Uzmanlar, çatı sularını değerlendirmenin İstanbul'un yıllık su ihtiyacının yüzde 48'ini karşılayacağını belirtiyor.
Barajlarda doluluk oranının bir dönem yüzde 20'nin altına düştüğü İstanbul'da, son yağışlarla birlikte doluluk yüzde 50'nin üzerine çıktı. Yağışların barajlardaki su miktarını artırmasına rağmen bu uzun süreli çözüm olarak görülmüyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevinç Asilhan, yağışların su kaynaklarını besleyen en önemli meteorolojik değişken olduğunu söyledi. Atmosferdeki havanın hareketine bağlı olarak nem miktarının artması, hava parselinin yükselmesi, yükselen hava parselinin sıcaklığının düşmesi ve neme doymasıyla bulut oluştuğunu belirten Asilhan, "Atmosferik şartlarla bulut karakteristiğine bağlı olarak yağış meydana gelir. Yağışı diğer meteorolojik değişkenlerden ayıran özelliklerinden biri, yağışın her yıl değişim göstermesi veya atmosferik şartların değişimine bağlı hiç olmaması yani değerinin sıfır olmasıdır" diye konuştu.
Yağmur hasadının dünya genelinde evlerin çatılarındaki suyun depolanmasıyla yapılabileceği gibi yenilikçi yöntem ve cihazlarla da yapılabileceğini anlatan Asilhan, “21. yüzyılda kullanımı devam etmektedir ve hava şartlarının değişkenliğine bağlı olarak belirli aralıklarla yaşayacağımız su kıtlığına, kuraklığa karşı geliştirilmesi ve yaygın kullanımının sağlanması faydalı olacaktır” dedi.
YEREBATAN SARNICI ÖRNEĞİ
Asilhan, yağışın, genel olarak atmosferden gelen suya verilen isim olduğunu ve farklı türleri bulunduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"Yağmur, dolu, kar bunlardandır. Su çevrimi olarak isimlendirdiğimiz suyun atmosfer ve yeryüzü arasındaki döngüsü canlı yaşamı için hayatidir ve yağışlar tarafından beslenir. Gökyüzünden gelen sudan faydalanma günümüzden binlerce yıl önceki dönemlerden gelmektedir. Yağışların veya atmosferdeki nemin toplanmasıyla su ihtiyacının karşılanmasına günümüzden yaklaşık 5 bin 500 yıl önce başlanmıştır. Buna örneklerden biri Yerebatan Sarnıcı, yağmur sularının biriktirildiği üstü kapalı yapılardır. Yağmur suyunun tekrar kullanılması dünyanın farklı bölgelerinde geçmişten günümüze kadar yeni yöntemler veya cihazlar ile devam etmektedir."
YENİ YÖNTEMLER GELİŞTİRİLMELİ
Türkiye'de geçen yıl kuraklığın etkili olduğunu vurgulayan Asilhan, kuraklıkla mücadele için yeni yöntemlere başvurulması gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Sevinç Asilhan, kuraklığa karşı yağmur suyunun toplanmasının etkili bir yöntem olacağını dile getirerek, yağmur suyunun, çatı veya herhangi bir yüzeyden toplanarak depolanmasının kullanılan en kolay yöntem olduğunu anlattı. Toplanan suyun da daha sonra farklı su ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılabileceğinin altını çizen Asilhan, "Örneğin; bahçe sulama veya arıtmayla ev içi kullanımın karşılanması için suyun kuyu, sarnıç veya yer altı akifer gibi kapalı bir depolama sistemine yönlendirilmesi sağlanır" diye konuştu.
327 MİLYON METREKÜP SU DEPOLANABİLİR
Asilhan, İstanbul'un uzun yıllara bağlı olarak ortalama yıllık toplam yağış miktarının yaklaşık 740 milimetre olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Ormanlık, tarım ve yeşil alanların dışında yerleşim alanları 1975'te yaklaşık 36 bin 233 hektarken, 2013'te 106 bin 99 hektar olarak değişmiştir. Bu yerleşim alanlarını göz önünde bulundurarak çatılardan en fazla elde edebileceğimiz su depolaması yaklaşık bir yılda 327 milyon metreküptür. İstanbul'un barajlarında toplam su miktarlarının 2012 ile 2020 yılları arasındaki yıllık ortalaması yaklaşık 672 milyon metreküptür. Burada kullanılan çatı alanı, çatı yüzeylerinin özellikleri, yağış miktarları mahalleden mahalleye, semtten semte değişiklik gösterecektir."