ABD beklenen yaptırımları açıkladı. Açıklamanın altında kısa bir süre önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nu İstanbul’a çağıran Mike Pompeo’nun imzasının olması anlamlı.

Bu sabah bir arkadaşım aradı ve sordu bu yaptırımların ne anlama geldiğini. Ona “Asıl sorun S400'ler değil, asıl sorunu anlayabilmek için büyük resme bakmak gerekir” dedim.

Nedir dedi büyük resim? “Ben iki yıldır bu büyük resmi yazıyorum, büyük resmin kitabını yazdım, anlatamadım, yine de özetleyeyim” dedim.

Hatırlarsınız, bir zamanlar Kıbrıs meselesi yüzünde ABD Başkanı Johnson, İsmet Paşa’ya ağır bir mektup yazmıştı ve İsmet Paşa bu mektuba verdiği cevapta ‘’Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de yeni dünyadaki yerini alır’’ demişti.

İşte şimdi tam da bu noktadayız, yeni bir dünya düzeni kurulmakta ve Türkiye bu yeni dünya düzenindeki yerini aramaktadır.

İki buçuk kutuplu dünyada, ABD, Çin ve Rusya arasında ciddi bir güç mücadelesi cereyan etmektedir.

ABD, Çin’i ve Rusya’yı kendisinin kurduğu dünya düzenini değiştirmek isteyen revizyonist güçler olarak tanımlamaktadır.

AsyaPasifik’in lider gücü Çin, Atlantik yapısının lider gücü ABD’yi dünya liderliği tahtından indirmeye kararlıdır ve Avrasya’nın lider gücü Rusya ile birlikte hareket etmektedir.

AfroAvrasya coğrafyasında cereyan eden bu güç mücadelesi giderek kızışacak, yeni küresel ve bölgesel jeopolitik dengeler kuruluncaya kadar da devam edecektir.

Türkiye, bu güç mücadelesinin cereyan ettiği AfroAvrasya coğrafyasının tam merkezinde yer alan, büyük jeopolitik değere sahip bir ülkedir.

Türkiye ayrıca, coğrafi yapısı ile Atlantik, Avrasya ve AsyaPasifik güç merkezlerinin arakesitini oluşturmaktadır.

Türkiye, ait olduğu güç merkezi için büyük bir kazanç, ait olmadığı güç merkezi için çok büyük bir jeopolitik kayıptır.

Türkiye, bölgesinde ait olduğu güç merkezi lehine jeopolitik dengeleri etkileme yeteneğine sahiptir.

Türkiye, ABD’nin Rusya’yı çevreleme hattının üzerindedir ve Rusya’ya sıcak denizlere çıkış imkanı sağlamaktadır.

Türkiye, Orta Kuşak Projesi ile Çin’in Kuşak Yol İnisiyatifi’ne önemli katkılar yapabilir.

İfade etmek istediğim şudur ki Türkiye hem coğrafi konumu ve hem de yetenekleri ile hem ABD, hem Çin ve hem de Rusya için önemli bir ülkedir.

Türkiye NATO üyesidir, ancak, ne NATO’nun içindedir ne de dışındadır.

Türkiye’ye yönelmiş bütün tehditler, Suriye’deki, Irak’taki, Ege Denizi’ndeki, Doğu Akdeniz’deki bütün tehditler Atlantik kaynaklıdır.

Türkiye, hem coğrafi konumu nedeni ile devam eden ve ne zaman biteceği bilinmeyen küresel güç mücadelesinden; hem de Atlantik yapısından kaynaklanan tehditlerden etkilenmektedir.

Türkiye, güvenliği için yeni çareler peşindedir.

Bu sürecin hazır bir çaresi, reçetesi yoktur.

Bu süreç, yaşanarak öğrenilecektir.

Bu süreç, çok dikkatli olmamızı gerektirmektedir.

SON SÖZ:

S400'ler bahanedir.

S400 radarlarının F35'leri yakaladığını Amerika’da herkes bilmektedir.

ABD, Türkiye’yi Atlantik yapısının içinde, kendi yörüngesinde tutmak için her çareyi deneyecektir.

Bu, yaşanması gereken, uzun ve zorlu bir süreçtir.

Bu süreç, Türkiye’nin yeni jeopolitik kimliğini tanımlamasını gerektirmektedir.

İç cepheye her zamankinden fazla dikkat edilmelidir.