RECEP ERÇİN
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, kısa bir özgeçmiş ile birlikte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı dönemlerinde yaptığı icraatlar ve bunların amaçlarını içeren bir kitap kaleme aldı. Görevi sürecinde sunumlarında “çok önemli” vurgusunu defaatle kullanması nedeniyle sosyal medyada gündem yapılan ve bu ifadesi “çokomelli” olarak yazılan Albayrak'ın, kitabının adı ise, buna bir gönderme olsa gerek, “Burası Çok Önemli”. Esasen kitabın adından ziyade alt başlık daha fazla şey ifade ediyor: “Enerjiden ekonomiye tam bağımsız Türkiye.” Tam bağımsız Türkiye söylemi, Türk sosyalist hareketinin öteden beri dile getirdiği ve bir söylemden çok bir programın özetidir. Albayrak'ın bunu sahiplenmiş olması ortaya koyduğu icraatların hedefleri açısından bir mesaj veriyor.
KİTABIN ANA MESAJI
Kitap geçen hafta raflarda yerini aldıktan sonra birçok detay zaten basına yansıdı. Biz ise okuduktan sonra kitabın ve müstafi bakan Albayrak'ın kamuoyuna özellikle de kendisinin kitapta vurguladığı üzere “gençlere” ne mesaj vermek istediğine odaklandık. Genel itibarıyla kitabı okuduktan sonra kitabın iletmek istediği mesaj özelinde bende şöyle bir kanaat oluştu: tümüyle Atlantik sistemine entegre edilmiş Türkiye'nin, ekonomisi üzerinden tehdit edilerek, küresel güç dengesi yeniden Asya'ya kayarken jeopolitik kırılmalarda bağımsız politikalar izlemesi istenmiyor. Kendi rotasını çizmek isteyen ülkemiz bu bağlar üzerinden NATO'daki “müttefiklerimizce” hedef alınıyor. Batı ile ilişkileri normalleştirmek için yükselen Asya'daki fırsatlardan yararlanmak isteyen Türkiye'nin bu yönelişine ön ayak olanlar doğrudan hedef alınıyor. Albayrak'ın kitabında verdiği mesaj temelinde, bağımsızlıkçı politikalar izleyenler türlü şantaj, dezenformasyon ve finansal operasyonlarla bertaraf edilmeye çalışılıyor.
ÜÇ KERE MAVİ VATAN
Bu girizgahtan sonra kitapta yukarıdaki görüşlerimizin oluşmasını sağlayan kısımlardan birkaç aktarma yapmakta fayda görüyorum. Albayrak kitabının ilgili bölümünde üç kez “Mavi Vatan” ifadesine yer vermiş. Sonradan çokça eleştirilen “rekabetçi kur” söylemini sahiplenmiş ve buna ayrı bir bölüm ayrılmış. Bugün uygulanan “cari fazla vererek finansal istikrarı sağlama programının” da esasen Albayrak'ın ekonomi anlayışının bir tezahürü olduğunu kitapta yer alan görüşlerden çıkarabiliyoruz. Albayrak, “Türkiye'de makro ekonomik istikrarsızlığın temel sebebi kısa vadeli dış finansman (sıcak para) nedeniyle TL'nin aşırı değerlenmesi ve cari açığımızın artması, dış finansman koşulları kötüleştiğinde yaşadığımız kur ve enflasyon şoklarıdır. Bu sarmaldan kalıcı olarak kurtulmanın yolu, cari fazla üreten bir ekonomik dönüşüm programı uygulanmasıdır.” diyor.
TÜRKAKIM'I YAPTI HEDEFE KONULDU
Albayrak, bakan olduktan sonra ilk yurt dışı ziyaretini Çin'e yaptığını ve bundan sonra bu ülke ile hayata geçirilen projelerden ve Çinli şirketlerin ülkemize olan yatırımlarından da kitabında söz ediyor. Bunun yanında madencilik konusunda Türkiye Varlık Fonu'na önemli görevler düştüğünü ifade eden Albayrak, Çinliler ile yapılan teknoloji transferi sayesinde madencilik alanında kaydedilen ve kaydedilecek olan gelişmelere de işaret etmiş.
Yine Rusya ile başlatılan TürkAkım projesi öncesinde, 2016'nın Eylül ayında, Batılı bir ülkenin baş başa görüşmede imalı bir şekilde kendilerini tehdit ettiğini aktaran Albayrak, karşı tarafın “Projenin yapılmaması gerektiğini, Batı'da bunun bazı sıkıntılara yol açacağını yoksa Türkiye ve bizim için hiç de iyi olmayacağını” söylediğini anlatıyor. Albayrak, diplomatik teamüller çerçevesinde verilen cevaptan birkaç gün sonra ise şahsının “yalan ve iftira üzerinden yeni bir saldırıya maruz kaldığını” belirtiyor. Albayrak kitabında enerji güvenliği konusunda komşu ülkelerle yapılan işbirliklerinin önemini de vurgulamış. Herkese “helal” olan nükleer enerjinin, Rusya ile yapılana kadar neden Türkiye'de kurulmadığına değinen Albayrak, Çinliler ile de bir nükleer santral projesinin yapılacağını aktarmış.
