Konuya ilişkin AK Parti Afyon Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanvekili Ali Özkaya, TBMM Araştırma Hizmetleri'ne sosyal medya ile ilgili dünyadaki örnekler hakkında bir araştırma yaptırdı. ABD, AB, Almanya, Avusturya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin yaptığı sosyal medya çalışmaları detaylı bir şekilde incelendi.
SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ İÇİN RAPOR HAZIR
AK Parti düzenleme için özellikle Almanya modeli üzerinde duruyor. Başkan Erdoğan'da katıldığı bir televizyon programında TBMM'nin açılmasıyla birlikte sosyal medyaya yönelik bir düzenlemenin yapılması gerekliliğini vurgulamıştı. Meclis Araştırma Hizmetleri tarafından yapılan çalışma rapor olarak hazırlandı. Sabah'ın ulaştığı raporda, dünyada sosyal medya düzenlemeleri tek tek anlatıldı.
BİR MÜEYYİDE OLMAK ZORUNDA
Özkaya, TBMM'ye getirmeyi düşündükleri düzenlemeye ilişkin "Gerçek hayatta suç olan her şey sosyal medyada da suç ama yalanla ilgili suç düzenlenmediği için bir boşluk var. Sosyal medya inanılmaz derecede etkili bir alan. Düzgün yürür, iyi işlerse ve kişiler birbirine karşı iftira atmaz, hakaret etmezse, terör ve şiddetin baskısını sunmazsa doğru ama aksi olursa buna bir müeyyide getirmek lazım. Bunu yapanın sonucuna katlanacağı, 1 yıldan 3 yıla veya 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası gibi cezalar getirilmeli. Yalanı, dezenformasyonu, iftirayı, şiddeti, kin ve nefreti, provokasyonu önleyen bir düzenleme yapacağız" dedi.
İŞTE DÜNYADAN ÖRNEKLER
ALMANYA
2017'de Sosyal Ağların Düzenlenmesi Kanunu yürürlüğe girdi. Bu kanunun amacı; sosyal ağlardaki nefret söylemi ve yalan haberlerle mücadele etmek, sosyal ağ platformlarını hesap verebilir hâle getirmek ve gerekli durumlarda platformlara cezai müeyyide uygulamak. Kanun, ülkede yalnızca 2 milyon ya da daha fazla kayıtlı kullanıcıya sahip sosyal ağlara uygulanabiliyor.
Adalet Bakanlığı'nın bir sosyal medya şirketine ceza verebilmesi için mahkeme kararı gerekiyor. Yalan habere azami bir yıllık hapis ya da para cezası var. Kanununun yürürlüğe girdiği ilk 6 ayda, Facebook gelen şikâyete tabi içeriklerin yüzde 21,2'sini, YouTube yüzde 27,1'ini, Google+ yüzde 46,1'ini ve Twitter ise yüzde 10,8'ini kaldırdı. Bu yıl sosyal medya şirketleri yasa dışı içeriği kaldırmanın yanında, bu durumu Federal Kriminal Polis Dairesi'ne bildirmekle yükümlü kılındı. Kullanıcıların şikayet mekanizmalarına daha rahat ve doğrudan erişebilmeleri adına platformların sağlaması icap eden koşullar artırıldı, bu mekanizmaların "kolay kullanılabilir" olmaları şart koşuldu.
ABD ÖRNEĞİ
Amerika'da, sosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerine yönelik adım dönemin ABD Başkanı Donald Trump tarafından atıldı. Kararnamede; sosyal medya şirketlerinin ifade özgürlüğüne müdahale ettikleri, kendilerine uygun gelmeyen görüşleri bir nevi sansürledikleri ve kamuoyunu ilgilendiren olaylara ilişkin vatandaşların neyi görüp göremeyeceğini kontrol edebilecek bir güce sahip oldukları belirtildi. Kararname uyarınca Federal İletişim Komitesi, sosyal medya şirketlerinin içeriklere müdahale kriterlerini, müdahale edilen içeriklerin niteliğini ve müdahalenin iyi niyet gözetilerek yapılıp yapılmadığını incelemeye yetkili kılındı. Ayrıca Adalet Bakanı tarafından bir çalışma grubu oluşturularak sosyal medya platformlarının siyasi görüşe göre içerik erişimini şekillendirdiği varsayılan algoritmalar gibi tarafgirlik arz ettiği belirtilen çeşitli unsurlarının incelenmesi gerekli görüldü.
