ALİ RIZA TAŞDELEN

Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna kalan Emmanuel Macron ve Marine Le Pen çarşamba akşamı canlı yayın tartışmasında karşı karşıya geldi. Her aday bir saat 20 dakika konuştu ve tartışma toplam 2 saat 40 dakika sürdü.

İzleyenlerin de dikkatini çekmiştir; Macron koltuğunda sanki diken üzerinde oturuyordu, gergindi ve saldırgan bir tavır sergiledi, sık sık Marine Le Pen’in sözlerini kesti. Le Pen ise çok sabırlı, rahat ve kendine güvenen bir tavır içindeydi.

Çünkü Macron 5 yıllık icraatlarını savunmada zorlandı. Le Pen, Macron döneminde hayat pahalılığının, işsizliğin, yoksulluğun arttığını, cari açığın 85 milyara ulaştığını ve devlete 600 milyar avroluk yeni borç yükü getirdiğini dile getirdi. Macron ise pahalılığın son dönemde yaşanan enerji kriziyle arttığını söyledi.

MACRON DIŞ POLİTİKA TARTIŞMASINI SABOTE ETTİ

Tartışmalarda yüzde 90 iç politika konuşuldu, dış politika çok az gündeme geldi. Bu süre içinde de dış politikanın konuşulması adeta Macron tarafından sabote edildi. Ukrayna ile başlayan tartışmada İlk sözü alan Macron, Le Pen’e “Avrupa'da 2014'te Kırım'da yapılan referandumu tanıyan ilk ve yegâne siyasi lider sizdiniz. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana zorla yapılan ilk işgal bu. Siz Rusya'nın avucundasınız. 2015'te Rusya'dan, hükümete yakın bir bankadan kredi aldınız. Ayrıca bu krediyle ilgili bu savaşla doğrudan alakalı olan insanlarla da birlikte çalıştınız. Böylece Putin pratikte sizin bankacınız oldu… Aldığınız krediyi de ödemediniz. Çünkü 2015'te Rusya'ya bu şekilde bağlandınız ve Fransa'nın çıkarlarını savunamayacak bir duruma düştünüz." diyerek tartışmayı kişiselleştirerek özünden uzaklaştırdı.

Le Pen sakin bir şekilde “Doğru değil, yalan söylüyorsunuz. Sayın Macron, Fransa istihbarat servisi tarafından sağlanan tüm bilgilere sahipsiniz. Ve bu söylediklerinizin yanlış olduğunu kesinlikle biliyorsunuz. Ben tamamen özgür bir kadınım. Ben bir vatanseverim, tüm hayatım boyunca vatanseverdim… 2014'ten bu yana Ukrayna ne AB'nin ne ABD'nin ne de Rusya'nın etkisi altında olmalıdır, diyorum. 2015'te neden Rusya'dan kredi aldım? Çünkü hiçbir Fransa bankası bana kredi vermeyi kabul etmedi. Kredimizi de ödüyoruz. Uzun vadeli bir kredi. Hepsini birden ödeyemiyoruz; yoksul bir partiyiz. Bunda bir onur var.” dedi.

‘FRANSA’NIN EGEMENLİĞİNİ SAĞLAYACAĞIZ’

Avrupa Birliği gündeme geldiğinde Macron “Siz AB'den çıkmak istediğinizi savunuyorsunuz. Ben ise AB'ye ve FransaAlmanya uyumuna inanıyorum. Egemenlik hem Fransız hem de AB egemenliği. AB'nin tarım yardımları çok önemli. Geleceğimiz Avrupa entegrasyonunda ve bu ikili ilişkinin öncülüğüne bağlı.” dedi. Le Pen, “Avrupa egemenliği diye bir şey yok çünkü Avrupa halkı diye bir şey yok. Fransa egemenliği var çünkü Fransız halkı var. Ben AB'de kalmayı dilemiyorum, AB'yle ilişkimizi revize edeceğiz diyorum. Çünkü kabul etmediğim pek çok politikası var. Ekonomimize zarar veren Gümrük Birliği ve serbest ticaret anlaşmaları gibi. Çiftçimiz ve sanayimiz bundan zarar görüyor. Almanya kendi çıkarlarını savunuyor, diğer ülkeler de. Fransa niye bunu yapamasın?" diye cevap verdi.

Dış politika tartışması bu kadar. Le Pen “Daha Afrika’yı konuşamadık.” dedi ama devamını getiremeden başka konulara geçildi.

ABD YANLISI POLİTİKALAR HALKTAN GİZLENİYOR

Son 40 yıldır yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini yakından takip ettim. Seçimlerinin iki turu arasında yapılan canlı yayın tartışmalarında dış politika hep es geçilmiştir. Mitterrand, Chirac, Sarkozy, Hollande ve Macron. Irak işgalinde ABD’ye Rusya ve Almanya ile birlikte karşı çıkan de Gaulle’cü Chirac hariç diğer cumhurbaşkanları Fransa’nın ABD’nin yanında saldırgan ve hegemonyacı politikaları hep halktan gizlenmiştir.

İç politikada hayat pahalılığı, emeklilik, sağlık, eğitim, güvenlik, göçmenler, iklim ve laiklik konuları ele alındı. Macron iç politikadaki sorunları pandemi ve Ukrayna krizinin arkasına saklanarak kendini savunurken Le Pen program ve projelerini rakamlarla anlattı.

ANKET MANİPÜLASYONU

Le Pen’in seçilme şansı sistemde deprem etkisi yapmış durumda. Bunun için tüm güçleriyle ve araçlarıyla Le Pen’e saldırıyorlar. Le Pen’i “aşırı sağ” öcüsüyle şeytanlaştırmak istiyorlar.

En başta medya ve anket kuruluşları Macron lehine bir tutum içinde ve yoğun bir kampanya yürütüyorlar. Anket kuruluşları birinci tur sonuçlarının ortaya çıkmasıyla Macron’u önde gösteren rakamlar yayımlamaya devam ediyorlar. Televizyon ekranlarında günde on kez Macron’un ikinci turda yüzde 5556 oranında oy alacağını Le Pen’in ise yüzde 4445’lerde olduğunu görüyoruz.

Macron lehine algı yaratmada o kadar ileri gittiler ki, çarşamba akşamı canlı tartışmanın üzerinden daha yarım saat geçmeden Macron’un izleyicilerin yüzde 59’unu ikna ettiğini, Le Pen’in ise izleyicilerin ancak yüzde 39’unu ikna edebildiğini o akşamdan bu yana yayımlayıp duruyorlar.

TARİHİ SEÇİM PAZAR GÜNÜ

Bu seçimler Fransa tarihinin en önemli ve sürprizlerle dolu bir seçimi oldu ve ikinci turda da olmaya devam edecek. Le Pen anket kuruluşlarının ortaya attığı sonuçlara pazar günü Fransız halkının cevap vereceğini açıkladı.

Dünya artık eski dünya değil. Yeni bir dünyanın kurulduğunu kimse inkâr edemez. Avrupa’nın ABD’den, Atlantik cephesinden kopuş sürecini hiçbir güç durduramaz. Aynı şekilde Avrupa’da ve Fransa’da ABD ve NATO’ya karşı çıkışın önünü kimse kesemez. Le Pen değil de Macron seçilse de bu süreci tersine çevirme gücünü bulamayacaktır. Avrupa Asya’ya muhtaçtır; Rusya’ya, Çin’e muhtaçtır. Önümüzde Avrupa’nın da içinde olacağı bir Avrasya dünyası vardır.Aydınlık