Ege Ordu Komutanı Korgeneral Ali Sivri’nin Emir Subayı Binbaşı F.Ö.nün, FETÖ’den gözaltına alınması, ciddi gündem konusu oldu. F.Ö.’nün 2015 yılından itibaren emir subaylığı yaptığını daha önce ifade etmiştim. Öncesinde de 2014 yılında Ankara’da Genelkurmay İstihbarat Başkanlığında, İKK ve Güvenlik Daire Başkanlığında, yani FETÖ ile mücadele ile görevli birimde görev yaptığını sözlerimize eklemiş olalım.
Devleti yönetenler ve güvenlik politikalarını belirleyenler, bazı konulara çok daha fazla dikkat etmelidirler. Bunlardan birisi, terör örgütlerinin başvurabileceği “Asimetrik Etki” yaratan eylemlerdir. Yani, küçük bir hamle ile çok büyük etki yaratacak, karışıklıklara sebep olacak tehditlere, özellikle dikkat edilmelidir. Suikast ve sabotajlar da ciddi asimetrik etkiye sahiptirler ve özellikle terör örgütleri için önemli bir eylem silahıdırlar.
Bir terör örgütünün, herhangi bir konuda tehdit olarak değerlendirilebilmesinin çeşitli metotları vardır. Bana göre en basit metot, örgütün eylem kapasitesinin ve eylem niyetinin olup olmadığı incelenmesidir. Eğer örgütün incelenen eylemi gerçekleştirme kapasitesi ve niyeti varsa, terör örgütü o konuda bir tehdit olarak değerlendirilebilir.
FETÖ örgüt başının “Aklının köşesinden bile geçirmeyen o Nemrut bir de bakarsınız birdenbire yere serili vermiş” şeklindeki beyanları, 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan ölüm listeleri, örgütün ideolojisi, örgüt üyelerinin profilleri ve örgütün bugüne kadar yaptığı eylemler göz önüne alındığında, FETÖ’nün bir suikast girişiminde bulunma niyetinin bulunduğu ve halen mevcut eleman sayısı, bu elemanlarının eğitim durumları, silah gücü, yabancı istihbarat örgütlerinin desteği, örgütün finansal gücü, teknolojiyi kullanabilme yeteneği, diğer terör örgütleri ile bağlantıları gibi hususlar dikkate alındığında ise, bir suikast yapma kapasitesi olduğu konusunda, hiçbir şüphe bulunmamaktadır.
FETÖ’nün cinayetlerinin bugüne kadar pek fazla bilinmemesinin sebebi, bu cinayetlerin ya faili meçhul kalması, ya da alakasız birilerinin üzerine yıkılmasıdır. Ayrıca FETÖCÜ savcı, hâkim ve kolluk güçleri ile FETÖ medyasının soruşturmaların ört bas edilmesindeki katkısını da unutmamak gerekir.
FETÖ’nün bir casus özeni ile yetiştirdiği ve Devletin her kurumuna soktuğu elemanları mutlak itaat ile eğitilmiştir. Bu elemanlar, silahlı veya silahsız olarak eylemlerini gerçekleştirebilirler. Örneğin, bir doktorun suikast yapmak için silaha ihtiyacı yoktur. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü hala tam olarak aydınlatılamamıştır. Ancak FETÖ’nün asıl suikast unsurlarının, binlerce elemanın bulunduğu TSK ve Emniyet içerisinde olması, akla daha uygundur.
Özel birlikler ile komandolara verilen eğitimler dikkate alınırsa, FETÖ elemanlarının bombalama ve tuzak kurma gibi eylemleri yapma imkân ve kabiliyetlerinin de bulunduğu söylenebilir. FETÖ, yapılan suikastlara intihar veya kaza süsü de verebilmektedir. ASELSAN mühendislerinin şüpheli ölümleri, Emniyet Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay’ın intiharı veya merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasında olduğu gibi.
