Türkiye’deki kalite ve ahlak sorunu olan muhalefet hala “Miş’li geçmiş” ifadeleriyle siyasete fitne ekmeye devam ediyor. Adeta dünün güneşiyle bugünün çamaşırını kurutmaya çalışıyor. Hem de günleri, ayları, yılları tümden unutarak yahut birbirine karıştırarak… Dünün açılımcısının mevcut iktidar olduğunu biliyorlar ama bugünün açılımcısının kendileri olduklarını unutuyorlar. 7 Haziran 2015 seçimleri birlikte Türkiye’de PKK’lı, HDP’li tüm açılım, çözüm süreci muhataplıkların ihalesini bugün CHP üstlenmiştir. Bunun aksini söyleyebilecek varsa buyursun söylesin.
Geçmişte Oslo’yu, Habur’u, Dolmabahçe’yi, çözüm sürecini mevcut iktidarın yaptığını hatırlatıyorlar ama HDP ile ittifak yaptıklarını, HDP ile Anayasa taslakları hazırladıklarını, referandumda beraber “Hayır” programları yaptıklarını, HDP ile beraber yürüyüş ve miting düzenlediklerini, HDP barajı geçsin diye oy verdiklerini velhasıl 2015 yılından itibaren CHP’nin her konuda HDP beraber hareket ettiğini ve sonradan kurdurulan tüm partileri de bu yürüyüşe kattıklarını unutuyorlar.
AKP’nin geçmişte başlattığı çözüm sürecinde milli devlet yapısı elbette ciddi yaralar almıştır. O süreçte MHP ve Lideri Devlet Bahçeli’nin tavizsiz, kararlı ve mücadeleci duruşu bu yaraların daha da büyümesinin önüne geçmiştir. 15 Temmuz akşamı kurulan ve daha sonra güçlendirilen Cumhur ittifakı şimdi bu yaraları ciddi şekilde tedavi ediyor. Terörle mücadele kararlılığı, HD(P)KK’nın her türlü uzantısına yönelik temizlik operasyonları bu sürecin somut göstergesidir.
Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik gibi isimlerin AK Parti’den uzaklaşması ve hepsinin şu an PKK açılımları yapan CHP’ye hizmet etmeleri, Cumhur ittifakı ışığında yürüyen AK Parti’nin milli mücadele adımlarını daha rahat atmasını sağlamıştır. Sayın Erdoğan ve Bahçeli birlikteliği bu manada dosta güven, düşmana korku vermektedir.

Yıldıray Çiçek
Türkgün