Bu başlığın ne anlama geldiğini maalesef gençliğimizin çok büyük bir kısmı bilmez.
Çünkü varlığı, milli mücadelesi ve bu son bağımsız Türk devletinin ne olağanüstü mucizevi şartlarla kurulabildiği milli eğitimimiz de ve dini eğitimimizde öğretilmiyor. Oturduğumuz yerden birkaç dua okuduk kazanıverdik sanılıyor.
600 yıllık Osmanlı imparatorluğundan kalan, her tarafı işgal edilmiş, bağımsızlığı sona ermiş, yıkıntı, ödenmez borçlar ve açlıktı
Bu şartlarda işgallere karşı koyup milli mücadele yapmanın asla başarılamayacağını düşünen Osmanlı Hükumeti ve yönetiminin tüm engellemelerine rağmen direniş başlatıldı.
.
Gazi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının önderliğinde Milli Mücadele başlatıldığında,Türk milleti çarık, iç çamaşırı, nal, mıh ve bir dilim ekmeğe dahi muhtaçtı.
Bu nedenle:
Atatürk milli mücadelenin ikinci aşamasında, Sakarya meydan savaşını başlatmadan önce, ordu için kullanılmak üzere, 78 ağustos 1921 günlerinde Ulusal yükümlülük kanunu çıkarttı. Ordunun acil ihtiyaçlarını karşılamak için, yoksul vatandaşların ellerinde kalan son malzemelerin yüzde 40'ını orduya vermek üzere devlete teslim etmelerini istedi.
Ordu bunların hepsine muhtaçtı.
Çünkü Türk milleti için bu savaş varlık yokluk meselesiydi. Bunu da kaybedersek, yada bazıları gibi ingiliz'in, Abd'nin mandası olalım dersek, Türk milleti tarihten silinecekti.
Bununla beraber, İslamiyet te bu bölgede tarihin arşivine atılacaktı.
Onun için Atatürk: kurtuluş savaşı sadece orduyla değil, tüm ülkenin tüm varlıklarının katılmasıyla ve durumun önemini her ailede fiilen hissetmesiyle mümkündür diye düşündü.
Atatürk, sadece Türk milletinin ve Islamiyetin kurtarıcısı değil, ezilen sömürülen, köleleştirilen tüm toplumların kurtuluşu için yol göstericisidir.
Bu nedenle kurtuluş mücadelesinin son şansı olan aşağıdaki tedbirleri alarak zafere doğru ilerledi.
26 ve 30 ağustos 1922 zaferlerine böyle ulaşılabildi. 9 Eylül 1922 de de ordumuz İzmir'e ulaşarak Yunan ordusunu bu bölgeden çıkarttı.
Aşağıda Tekalifi Milliyeadıyla karar altına alınan bazı emirler ve uygulamalar, Türk milletini büyük zafere götüren uygulamalardır:
Bunların her kelimesini çocuklarımıza tekrar öğretelim, o dönemdeki yokluğun ve geri kalmışlığın derecesini ve kurtuluşta Atatürk'ün rolünü iyi anlamalarını sağlayalım:
2 Numaralı emir :
Şehirler, kasabalar ve köylerdeki her ev birer kat çamaşır( külot ve fanilla veya benzeri iç giyim), birer çift çorap ve birer çift çarık hazırlayarak belirli süre içinde komisyona teslim edecektir.
Ordu ihtiyaçlarında kullanılacak bu giyecekler, mahalli özellikler göz önünde bulundurularak hazırlanacaktır.
3 Numaralı emir: Tüccar ve halk elinde bulunan çamaşırlık bez, patiska, pamuk, yıkanmış ve yıkanmamış yün ve tiftik, erkek elbisesi yapımına yarayan her türlü kışlık ve yazlık kumaş, kösele taban astarlığı, sarı ve yeşil meşin, sahtiyan, mamul ve yarı mamül çarık, potin, demir kundura çivisi, tel çivi, kundura ve saraç ipliği, nal ve nal yapımında kullanılan demir, mıh, yem torbası, yular, belleme, kolan, kaşağı, gebre, semer ve urganların % 40 'ını
Tekalifi Milliye Komisyonuna teslim edilecektir. Teslim edilen malların bedelleri daha sonra devlet tarafından ödenecektir.
Aslında 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesiyle herşeyini kaybetmiş Türk milletinin bu son fedakarlığının bedeli, yalnızca bir kaç kuruş karşılık değil, Tam Bağımsız bir ülke oldu. Bağımsız bir vatan oldu.
Neyi nasıl kazandığımızı bir daha düşünüp, varlığımızı, hürriyetimizi kimlere borçlu olduğumuzu çocuklarımıza iyi anlatalım.
Vatan davamızı, düşmanların yönettiği siyasetçilerin söylemlerine göre değil, yukarıdaki kuruluş ve kurtuluş gerçeklerine göre oluşturalım.
Dinden, imandan ve vatandan olmayalım.