Nitekim Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili örgüt başı, “Aldanırsanız böyle kurban gidersiniz. Bir perşembe akşamı vefat edersiniz, bir cuma günü cenazenize ulaşırlar” sözleri ile adeta bu cinayeti de itiraf etmiştir.
Bununla birlikte kamuoyunda bilinmeyen, resmi tutanak ve kayıtlara şüpheli ölüm, kayıp, intihar ya da kaza olarak geçen, FETÖ’nün karıştığı belki yüzlerce olay daha bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, kurbanın önceden FETÖ’nün ayağına basıp basmadığı veya FETÖ’nün yürüteceği kumpaslarda, bu ölüme ihtiyaç duyup duymadığıdır.
FETÖ’nün parmağı olduğundan şüphe duyulan bazı suikast ve olayları tarih sırasına göre inceleyecek olursak, ülke kamuoyunu ilgilendiren pek çok eylemin FETÖ kaynaklı olabileceği ve örgütün niyetinin varlığı daha iyi görülecektir.
SIRA NO | OLAY TARİHİ | EYLEM |
1 | 9 Kasım 1998 | Cesedi hâlâ bulunamayan ve 6 Fetöcü polis tarafından Batman’da öldürüldüğü iddia edilen, Cevzet Soysal cinayeti. |
2 | 18 Aralık 2002 | Necip Hablemitoğlu’nun Ankara’da evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmesi. |
3 | 5 Şubat 2006 | Santa Maria Katolik Kilisesi Rahibi Andrea Santoro, Trabzon’da öldürülmesi. |
4 | 17 Mayıs 2006 | FETÖ tarafından azmettirilen Alparslan Arslan’ın Danıştay’ı basarak bir üyeyi öldürmesi ve dört üyeyi yaralaması. |
5 | 3 Eylül 2006 | İmam ve vaiz Bayram Ali Öztürk ’ün İsmailağa Camiinde verdiği sohbet sırasında, Dinler Arası Diyaloğu eleştirdiği için bıçaklanarak öldürülmesi. |
6 | 19 Ocak 2007 | Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi. |
7 | 18 Nisan 2007 | Hristiyan içerikli kitap dağıtımı yapan Zirve Yayınevi’nde çalışan Alman uyruklu Tilmann Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürülmesi. |
8 | 25 Şubat 2009 | Emniyet Özel Harekât Daire Başkanı Behçet OKTAY arabasında ölü bulunması. |
9 | 25 Mart 2009 | Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin YAZICIOĞLU’nun içinde bulunduğu helikopterin düşmesi. |
10 | 18 Haziran 2011 | FETÖ elebaşı ve özellikle cami tuvaletçisiyle olan ilişkisi ile ilgili kitap yazma hazırlığındayken, kaçırılan Haydar MERİÇ’in cesedinin elleri ve ayakları domuz bağıyla bağlanmış şekilde denizde bulunması. |
11 | 28 ARALIK 2011 | Şırnak Uludere’de 34 köylünün F16 savaş uçaklarının bombalanarak öldürülmesi. |
12 | 9 Nisan 2012 | Emekli Kurmay Albay Ali Tarık AKÇA’nın Ankara’da Fevzi Çakmak 2 Sokak’taki ofisinde ölü bulunması. |
13 | 24 Kasım 2015 | SU 24 tipi bir Rus savaş uçağını düşürülmesi. |
14 | 19 Aralık 2016 | Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesi. |
15 | 11.12.2018 | Rize Emniyet Müdürü Altuğ VERDİ’nin şehit edilmesi. |
16 | 20062017 | 11 yıl içerisinde 8 Aselsan çalışanının şüpheli ölümü. |
FETÖ’nün bir casusluk ve terör örgütü olarak örgüt militanlarını çok iyi bir şekilde eğitmek için fazlaca imkâna sahip olduğu da söylenebilir. Hizmet ettiği yurt dışı kaynaklı istihbarat elemanlarından veya diğer terör örgütü mensuplarından istifade ile halen bu eğitimleri sürdürüyor olması da mümkündür. Nitekim Balkanlarda, FETÖ eğitim kampları olduğuna ilişkin bazı haberler basında da yer almıştır.
