Büyük Millet Meclisi, 100 yıl önce bugün 18 Kasım 1920 tarihinde Halkçılık Beyannamesi’ni bütün dünyaya ilan etti. Halkçılık Beyannamesi, Mustafa Kemal Paşa’nın 13 Eylül 1920 günü Meclise sunduğu “Halkçılık Programı”nın “Maksat ve Meslek” kısmından oluşmaktaydı.
“Halkçılık Programı”, "Teşkilatı Esasiye Kanunu Tasarısı” idi, bugünkü dille Anayasa Tasarısı idi. Halkçılık Programı, 18 Eylül 1920 günü Meclis'te okunuyor ve dört ay sonra 20 Ocak 1921 günü 1921 Anayasası olarak kabul ediliyor.
AMAÇ: EMPERYALİZM VE KAPİTALİZMİN ZULMÜNDEN KURTULMAK
Halkçılık Beyannamesi, Anayasa Tasarısı’nın amaç maddesini dünyaya bildiriyordu: “Türkiya Büyük Millet Meclisi, Türkiya halkını emperyalizm ve kapitalizm tahakküm ve zulmünden kurtararak, irade ve hakimiyetinin sahibi kılmakla gayesine ulaşacağı kanaatindedir.”
Beyanname, TBMM’nin emrindeki ordunun görevini de belirlemektedir: “Türkiya Büyük Millet Meclisi, milletin hayat ve bağımsızlığına suikast eden emperyalist ve kapitalist düşmanların tecavüzlerine karşı müdafaa ve bu maksada aykırı hareket edenleri cezalandırma azmiyle kurulmuş bir orduya sahip bulunmaktadır. Emir ve kumanda salahiyeti Büyük Millet Meclisi’nin manevi şahsiyetindedir.”
Beyanname son paragrafında, “Halkın öteden beri maruz bulunduğu sefalet sebeplerini, yeni vasıtalar ve teşkilat ile kaldırarak yerine refah ve saadet ikame etmeyi başlıca hedef saymaktadır.”
HALİFELİK VE SALTANATIN FİİLEN KALDIRILMASI
Beyannamede “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin “milli sınırlar dahilinde hayat ve bağımsızlığı temin ve hilafet ve saltanat makamını kurtarmak ahdiyle teşekkül ettiği” de belirtilmektedir. Ancak aynı beyannamede, millî hâkimiyet esası vardı. Daha önemlisi, yedi ay önce 23 Nisan 1920 günü Ankara’da Millî Meclisin ve Millî Hükümetin kurulmasıyla İstanbul'da İngilizin esiri durumunda olan padişah ve halifenin işi bitirilmişti. Nitekim Halkçılık Programı anayasa haline getirilirken, padişah da halife de öneriden çıkarılmıştır.
Büyük Millet Meclisi tutanaklarına bakıyoruz, Ali Şükrü'ler, Hüseyin Avni'ler çıkıyor ve diyorlar ki, ‘Sizin bu anayasanız, padişahı ve halifeliği yok ediyor.’ Mustafa Kemal Paşa, verdiği cevapta yapılan anayasanın hakimiyet sorununa getirdiği çözümü açıklamıştır: ‘Şimdi burada padişahın ve halifenin yetkilerini konuşmanın anlamı yok. Bu program öyle bir yetkiden söz etmemektedir. Zamanı geldiğinde konuşulacaktır.’
1921 Anayasası, milli hâkimiyet ilkesini kabul ederek padişahı ve halifeyi fiilen kaldırmıştır. Atatürk'ün deyimiyle, “Türkiye Halk Hükümeti” kurulmuştur.
Sonuç olarak, 1921 Anayasası'nda adı bile anılmayan padişahlığa, 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla son verilmiştir. Halifelik de 4 Mart 1924'te resmen ortadan kaldırılmıştır
Bu bir devrimdir. Saltanat, "Osmanlı hükümetine, Osmanlı padişahına ve müsliminin halifesine isyan” yoluyla, Anadolu İhtilali'yle kaldırılmıştır (Atatürk'ün Bütün Eserleri, Nutuk I, c.19, Kaynak Yayınları, 1. basım, 2006, s.31.)