COVİD19 SALGINI MEZENFORMASYONU YAYMADA ÖRNEK GÖSTERİLDİ
ABD Kongresi Araştırma Servisi tarafından hazırlanan bir raporda, özellikle Covid19 salgınının sosyal medya mecralarında mezenformasyonun nasıl yayıldığını gözler önüne seren bir örnek olduğu belirtildi. Salgının kaynağı, virüsün yayılma şekilleri ve salgınla mücadele yöntemleri hakkında ortaya çıkan bilgi kirliliği, sosyal medya mecralarının içerikleri algoritmalarla biçimlendirme eğilimi ve kullanıcıların yalnızca beğendikleri paylaşımlar üzerinden özelleşmiş ağlar kurabilme olanakları gibi sebeplerle daha da ivmelendi.
AVRUPA BİRLİĞİ
Avrupa Birliği'nde çevrimiçi ortamlarda terörle alakalı içeriklerin yayılmasını engellemek amacıyla yapılan düzenleme 6 Haziran 2021'de yürürlüğe girdi. 7 Haziran 2022'de uygulanmaya başlayacak olan bu düzenlemenin gerekçesinde, çevrimiçi ortamların nefret, şiddet, aşırılık ve terörist propagandanın yayılmasına imkan tanıdığı söylendi. Terörist gruplarla somut pratiğin yanı sıra çevrimiçi mecralarda da mücadele edilmesi gerektiği vurgulanarak Avrupa Birliğine bu bağlamda yöneltilen tehditlerin engellenmesi şart koşuldu.
TERÖRİST İÇERİK KAVRAMI
Düzenlemede terör içeriklerinin ilgili ulusal otorite tarafından verilen kararı izleyen bir saat içerisinde kaldırılması, sosyal medya platformlarının sunduğu araçların suiistimalinin önüne geçilmesi ve kaldırılan içeriklerin diğer platformlarda tekrar paylaşılmasının engellenmesi amaçlandı. "Terörist içerik" kavramı, terör suçlarının işlenmesini kışkırtan veya savunan, terörist grupların aktivitelerini teşvik eden ya da terör suçlarının işlenmesine yönelik teknik bilgiler ve yöntemler gösteren içerikler olarak tanımlandı.
PLATFORMLAR ŞEFFAF VE HESAP VEREBİLİR OLMALI
Platformlar tarafından içeriklere yapılan müdahalelere dair yıllık raporlar hazırlanması; platformların şeffaf ve hesap verebilir olması; platformların içerik kaldırma kararlarına itiraz edilebilmesi; ihlal durumlarında ise sosyal medya şirketinin bir önceki yıldaki küresel cirosunun yüzde 4'üne kadar para cezası verilebilmesi öngörüldü.
İlgili sosyal medya şirketinin merkezinin bulunduğu üye ülke, içerik kaldırma kararını izleyen 72 saat içerisinde karara itiraz edebilmekte. İtirazdan sonra içerik ya geri yüklenmekte ya da tamamen silinmekte. Servis sağlayıcılar veya içerik sağlayıcılar ulusal yetkilinin içerik kaldırma kararına 48 saat içerisinde itiraz edebiliyor.