Yıllar boyunca FETÖ mensuplarının edindikleri tecrübe ve aldıkları eğitimler dikkate alındığında, örgüt mensuplarının; aynı anda, farklı yerde, birden fazla hedefe, değişik taktiklerle suikast yapma imkânının bulunduğunu da kabul etmek gerekecektir.
Hiç alaka kuramadığımız isimlerin örgüt tarafından suikast hedefi olarak seçilmesi de mümkündür. Örneğin Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, böyle özel bir hedeftir. 15 Temmuz hain darbe girişiminden 5 ay sonra, Rus elçi, FETÖ tarafından, niçin kameralar önünde öldürülmüştür? Neden FETÖ’nün hedefi olmuştur? Bu suikasttan örgütün amaçladığı, bir gözdağı vermek ve korku yaymaktan başka bir şey değildir. 15 Temmuz’dan sonra oluşan FETÖ tepkisi ile birlikte, tüm devlet kurumlarında FETÖ mensuplarının ortaya çıkarılması için ortak ve güçlü bir mücadele başlamışken, Türkiye’de en iyi korunan isimlerinden birisi olan Rus Büyükelçinin, bir polis memuru tarafından, televizyon kameralarının önünde ve özellikle arkadan vurularak öldürülmesi, herkese ama özellikle korumalarıyla gezen devlet bürokrasisine verilen açık bir örgütsel mesajıdır ve bu suikasttan sonra mücadelenin ciddi ivme kaybettiğini söylemek de mümkündür. Rize Emniyet Müdürünün şehit edilmesini de, bu tarz bir eylem olarak görmek gerekir.
Bular gibi mesaj içeren suikastların yanı sıra, örgütün ülkede kargaşa yaratmayı amaçlayan, asimetrik etkiye sahip, suikast eylemlerinin de olması mümkündür. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, devletin kolluk güçleri, istihbarat birimleri ve yargı mensupları ellerinden geldiği kadar, FETÖ ve diğer hain örgütlerle mücadelelerine korkusuzca devam etmektedirler. Ege Ordu Komutanı Emir Subayı Binbaşı F.Ö’ye yapılan operasyon da bu kapsamdadır.
Bir devletin istihbarat güçlerinin en önemli görevi, güvenlik ve kamu düzenini bozacak muhtemel tehditlere karşı erken uyarı sağlamaktır. Bu nedenle de terör örgütleri ile ilgili sürekli tehdit analizleri yapılmalıdır. Yapılan analizlerde olası tehdidin kaynağı, tehdidin ortaya çıktığı ve geliştiği ortam, olası tehditlerin yeri, zamanı, boyutları ile bu tehdide karşı hassasiyet gösteren alanlara ilişkin değerlendirmeler de olmalıdır.
FETÖ suikastlarına engel olunmak isteniyorsa, öncelikle mahrem yapı olarak adlandırılan; TSK, MİT, Emniyet, Jandarma ve Mülkiye içerisindeki kriptoların ortaya çıkarılması gerekmektedir. Son olay, kriptoların mevcudiyetini net olarak ortaya koymuştur. Bunun için de Amiral Cihat YAYCI tasfiye edilmiş olsa bile, bir erken uyarı vasıtası veya bir risk değerlendirme analizi olarak ortaya koyduğu ve miras olarak bıraktığı FETÖMETRE, tüm kurumlarda büyük bir hassasiyetle uygulanmalıdır. Aksi takdirde, sizin çok güvenip yıllarca yanınızda tuttuğunuz, ancak FETÖ’nün bir kripto elemanı olan özel kalem müdürünüz, emir subayınız, koruma polisiniz ve hatta kaymakamınız silahını sizin veya bir başkasının kafasına hiç beklenmeyen bir anda dayayabilir.
veryansıntv