“Errare humanum est sed diabolicum preservare” Latince bir deyiş bu.

Türkçesi şöyle: “Hata insana mahsustur, ama hatayı tekrarlamak şeytana hastır (şeytanidir)”

Dünya hızla bir faşizm hatasına doğru ilerliyor.

Zaten gelmekte olan ekonomik krizi harlandırarak tetikleyen pandemi, korku faktörüyle ülkeleri ve halkları teslim alıyor.

Bu konuyu ilerleyen satırlarda açacağım.

Dün 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin 75. yıldönümüydü. Amerikalılar savaşı Japonya’nın teslim olduğu Ağustos 1945’te bitirir ama doğrusu Nazi Almanyası’nın 8 Mayıs 1945’te saat 23.45 itibarıyla teslim oluşudur. Almanya’nın düşmesiyle Japonya’nın teslim olacağını bildikleri halde 2 atom bombası atarak güç gösterisi yapan Amerika bize göre bu konuda yargılanması gereken savaş suçu işlemiştir. 

O fotoğraf, tarihteki en unutulmaz anlardan birini belgeler.

1. Sovyet Kızılordu askeri Kazakistanlı Rahimcan Kaşkarbayev’in, 30 Nisan 1945 saat 14.25’te Berlin’deki Reichstag binasına kızılbayrağı diktiği anın fotoğrafıdır. O bayrağın Nazilerin 3. Reich İmparatorluğu’nun sembolü olan binaya çekildiği 30 Nisan’da Hitler de sığınağında intihar etmiştir.

 

Komünizmin faşizmi yendiği o zafer Sovyetler Birliği’ne çok pahalıya mal olmuştur.

Kızılordu mensubu 11 milyon asker ve 15 milyon sivil Sovyet vatandaşı, toplam 26 milyon kişi, Nazi ordusunun kurbanı oldu.

Sadece Berlin kuşatmasında 80 bin Sovyet askeri yaşamını yitirdi.

Ama savaş sonrası anti komünist Amerikan propagandası, savaşı ABD ordusu ve İngiliz müttefiklerinin kazandığı edebiyatını yaydı.

Oysa 1939’da aynı ABD, New York’taki Madison Square Garden salonunda 20 bin Nazi Amerikalı’ya faşizm toplantısı yaptırmakta beis görmemiş, New York Valisi 1700 atlı polisi dışarıda protesto eylemi yapan 50 bin Amerikalı’nın üzerine göndermişti.

Amerikan sermayesi ve başta Bush familyası olmak üzere siyasi elitinin 1930’lardan itibaren Nazileri desteklediği bir sır değildir.

Kapitalist (oligarşik) ABD, demokrat kisvesiyle çizmelerini giydiği Hitler’in yayılmacılığını savaş sonrası sürdürdü.

Dolar, IMF, Swift, Dünya Bankası ve BM sistemiyle, Bretton Woods konsensusu, Pax Americana düzeninin tüm dünyaya dayatılmasını beranerinde getirdi. 

Kapitalist hegemonyasını kuran ABD, faşizmi yenen SSCB’yi Marshall yardımı, NATO, AET (AB’nin atası) ve benzeri sistemlerle şeytanlaştırdı ve marjinalize etti.

Bizim bugünkü acıklı halimiz de işte bu anti Sovyet “Yeşil Kuşak” sürecinin sonucudur.

Fakir güney ülkeleri ve halkları ancak Amerikan işgaline uğradıklarında Sovyet yardımı istedi.

ABD ile yanlış bir emperyalist rekabete giren SSCB’nin iç ve dış politik hataları da küresel çapta solun çöküşünü hazırladı.

Özellikle 1980 itibarıyla dünya, vahşi kapitalist bir emperyalist küreselleşmenin pençesine düştü. 

Buna kısaca neoliberalizm dediler.

Bana göre bu bildiğimiz faşizm idi.

Siyaset, sermaye – tarikat – mafya üçgenine indirgendi.

ABD ve tüm Batı kampındaki ülkeler demokrasi, Batı kampında olmayanlar ise totaliter dikta rejimleri olarak damgalandı.

Hukuk devleti yanılsamaları ve demokrasi tiyatrolarıyla insanlar kandırıldı.

Sistem veya daha doğrusu mafya düzeni, sermaye elitlerinin çıkarına dokunabilecek her tür oluşum ve fikri yasakladı. Yok etti.

