Adil Hacıömeroğlu yazdı...


Son günlerde sosyal medya küfürbazları gündemde. Bu nedenle de sosyal medyanın varlığı ve yararlılığı tartışılmakta. Ayrıca hükümet de sosyal medyada bazı kısıtlamaların yapılması için yasal önlemler almanın peşinde.

Hükümetimiz, muhalefet partilerimiz, basınımızın anlı şanlı köşe yazıcıları ve ekran bülbülleri yıllardır küfür çukuru olan sosyal medyadaki bu durumu yeni fark ettiler nedense.

Öncelikle söyleyeyim ki küfrü kim, hangi nedenle yaparsa yapsın yanlıştır ve insanlık dışıdır. Uluorta önüne gelen kişiye küfreden zavallılara, insan demek yakışık almaz. Küfrederek siyaset yapan kim olursa olsun hiçbir partide yeri olmamalı! Bu küfürbazlara göz yuman hangi parti yöneticileri olursa olsun bu aktöresizliğe ortak oluyor demektir. Böyle bir yozluğun, çürümenin, kokuşmanın siyaset adına yapılması, hem üzücü hem de ilgi çekicidir.

Önce Başak Demirtaş’a küfredildi. Aktöresiz bu insanımsıya ülkemizin tüm erdemli insanları gereken yanıtı verdiler. Sonrasında yargı da devreye girdi.

Birkaç gün önce yeni doğum yapmış Esra Albayrak üzerinden küfür üretti aktöresizler. Amaçları, hem Tayyip Erdoğan’ın hem de Berat Albayrak’ın canını acıtmaktı. Bu küfürbazlar da kamuoyundan gereken tepkiyi gördü.

Düşünsel planda siyasal savaşım olmadığı için başta parti genel başkanları olmak üzere üst düzey yöneticilerin gözüne girme yarışı yapılmakta. Bunun için de daha keskin sözler etmek söz konusu oluyor. Kim karşıtına daha çok bağırıp daha çok hakaret ederse o kişi daha iyi partili olarak kabul görmekte. Böyle bir anlayış, küfre kapı açmakta. Bundan anlaşılacağı üzere küfre meydan veren, siyaset düzenindeki yanlışlık ve bilinçsizlik.

Türkiye’de uzun süredir siyasal partiler arasındaki tartışmalarda düşünce, izlence üzerinde konuşmalar yok! Grup toplantılarında özellikle ve öncelikle AKP Genel Başkanı Erdoğan’la CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kullandığı dil sorunludur.  Karşıtına ağzına geleni söylemek siyaset yapmak değil. En pis sokak kavgalarında bile kullanılmayacak hakaret sözlerini kolayca kullanmakta bu iki siyasetçi. Bu kaba dil, hem halkımızı bölmekte hem de küfrü, hakareti, kötü sözü meşrulaştırıp olağan duruma getirmekte. Parti tabanları da hakaret etmeyi siyaset yapmak sanmakta.

Yalnız sosyal medyada değil, yaşamın her alanında küfür çok yaygın. En küçük anlaşmazlıkta hemen küfretmekte insanımız. Bu küfürbazlık, nedense günlük yaşamda gerekli tepkileri görmüyor. Görmeyince de yüreklenip çoğalıyor.

Erdemli olmak, haksızlık sana yapıldığı zaman değil; başkasına yapıldığı zaman haksızlığa karşı çıkıp ayağa kalkmaktır. Ne yazık ki bu ilke, görmezden gelinmekte. Şöyle ki Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e yıllardır sosyal medyada en ağır küfürler edilir. Bugüne dek siyasal parti yöneticilerinin bu küfürlere karşı çıktığını görmedim, işitmedim. Bu küfürlere ses çıkarmayanlar, bu küfürlü sosyal medya ortamını hazırladılar. Küfür kime yapılırsa yapılsın karşı çıkılmalı.

Bir insanın annesine, eşine, çocuğuna küfredilir mi? Bu küfürleri yapan insan olur mu? Ya, bu küfürleri görmezden gelenlere ne demeli?

Parti genel başkanlarına önerimdir. Küfürle içtenlikle savaşmak istiyorsanız öncelikle siz dilinizi düzeltin. Ayrıca parti üyelerinize hoşgörülü olmayı aşılayın. Bu da onların bol kitap okumasıyla olur. Bilgisiz parti tabanlarının sizi yarı tanrı yaptığı doğrudur. Ancak bu yarı tanrılığın biteceği günler de gelir O zamanı da siz düşününüz!

                                                                       

                                                                       2 Temmuz 2020