Kaynak, Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi.

Abdülmehdi, Kasım Süleymani’nin katlinin bir kaç gün sonrasında Irak Parlamentosu’nda bir konuşma yaptı.

Fakat bu konuşma, ABD ve maşalarının devreye girmesiyle televizyonlardan canlı yayınlanmadı.

Hatta banttan da yayınlanamadı.

Peki Abdülmehdi neler söylemişti?

İşte o konuşmayı ben bizzat buradan açıklıyorum.

ABDÜLMEHDİ O GÜN NELER ANLATTI

Irak Parlamentosu’nda o gün neler olduğuna da bakmak lazım tabii.

Irak’taki ABD yetkilileri (CIA), Başbakan Abdülmehdi’nin önemli açıklamalarda bulunacağını haber aldı.

Sünni ve Kürt milletvekilleri oturuma katılmadı.

Sadece Meclis Sözcüsü Muhammet el Halbusi oturumu yönetmek için oradaydı.

Aslında Halbusi oturumu yönetmek için değil, Abdülmehdi’nin konuşmasına engel olmak için bizzat ABD tarafından görevlendirilmişti.

Halbusi, Abdülmehdi konuşmasına başlar başlamaz, mikrofonları kesti ve oturumun canlı yayınlanmasına engel oldu.

Abdülmehdi çok öfkeliydi, ne olursa olsun Trump ve diğer Amerikalılarla görüşmelerini tüm Irak halkına açıklayacaktı.

Abdülmehdi’nin o gün yaptığı konuşma hiç bir kayda girmedi.

Ya da öyle sanılıyordu.

Ama o açıklamalar bir şekilde kaydedildi ve işte burada ben kamuoyuna açıklıyorum:

Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi: “Amerika bu ülkeyi mahvetti. Verdiği sözü de tutmadı. Petrolün yüzde 50’si karşılığında alt yapı yatırımlarını, elektrik şebekesini tamamlama sözü vermişti. Ama bunu yerine getirmedi. Ben de bu yüzden bundan bir süre önce Çin’i ziyaret ettim ve elektrik başta olmak üzere altyapı yatırımlarını onların tamamlaması için görüşmelere başladım. Ve bu konuda bir anlaşma da imzaladık. Dönüşümde Trump beni aradı ve bu anlaşmayı iptal etmemi istedi. Bunu reddettğimde ise, beni büyük sokak olayları çıkarmakla ve devirmekle tehdit etti. Bundan sonra Irak’ta sokak gösterileri başladı. Trump tekrar aradı ve Çin ile olan anlaşmaları fesh etmezsem, yüksek binalara yerleştirecekleri Amerikan keskin nişancılarıyla hem protestocuları, hem de güvenlik güçlerini vuracaklarını söyledi. Bunu da reddettim ve istifamı sundum. Bu olaydan sonra Savunma Bakanım, olaylara üçüncü bir tarafın müdahale ettiğini ve hem protestocuları, hem güvenlik güçlerini hedef aldığını resmen açıkladı. Tamda Trump’ın beni tehdit ettiği gibi olmuştu. Bundan sonra Trump üçüncü kez aradı ve eğer kendilerini deşifre edersem, hem beni, hem de Savunma Bakanı’nı öldürmekle tehdit etti. Bu tehdidin General Süleymani’yi kapsadığını hiç düşünmemiştim. Bu tehditler onun öldürülmesinden bir kaç hafta önce yapılmıştı. Süleymani eğer öldürülmeseydi, geldiği akşamın sabahı onunla buluşacaktık. Bizim Suudilerden alıp, İran’a ilettiğimiz mektuba Tahran’dan cevabi mektubu getirmişti Süleymani.”