Hastalarımın içinde Soner Yalçın’ın Kara Kutu isimli kitabını beğenenler çok. Hararetle tavsiye ediyorlar. Meslektaşlarımın kitap hakkındaki eleştirilerini de okuyunca eksik kalmayayım, ben de okuyayım dedim.
Kara Kutu, polisiye roman tadında bir kitap, oldukça esrarengiz bir dizi cinayetle başlıyor. 12 Eylül öncesi, sağ sol çatışmaları nedeniyle her gün 1015 kişin öldürüldüğü günlerdeyiz. Önce Manisa MHP İl Başkanı bir eczacı, ertesi gün gene eczacı olan CHP Kadın Kolları üyesi öldürülüyor. Beş ay sonra gene eczacı olan MHP İl Başkanı kurşunlanıyor. Cinayetlerin arkasından CIA, Rockefeller, en azından uluslararası bir ilaç firması çıkacak diye heyecanla bekliyorsunuz ama bir şey çıkmıyor. Sizi uyarayım, kitapta buna benzer, bir sonuca bağlanmamış, ünlem işaretleriyle biten yüzlerce olay, binlerce itham var. Suçlama çok ama maalesef delil, kaynak yok, var olanlar da oldukça zayıf.
Soner Yalçın, kitabın genelinde doktorları suçluyor. Günümüz doktorları kendilerine öğretilen bilgileri hemen kabul ediyor, yeteri kadar sorgulamıyorlar diyor. Üstelik hepinizin malumu ilaç firmalarından avanta alıyor, firma elemanlarıyla yemeğe gidiyorlar! Şüphesiz öyle doktorlar vardır, yedikleri içtikleri boğazlarına dursun ne diyeyim. Ancak bu ahlaksızlıkları doktorların geneline şümul etmek, acil serviste dayak yiyen meslektaşlarımızın sayısını artırmaktan başka bir işe yaramıyor. Hem güzel ülkemin tüm meslek grupları içinde bir "ahlaksızlık sıralaması" yapılsa doktorların ilk ona girmeyeceğinden de eminim.
Soner Yalçın, halen dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde geçerli olan çağdaş/modern tıp bilimine karşı. Kanıta dayalı tıbba inanmıyor çünkü bilimsel araştırmaların hepsinin ilaç firmaları tarafından manipüle edildiğini düşünüyor. Bilimsel tıbbın yerine "Tamamlayıcı Tıp" veya "Kadim Tıp" dediği "akupunktur", "homeopati" gibi alternatif tıp metotlarını öneriyor... Pardon, bir de "sülük" var.
"Artık ‘derine’ kazmak gerekmiyor mu? Sorgulamak şart değil mi? Konuşturmuyorlar bile... Sülükle tedavi diyene hemen gerici damgası vuruluyor!" diyor. Hemen arkasından böcek bilimi uzmanı Prof. Sherman’ı bize tanıtıyor. Okurken heyecanlanıyorum. Bay Sherman sülükle hangi hastalığı tedavi etmiş, bende öğreneyim hastalarıma sülük yapıştırayım diyorum. Maalesef sülük tedavisi de kitabın girişindeki cinayetler gibi fos çıkıyor. Bu arada Soner Yalçın’ın bir "kadim tıp" uygulaması olarak "Hacamat"a hiç değinmemesini yadırgadım. Sülüğün yanına çok yakışırdı. Sülük, hacamat işe yaramazsa "akşamdan suda bekletilmiş ceviz suyu". Al sana "Kadim Tıp."
Soner Yalçın modern tıbbı yerden yere vururken, sosyalist ülkelerin kerameti kendinden menkul tıbbını göklere çıkarıyor. "Sovyetler Birliği’nin amacı tek başına hasta bireyleri iyileştirmekten çok, sağlıklı bir toplum yaratmaktır. Örneğin... Hava kirliliğine karşı dünyada önlem alan ilk ülke olmuştur" diyor. Çemişgezek Belediyesi bu konuda Sovyetlerle yarışır. Orada da hava kirliliği yok denecek kadar az. Demek ki tıpta çok ileriler! Kalp nakli olacak hastaları Çemişgezek’e mi göndersem acaba?
Soner Yalçın kolesterol meselesini de çözmüş. Orta yaşta kolesterol yüksekliğinin sebebi, karaciğerin hormon yapımını artırma çabasıymış. Kanıt gösterse iyi olurdu diyeceğim ama Yalçın bilimsel yayınlara inanmıyor. Bu konuda kime inanacağız? Tabii ki Soner Yalçın’a. Bir de hayranı olduğu Canan Karatay’a.
KÖTÜ ADAM ROCKEFELLER
Kara Kutu’nun kötü adamı Amerikalı milyarder Rockefeller. Mübarek Joker gibi, her taşın altından o çıkıyor. Bir yandan Türkiye’de hastaneler kurdururken bir yandan yüzlerce doktorun ABD’de eğitim almasını sağlaması büyük suç! (Manisa’daki eczacıları da Rockfeller öldürtmüş olmasın sakın?) Soner Yalçın’a göre ABD’ye giden doktorlarımızın hepsine bilerek yanlış eğitim veriliyor. Doktorlarımız yurt dışından "Kadim tıbbı" değil modern tıp öğrenerek dönüyor ve yanlış bilgilerini Türkiye’deki öğrencilerine aktarıyorlar. Bu casus doktorlardan biri binlerce meslektaşımda emeği olan Prof. Dr. Kenan Binak, diğeri de Soner Yalçın’ın Amerikan Valisi olmakla suçladığı Prof. Dr. İhsan Doğramacı. Meğer Hacettepe Tıp Fakültesi’ni kurarak bize en büyük kötülüğü yapmış da haberimiz yok! Hacettepe mezunlarının diplomaları derhal iptal edilmeli. Sizi gidi endüstriyel tıpçılar sizi...
Şüphesiz Kara Kutu’da doğru bilgiler, gerçekten dikkate alınması gereken uyarılar da var. Örneğin firmaların ilaçların faydasını abarttığı, ölümcül yan etkileri gizlediği konusunda yerden göğe kadar haklı. Ben de Soner Yalçın gibi ilaçların çoğunun hepsinin değil faydadan çok zararı olduğunu düşünüyorum. Buna karşılık üzülerek belirtmeliyim ki kitabın yanlışları doğrularından daha fazla. Bir başka deyimle okuyanların bu kitaptan zarar görme ihtimalleri fayda görme ihtimallerinden daha yüksek. Bu kitabı okuduktan sonra çocuğuna aşı yaptıracak birini düşünemiyorum. Yüksek tansiyonun, yüksek kolesterolün bir zararı yokmuş deyip ilaçlarını bir kenara atacaklar, perhiz yapmayı bırakacaklar...
Şüphesiz Soner Yalçın sağlık konusunu biz doktorlardan iyi biliyor ama üçüncü kitabını yazarken danışman kadrosunu biraz genişletmesi, kanıta dayalı tıbbı savunan doktorlardan da görüş alması iyi olur diye düşünüyorum.