Öyle ilginç öyle korkunç günlerden geçiyoruz ki; emperyalist ülkeler tarafından köşeye sıkıştırılmış ve dağılmak üzere olan Osmanlı İmparatorluğu’nun bölge bölge paylaşılmış topraklarından bir vatan ve hepimizi Türk Milleti bayrağının altında birleştiren Mustafa Kemal Atatürk adı herkesin birbirini dövmek için kullandığı sopa gibi kullanılıyor.
ÇATIŞAN İKİ TARAF
Kara Harp Okulu’nun mezuniyet töreni sonrasında mezun teğmenlerden bir kısmının hep bir ağızdan “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikten sonra uzun yıllardır okunan bir andı tekrarlamaları Mustafa Kemal Atatürk’ü birbirine karşı sopa gibi kullanan tarafları yeniden ortaya çıkardı.
Bu taraflardan birincisi; “Mustafa Kemal’ın askerleriyiz” diyen genç teğmenleri “darbeci” olmakla suçlayan kesim.
Taraflardan ikincisi ise; “Mustafa Kemal’ın askerleriyiz” diyenlerin “Genç teğmenler iktidara kılıç çekti” diyerek darbeci olma ihtimali üzerinden sevinen kesim.
Her iki taraf da Mustafa Kemal üzerinden birbirini suçlarken sadece siyaset değil ülke gündemini de kaosa itiyorlar.
Teğmenlerin amacının da bu olmadığı açık, tartışmanın bu noktaya geleceğini bilseler eminim daha önce devlet erkânı ve komutanlarının huzurunda okudukları bu andı tartışmaya sebep olacak şekilde okumazlardı.
Nitekim Kara Harp Okulu’ndan mezun olan yaklaşık 900’den fazla teğmenin yalnızca 200’ünün buna katılmış olması tüm okulu içine alan “organize” bir hareket olmadığını gösteriyor.
CEVABI ARANAN SORU
Aynı okuldan mezun olmuş, “Harbiyeli” ve “Mustafa Kemal’ın askeri” olmakla onur duyan, vatan sevgisinden şüphe etmediğimiz ve bu vatan için yediği kurşun izlerini hâlâ bedeninde taşıyan kimi değerli komutanlarımız dahil kimilerinin şüphe ettiği gibi bu gençleri yönlendiren birileri varsa bu da en ince ayrıntısına kadar incelenmeli. Malum, 15 Temmuz öncesi ve sonrası Fetullahçı Terör Örgütü’nün kripto unsurlarının bulunmadığı hiçbir yer yok.
En azından MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Siyaset ve toplum gündemine oturan yeminin gayesi nedir? Buna kim ya da kimler karar vermiştir” sorusuna bir cevap verilmeli.
EN MASUM GENÇ TEĞMENLER
Bu olayda en masum olanlar, kimileri tarafından “tarikatçıcemaatçi” diye baskı altına alınan ve iftiralarla karşı karşıya kalan genç teğmenlerdir. Onların “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demelerinden ve bunu hissetmelerinden daha doğal bir şey olamaz.
Asıl problemse girişte de bahsettiğim gibi “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözünden yola çıkarak birbirine giren taraflar, vatanın birliğini temsil eden Atatürk’ün adını kavga sebebi ve toplumsal bölünmeye alet edenler.
Bugün sınırlarımızda vatan nöbeti tutan, sınır ötesinde terörle mücadele eden, Türk Silahlı Kuvvetleri, Pençe Kilit operasyonlarında vatan savunması yaparken ne yazık ki bu olay üzerinden siyasi tartışmanın tam ortasına düştü. Ama Milli Savunma Bakanlığı “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen subaylar hakkında tahkikat yapıldığı iddiasını yalanlarken aslında yeni teğmenlerin arkasında durduğunu da göstermiş oldu.
Ama Atatürk üzerinden kavga etmek isteyenler eski hastalıkların nüksedercesine kavga etmeye devam ediyor.
DUAYLA TBMM’Yİ AÇAN, MİNBERE ÇIKAN ATATÜRK
Mustafa Kemal Atatürk adına bile tepki gösteren marjinal tipler; Atatürk, bir 23 Nisan 1920 Cuma günü dualarla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını gerçekleştirmiştir.
Kurtuluş Savaşı’nın zafere ulaşmasından sonra Atatürk, Anadolu’nun işgalinden sonra Kuvayımilliye’nin ilk kurulduğu Balıkesir’de 7 Şubat 2023 günü Zağnos Paşa Camii’nde okunan mevlidden sonra minbere çıkarak şunları söylemiştir; “Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenâbı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kurân’ı Azimüşşan’daki açık ve kesin hükümlerdir.”
Mustafa Kemal Atatürk, “Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum, hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum” diyerek milletinin düşüncelerine ne kadar değer verdiğini gösterdi.
TÜRK MİLLETİ HALİFE’NİN DEĞİL ATATÜRK’ÜN PEŞİNDEN GİTTİ
Mustafa Kemal Atatürk ile Türk milleti arasındaki güven ilişkisini görmek için Kurtuluş Savaşı’nın başına bakmak gerekir. Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktıktan sonra Türk milleti, Halife sıfatını da taşıyan ve teslimiyet anlaşmalarını imzalayan Osmanlı Padişahı’nın emirlerini değil, vatanın kurtuluşu için yola çıkan ve Padişah tarafından hakkında idam fermanı çıkartılan Mustafa Kemal Atatürk’ün peşinden gitti.
Türk milleti ile güven ilişkisi aradan geçen 100 yıl içinde hiç değişmedi. Hangi siyasi düşünceden olursa olsun halkın yüzde 90’ından fazlası Atatürk’e şükran duyuyor.
MUSTAFA KEMAL’İ ‘SAHTE ATATÜRKÇÜ’LERDEN KURTARMALI
Ancak bu duyguyu olabildiğine suistimal edenler var; “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözü üzerinden “Genç teğmenler iktidara kılıç çekti” diyenler ile CHP yönetimi başta geliyor. Atatürk’ü sadece bir sopa gibi bir korkutma figürü kullanan bu anlayışın gerçek Atatürkçülük ile zerre kadar ilgisi yok. Hele hele Kemal Kılıçdaroğlu ile başlayan ve Özgür Özel yönetimi ile devam eden bu anlayışın üzerinde özellikle durmak gerekiyor.
Milli birliğin sembolü olan Atatürk’ün kurduğu CHP yönetimi, bölücü PKK terör örgütünün TBMM’deki temsilcisi PKK/HDPDEM ile seçim işbirliği yapması ve ortak siyaset üretmelerinin “Atatürkçülük” ile ya da “Mustafa Kemal’ın askeri” olmakla zerre kadar ilgisi yok. Bir insanın hem PKK/DEM ile işbirliği yapmasının Atatürkçülük ile ilgili olmadığı gibi bugünkü CHP’nin Atatürk’ün kurduğu CHP ile hiçbir ilgisi yok.
Yüzde 90’ı Atatürk’ü seven ona şükran duyan Türk milleti, tüm her görüşten siyasi partiler Atatürk’ü siyaseten kullanan CHP yönetiminin elinden kurtarması gerekir.
Hürriyet