Avrupa Parlamentosu bünyesinde Nisan 2021'de hazırlanan bir raporda, dezenformasyonun demokratik süreçler ve insan haklarına etkileri mercek altına alındı. Raporda dezenformasyonun bir yandan düşünce özgürlüğü, mahremiyet hakkı ve toplumsal süreçlere katılım hakkı gibi hakları ihlal ettiği, öte yandan ise dezenformasyona karşı yürütülecek mücadelelerin de ifade özgürlüğü gibi diğer bazı hakları ihlal etme riskini taşıyabileceği söylendi. Raporda ayrıca dezenformasyonun kurumlara duyulan güveni tahrip ettiği, seçim süreçlerine müdahil olabildiği ve dijital zorbalıkla şiddete cevaz verebildiği vurgulandı. Bu doğrultuda dezenformasyona karşı atılacak adımların insan haklarını merkeze alması gerektiği ve yalnızca dezenformasyonun değil, dezenformasyonun yayılmasına olanak sağlayan yapısal koşulların da titizlikle irdelenmesinin öneminin altı çizildi.
AVUSTURYA
Avusturya, sosyal medya platformlarını müstakil bir kanunla düzenleyen az sayıdaki örnekler arasında. 1 Ocak 2021 itibarıyla yürürlüğe giren bir federal kanun, sosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerini düzenledi ve paylaşımların kaldırılması ya da engellenmesi yönünde sorumluluklar tayin etti. Kanun, Avusturya'da faaliyet gösteren, ülkede ortalama yüz binden fazla kullanıcıya sahip ve yıllık cirosu 500 bin avrodan fazla olan yerli ve yabancı kâr odaklı platformlara uygulanıyor.
PLATFORMLAR ETKİLİ VE ŞEFFAF OLMALI
Platformlar kullanıcılara etkili ve şeffaf bir "şikâyet ele alma mekanizması" sunmak durumunda. Bu şikâyetler; cebir, tehdit, ısrarlı takip, telekomünikasyon araçları vasıtasıyla sürekli taciz, aşağılama, izinsiz görüntü kaydı, şantaj, terör örgütü üyeliği, suça teşvik veya Nasyonal Sosyalist aktiviteleri yasaklayan kanunlara yönelik ihlaller gibi suç unsuru oluşturan fiillere ilişkin yapılabilir.
24 SAAT İÇİNDE İÇERİĞİ KALDIRMAK MECBURİYETİNDE
Platformlar şikâyete konu olan içeriğin yasa dışılığının açık olması hâlinde, ek bir tahkikat yürütmeksizin ilgili içeriği en fazla 24 saat içerisinde kaldırmak ya da erişime kapatmak mecburiyetinde. Yasa dışılığı açık olmayan içeriklerin kaldırılması için tanınan azami süre ise 7 gün. Silinen ya da erişime kapatılan içeriklere dair veriler, delil oluşturması sebebiyle azami 10 gün boyunca saklı tutulur. Bu süre yetkili kamu otoritesinin talebi hâlinde uzatılabiliyor.
Sosyal medya mecraları ayrıca içerikler hakkında vermiş oldukları kararların incelenmesine yönelik şeffaf bir mekanizma sağlamakla da yükümlü. Arka arkaya talimat verilmesini gerektiren ve süreklilik arz eden ihlal durumlarında platformlar Kurul tarafından 10 milyon avroya varan para cezasına çarptırılabilir.
FRANSA
Fransa'da 22 Aralık 2018'de yalan haberlerin sosyal medya ekseninde demokrasiye yönelttiği iddia edilen tehditlerin önüne geçilmesi amacıyla, Enformasyonun Manipüle Edilmesine Karşı Mücadele Kanunu yürürlüğe girdi. "Yalan haber kanunu" olarak da bilinen Kanunun amacı, dijital mecralarda yalan haberlerin büyük bir hızda yayılmasının önüne geçmek ve yabancı devletler tarafından sosyal ağların manipüle edilmesini engellemek. Özellikle seçim süreçleri öncesinde ve seçimler esnasında bu türden manipülasyonların varlığına dikkat çekilmekte. Bu bağlamda ilk olarak sosyal medya platformlarının seçim süreçlerinde sponsorlu içerikler hakkında hesap vermeleri gerekmekte, ayrıca günlük belli bir sayıda bağlantının üzerine çıkan mecraların Fransa'da yasal bir temsilci bulundurmaları ve algoritmalarını kamuya açmaları şart koşulmakta.