En çok da serbest piyasa masallarıyla insanlar kandırıldı.

Fare ve peynir deneyleri gibi, insanlar hayallerle soyuldu soğana çevrildi.

Çikita muzlarla etkisizleştirildi.

Toplumculuk, bireycilikle değiştirildi.

Benim memurum işini bilirdi.

Anayasayı bir kere delmekten bir şey olmaz idi.

Zaten anayasa faşist Amerikan darbesiyle parçalanmıştı bir kere 1980’de.

Anlattığım bizim hepimizin hikayesidir.

Uzatmayayım.

Bugün gelinen noktada artık neoliberalizm iflas etti.

Artık mesele fakirlik değil, açlık meselesi.

Sahte para basan kapitalizmin son numarası laboratuvarda üretilmiş bir minicik virüs oldu. (Koronavirüsün atası olan Sars CoV’un 2003’te ABD’deki laboratuvarda üretildiği bilinen bir gerçek. 2019 Temmuz’unda ABD Biyo silah merkezi Fort Detrick üssünde yaşanan sızıntı ve üssün kapatılması sonrası önce ABD, ardından Çin, İran, Türkiye ve Avrupa’da patlak veren salgın bana göre resmen biyolojik dünya savaşıdır.) 

ABD’de üretilip Çin’e yollandı.

Böylelikle hem gelmekte olan büyük buhranı dünyada toplamı 1 gram tutmayan bir virüse yıkacaklardı.

Hem de korku imparatorluğu ile faşizmi rahatça yeniden kuracaklar ve herkesi çipleyeceklerdi.

Tüm dünya bu panikle paralize olmuşken, ABD Hitler’in yolunda kararlı adımlarla ilerliyor.

Donald Trump, kendisini istemeyen Neocon Amerikan müesses nizamına karşı Hitler gibi davranıyor.

İktidarını ırkçı ve lümpen Amerikan faşizmine yaslamaya çabalıyor.

Bunu ben değil Amerikalı Başkan adayı Beto O’Rourke söylüyor.

Bir komünizm faşizm ikilemine oynuyor. 

SSCB yerine sosyalist Çin Halk Cumhuriyeti’ne, bağımsız devletler olan Rusya, İran ve Venezuela’ya saldırıyor.

Koz olarak başta dolar olmak üzere eski Bretton Woods araçlarına güveniyor.

Çin ise son kararıyla altın karşılığı dijital para sistemine geçme aşamasında.

Küresel ticaretin kazananı olan Pekin yönetimi, Batı kapitalizminin tüm çelişmelerine oynuyor. 

(Neocon büyük sermaye Bill Gates Hitlerci JacksonianTrump karşıtlığı gibi)

Gerektiğinde silahlı çatışmayı da gündemine alıyor.

Venezuela’ya karşı Amerikan saldırısını asla kabul etmeyeceği açıklaması çok önemli.

Avrupa ise tam bir dağılma halinde.

2. Dünya savaşının yenik Almanya’sı, ABD’ye karşı bağımsızlık mücadelesine hazırlanıyor.

Başta Fransa olmak üzere Atlantkçi Avrupa devletleri, bir Pax Amerikana düzeni olan NATO ve AB’ye dayanarak Berlin’e isyan bayrağını açıyor.

Virüsün katalizörü olduğu devasa ekonomik kriz ise 1980 sonrası yaşanan tüm krizleri çocuk oyuncağı gibi gösteriyor. 

Borsacı tahtakaleciler değil ama jeopolitik bilen gerçek ekonomistler bu son krizin 1929’dakine benzediğini hatta ondan da büyük olacağını söylüyor.

Amerika’da işsiz kalan 40 milyon insan, 1929 sonrası Hitler’i iktidara taşıyan lümpen işsizleri andırıyor. 

Ama bugün tarih oraya akmıyor. 

Başta dediğim gibi, “Errare humanum est sed diabolicum preservare”

Bugün insanlığın önünde çiplenerek yönetileceği bir faşizmden çok, yeni bir humanist sosyalizm seçeneği duruyor.

Hata insana has evet.

Ama bunu geçen yüz yılda olduğu gibi bugün bu tarihi noktada tekrarlamak ancak şeytana özgü bir tavır olacak. 

KAYNAKLAR:

https://apnews.com/07e37810d08f4695982743b296d836cd

https://tr.euronews.com/2020/03/08/koronavirus2003teabddemigelistirildi