun, Barış TV'yi kime sattın?"
Bakın iş nerelere kadar gitti. Meğer işin bir ayağında da emperyalistlerin taşeronu FETÖ var. Eski CHP Milletvekili Özpolat'a göre, ilişkiler Tuncay Özkan'ın sahibi olduğu Kanaltürk'ün FETÖ'cü Akın İpek'e satılmasından HalkTv'nin Mahir Caferoğlu tarafından alınmasına kadar uzanıyor.