YALAN HABERLERİN YAYILMASINI ENGELLEMEK
İkinci olarak da yalan haberlerin hızlıca yayılmasına engel olmak adına yasal işlem başlatılması öngörülmekte. Burada yalan haber nitelemesini yapmak davayı gören hâkime bırakılmakta ve bu nitelemede 1881 tarihli Kanun baz alınarak geliştirilen üç kriter uygulanmaktadır: Yalan haber açık olmalıdır, yapay yollardan ve büyük bir çapta yayılmaya başlamış olmalıdır, kamu düzenini veya seçimlerin güvenliğini bozma tehdidi barındırmalıdır.
Ayrıca, erişim ve yer sağlayıcıların illegal içeriklere erişimi engellemek, nefret içeriklerini bildirmek, bazı illegal içeriklerle ilgili bilgi vermek, kimlik ve bağlantı verilerini depolamak ve iletmek, videoları dijital olarak işaretlemek gibi yükümlülükleri mevcut.
NEFRET SUÇLARINA YENİ MAHKEME
Diğer yandan, son olarak 24 Haziran 2020'de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından imzalanarak kanunlaşan hükümler arasında nefret suçlarına has yeni bir mahkeme kurulması ve konuya ilişkin Yüksek Yayıncılık Kurulu tarafından görev sınırları tayin edilecek bir gözlem merkezinin oluşturulması yer alıyor.
İNGİLTERE
İngiltere'de sosyal medya şirketlerine yönelik herhangi bir yasal düzenleme mevcut değil. Ancak dijital iletişim platformlarının yaygınlık kazanmasıyla birlikte İngiltere'de sosyal medyanın hem yabancı devletlerin ülke içindeki siyasi süreçlere müdahil olmasına hem de azınlıklara karşı nefret ve şiddeti teşvik eden içeriklerin artmasına sahne olduğu belirtildi. Bu doğrultuda İngiltere Parlamentosu konuya ilişkin incelemeler başlattı. Komisyonun 18 Şubat 2019'da yayımladığı raporda, "yalan haber" kavramı yerine mezenformasyon ve dezenformasyon ifadelerinin kullanılması gerektiği belirtildi. Yalan haberlerin hem olgulara hem de kamu yaşamına güveni azaltıp demokrasi ve kamuoyuna ilişkin olumsuz sonuçlara gebe oldukları kaydedildi.
ÇEVRİMİÇİ GÜVENLİK KANUNU TASLAĞI
İngiltere'de sosyal medya düzenlemeleri açısından somut bir adım atılarak öneriler ve tüm istişareler doğrultusunda "Çevrimiçi Güvenlik Kanunu" taslağı yayımlandı.
Taslağa göre, çevrimiçi içerik paylaşım platformları ve arama hizmetleri özen yükümlülüğüne tabi kılınacak ve Ofcom bu şirketlere 18 milyon pound veya yıllık küresel cirolarının yüzde 10'u kadar (hangisi yüksekse) ceza verip duruma göre sitelere erişimi engelleyebilecek. "Kategori 1" olarak nitelendirilen sosyal medya şirketleri, yani en yaygın ve popüler mecralar, yalnızca yasa dışı içeriklerle değil, ceza gerektiren fiil eşiği altında kalmasına rağmen zarar verme riski taşıyan edimler ile mezenformasyon ve dezenformasyon gibi zararlı içeriklerle mücadeleye yönelik de yükümlülük altına alınacaklar. Şirketler demokrasi kaygısı güderek farklı bakış açılarına karşı nötr bir tavır takınacak ve değişik görüşlere farklı muamele uygulayamayacak.