Adil Hacıömeroğlu yazdı...
Kene, yüzlerce yıldır topraklarımızda yaşayagelir. Doğal yaşamı gereği olarak baharda ortaya çıkmaya başlar bu hayvanlar. Özellikle kırsal kesimdir yaşam alanları. Bir dişi kene, yılda iki binle yedi bin arası yumurta bırakır üremek için.
On, on beş yıl öncesine dek kene ısırığıyla oluşan KKKA’dan (Kırım Kongo Kanamalı Ateşi) ölen kişi neredeyse yokken neden son zamanlarda bu ölümcül sayrılık yüzünden birçok yurttaşımız yaşamını yitirmekte?
Doğanın bir dengesi var. Bu dengeyi yok ettiğinizde sorunlar ortaya çıkar. Yıllarca zararını görmediğiniz bir hayvan, başınıza bela olur. Aslında o bela hayvandan değil, doğanın dengesini bozanlardan gelmekte.
Korona salgını nedeniyle bu yıl, KKKA’dan ölen yurttaşlarımız, gözlerden kaçmakta. Dünyanın en pisipisine ölümlerindendir kene ısırığından ölmek. İnsanın neden olduğu bir ölüm de diyebiliriz buna. Doğada, keneyi yiyip yok eden ve insanlara büyük yararlılıkları olan hayvanları ortadan kaldırırsanız keneler çoğalır, her yana yayılır, önüne geleni ısırınca da KKKA’dan ölümler artar.
Bugün, dünyada insan yaşamına düşman ne kadar sayrılık varsa birçoğunun nedeni de yine insandır. Doğanın kurallarına aykırı bir yaşam biçimi, mikropların ve virüslerin oluşup yayılması için ortam hazırlamakta.
Kenelerin doğal düşmanlarının başında tavuk ve keklik gelir. Kuş gribi nedeniyle biraz da zamanın Maliye Bakanı Unakıtan’ın oğlunun likit yumurta pazarının genişlemesi için köylerde yok edilen tavuklar yüzünden hem köylümüzün önemli bir protein kaynağı ile geçim kapısı yok edildi hem de kene, akrep, yılan gibi zararlılarla savaşımın bir neferi ortadan kaldırıldı. Bu nedenle köy tavukçuluğunun canlandırılması için gerekli çalışmaların yapılması ve desteklerin verilmesi gerek.
Kenenin doğadaki en büyük düşmanlarından biri kekliktir. Bir keklik, bir yılda yaklaşık olarak bir milyona yakın kene ve süne yer. Süneden tarım ürünlerini, keneden de insanları korumuş olur böylece keklikler. İnsanoğluna bu denli yararlı olan bir kuşun bilinçsiz avcılık yüzünden topraklarımızdan yok edildiğini düşündükçe aklım başımdan çıkıp gitmekte. Çevre ve Orman Bakanlığı her yıl binlerce keklik üreterek doğaya salmakta. Ancak ne yazık ki bu keklikler de bazı insanların keklik yeme sevdasına kurban gitmekteler. Bu nedenle özellikle keklik avcılığı konusunda sert önlemlerin, caydırıcı yaptırımların uygulanması gerek.
Yapılan araştırmalarda kırmızı karıncaların keneleri yedikleri gözlemlenmiştir. Bu nedenle kırmızı karıncaların yaşadıkları doğal ortamların korunması gerek. Bu küçük, ama becerikli, yararlı hayvanların çoğalmaları için önlem alınmalı.
Her derdin bir çaresi kesinlikle vardır. Nerede mi? Doğada… Doğaya uyumlu, canlı yaşamına saygılı davranıldığında birçok belanın def edileceği kesindir. Birkaç kişinin canlı öldürme ilkelliği yüzünden insanlarımızı, doğamızı feda etmeyelim. Her canlının bulunduğu doğal ortamda var olmasını sağlamak bir insanlık görevidir. Bu insanlık görevini yerine getirmekten bizi alıkoyan ne var?
İLK KURŞUN