CUMHURİYETE GİDEN YOL
Devrimin rotası bellidir, Osmanlı devletine son verilmekte, adı konmasa da milletin hakimiyetine dayanan Cumhuriyet kurulmaktadır. Ancak Osmanlı Devleti topraklarının emperyalistler tarafından paylaşıldığı, padişahın esir alındığı, özetle devletin emperyalistler tarafından yıkıldığı koşullarda, öncelikli mesele devleti ve vatanı emperyalizmden kurtarmaktır. Bu süreçte alınan tavır şöyle açıklanabilir: Bizim padişahımızı, İngiltere, Fransa ve İtalya emperyalistleri esir alamaz. İşgalci emperyalistler bizim devletimizi yıkamaz. Osmanlı Devletine son verecek bir kuvvet varsa, Türkiye halkıdır. Burada kurtarılacak olan padişah değil, devlettir; devletin egemeliğidir; devlet iktidarıdır.
Padişah, İstanbul'daki İngiliz zırhlılarının gölgesi altındadır. "Müslümanların halifesinin" iradesi, fermanı artık geçerli değildir. Ankara'da toplanmış olan BMM'nin iradesi geçerlidir. Meclis, İstiklâl Savaşının yasama organıdır. Kelleyi koltuğuna almış, vazife üzerine düştüğü zaman "ahval ve şeraiti düşünmemiş" olan öncülerin oluşturduğu meclis, milletin hakimiyetini temsil etmektedir.
Cumhuriyetin ilk Anayasal Bildirisi olan Halkçılık Beyannamesi, Bağımsızlığa ve Cumhuriyete giden yoldaki irade ve kararlılığı bütün dünyaya ilan etmiştir.
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NİN BEYANNAMESİ (HALKÇILIK BEYANNAMESİ)
18 KASIM 1920
Emperyalist devletlerin, devlet ve milletimizin hayatına açıkça kastetmeleri neticesinde meşru müdafaa için toplanan Türkiya Büyük Millet Meclisi, şimdiye kadar muhtelif vesilelerle açıkça veya zımnen ilan ettiği maksat ve mesleğini bir kere daha bütün cihana arz için şu beyannameyi yayımlamaya lüzum görmüştür:
Türkiya Büyük Millet Meclisi, milli sınırlar dahilinde hayat ve bağımsızlığı temin ve hilafet ve saltanat makamını kurtarmak ahdiyle teşekkül etmiştir. Dolayısıyla hayat ve bağımsızlığını yegâne ve mukaddes emel bildiği Türkiya halkını emperyalizm ve kapitalizm tahakküm ve zulmünden kurtararak, irade ve hâkimiyetinin sahibi kılmakla gayesine ulaşacağı kanaatindedir.
Türkiya Büyük Millet Meclisi, milletin hayat ve bağımsızlığına suikast eden emperyalist ve kapitalist düşmanların tecavüzlerine karşı müdafaa ve bu maksada aykırı hareket edenleri cezalandırma azmiyle kurulmuş bir orduya sahiptir. Emir ve kumanda salahiyeti Büyük Millet Meclisi'nin manevi şahsiyetindedir.
Türkiya Büyük Millet Meclisi, halkın öteden beri maruz bulunduğu sefalet sebeplerini, yeni vasıtalar ve teşkilat ile kaldırarak yerine refah ve saadet ikame etmeyi başlıca hedefi sayar. Dolayısıyla toprak, maarif, adliye, maliye, iktisat ve vakıflar işlerinde ve diğer meselelerde toplumsal kardeşlik ve yardımlaşmayı hâkim kılarak, halkın ihtiyaçlarına göre yenilikleri ve tesisleri vücuda getirmeye çalışacaktır. Ve bunun için de siyasi ve toplumsal ilkelerini milletin ruhundan almak ve tatbikatta milletin eğilimlerini ve ananelerini gözetmek fikrindedir.
Dolayısıyla Türkiya Büyük Millet Meclisi memleketin idari, iktisadi, toplumsal, bütün ihtiyaçlarıyla alakalı hükümleri peyderpey incelemeye ve kanun şeklinde tatbik mevkiine koymaya başlamıştır. Veminallahüttevfik.
18 Teşrinisani 336 [18 Kasım 1920] Atatürk’ün Bütün Eserleri, cilt 10, s.102103.