SWAP ÜZERİNDEN OPERASYON
Londra SWAP kanalı üzerinden yapılan işlemleri ile ülke piyasalarının nasıl speküle edildiğini de detaylı anlatan Albayrak, bankacılık sektöründeki “milli şuur” eksikliğine de ayrı bir bölüm ayırmış.
Albayrak, ayrıca Türkiye'ye IMF'yi işaret edenlere bu kuruluş ile işbirliği yapan Arjantin'in başına gelenleri de ibret olması açısından özetleyerek aktarmış. Bunun yanında Türk lirası varlıklar ve Türk ekonomisi aleyhinde konuşanlardan bazılarının yurt dışı istihbarat örgütleriyle ilişkilerine dikkat çeken Albayrak, “Herhalde ilgili kurumlarımız bunların toplumsal algıyı zehirlemesine engel olmak için gereken tedbirleri alıyordur!” diyerek, cümlesinin sonuna “!/ünlem” koymuş. Bunun bir gönderme olduğu açık.
BİZE KARŞI VEKALET SAVAŞI
Albayrak “Yeni bir ekonomik program ihtiyacının” neden kaynaklandığı ise jeopolitik açıdan özetle şöyle ifade ediyor: “Türkiye'nin kendi çıkarları çerçevesinde giderek daha bağımsız hareket etmesi, müttefikimiz veya stratejik ortağımız olduğu söylenen bazı büyük devletleri rahatsız ediyor.... Ordumuzu zafiyete düşürmek amacıyla ihtiyacımız olan savunma silahlarını ve yedek parçaları bize satmaktan imtina ediyorlar. Ülkemizi tehdit eden terör gruplarına açık ve gizli silah ve para yardımı yaparak bize karşı bir nevi vekalet savaşı yürütüyorlar. Ekonomik yaptırım tehditlerinde bulunuyor (Albayrak kitabında ABD Başkanı Trump'ın Türkiye ekonomisini tehdit ettiği mesajlara, zamanlamalarına ve aynı anda devreye giren finansal hareketlere de dikkat çekiyor.), kendi güdümlerinde finans kuruluşları eliyle, içeride ve dışarıdaki işbirlikçileriyle birlikte ülkemize karşı finansal operasyonlar düzenliyorlar.” Albayrak bundan sonra medyanın da buradaki işlevine değiniyor ve devamında yapılanlara karşı ülkenin önündeki iki seçeneği irdeliyor. Özetle ya teslimiyet ya bağımsızlık. İkinci yol zorlu, uzun ve çoklu tehditler içeriyor. Albayrak ikincisini seçtiğini bu yüzden hedef alındığını kitabın muhtelif yerlerinde dile getirmiş.
SORGULAMA DÖNEMİNİN BAKANI
Kitabın “Yeni bir ekonomik program ihtiyacı” bölümünde yer alan bazı ifadelerin Aydınlık'ın görüşleri ile bire bir örtüştüğünü de belirtmek isterim. Nitekim 8 Ağustos 2020'de kaleme aldığımız “Türkiye bu fırtınadan çıkar” başlıklı yazıda şunları ifade etmiştik: “Bütün bu çabaların tek bir amacı olduğu açık. 'Borçlan, ithal et, tüket, ucuz iş gücünle bizim fason tedarikçimiz ol; işler sarpa sarınca IMF'ye git ucuz kredi al, hazinenin kozmik odalarına yabancıları yerleştir, kemer sık, emekçinin, çiftçinin boğazına sarıl, elde kalan kamu varlıklarını özelleştir vd.' Dünyada ekonomik ağırlık batıdan doğuya kayarken, çok kutuplu bir dünya düzeni kurulurken, Türkiye'ye biçilen yukarıda tırnak içinde ifade ettiğimiz rolün dışına çıkmak, zincirleri kırmak.... Her kriz Türkiye için bir sorgulama dönemidir.” İşte Albayrak kitabında bu sorgulamayı da yapıyor. İstifa ettiği veya görevden affını istediği akşam sosyal medyada şöyle bir mesaj paylaşmıştık: “Sayın Albayrak'ı yeri geldi eleştirdik, ki en sert eleştirileri yapmışızdır, yeri geldi icraatlarına destek verdik. Zor dönemde ekonominin kaptanlığını yaptı. 80'den sonra Türkiye'nin yuvarlandığı borçlanma ekonomisine karşı verdiği mücadeleden dolayı kendisini kutlarım.” Bu da son sözümüz olsun. Aydınlık