COVID19 virüsünün çıkış nedeninin tam olarak bilinemediğini ve araştırmaların devam ettiğini belirten KBB Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ozan Seymen Sezen, şöyle konuştu: "COVID19, esas olarak damlacık yoluyla bulaşmaktadır. Hasta bireylerin, öksürme ve hapşırma yoluyla ortaya saçtıkları damlacıklara diğer kişilerin elleri ile temas etmesi ve sonrasında bu kişilerin ellerini; ağız, burun ve gözlerine sürmesiyle virüs bulaşıyor.
BELİRTİ GÖSTERMEYEN HASTALARDA DA VİRÜS TESPİT EDİLEBİLİYOR
Belirti göstermeyen hastaların teşhisi konusunda da açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ozan Seymen Sezen şunları kaydetti: "Koronavirüs bulguları taşımayan bireylerin solunum yolları salgılarında, virüs tespit edilebilmektedir. Ancak esas bulaşma, bulgu gösteren hasta bireylerden olmaktadır. Hastalığın ortaya çıkmasından önce bir bekleme süresi vardır. Bu bekleme süresi ortalama 56 gündür. 2 ile 14 gün arasında olan olgular da vardır. Bazı olgularda ise süre 14 güne uzayabilmektedir.
Bulaştırıcılık süresi de kesin olarak bilinmemektedir. Yani hastada, hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasından 12 gün önce bulaştırıcılığı başlayıp, hastalık şikayetlerinin ortadan kaybolmasıyla bulaştırıcılığın sona erdiğine inanılıyor." dedi.
YÜKSEK ATEŞ HASTALARIN YÜZDE 80'İNDE GÖRÜLÜYOR
Virüsün sık görülen semptomlarından bahseden Prof. Dr. Ozan Seymen Sezen, semptomları şu şekilde sıraladı: "Çoğunlukla üst alt solunum yolu, mide ve bağırsak sistemi bulguları ile ortaya çıkan hastalıkta en sık görülen şikayet yüksek ateştir. Bu en temel bulgudur. Yüksek ateş, yaklaşık olarak hastaların % 80 ile 90'ında mevcuttur. Bunun yanı sıra kuru öksürük, halsizlik, balgam çıkarma, nefes darlığı, nefes alma zorluğu ve burun tıkanıklığı gibi bulgular görülebiliyor.
Öksürük, hastaların %65 ile 70'inde görülürken, nefes darlığı hastaların %18 ile %20'sinde görülüyor.
Nadir olarak bulantı, kusma ve ishal ise hastaların %3 ile %4'ünde görülebiliyor. Hastalık ağırlaşırsa, akut solunum güçlüğü, kalp kasının tutulduğu durumlar ve böbrek yetmezliği gibi hastalıkların yarattığı klinik tablolar da koronavirüs salgınına ekleniyor.
HASTANEYE BAŞVURAN BİREYDE NASIL BİR YOL İZLENİYOR?
Hastaneye başvuran hastaların hangi süreçlerden geçtiği konusunda açıklamalarda bulunan Ozan Seymen Sezen, şunlara değindi: "Bireylere öncelikle ateş veya ateş öykünüz var mı? diye soruyoruz. İkinci sorumuz, öksürüğün olup olmadığı, üçüncü sorumuz ise nefes almakta güçlük çekiyor musunuz? oluyor.
Bu sorulardan herhangi birine evet yanıtı veriyorsanız, sizi hastanede maske takıp COVID ile ilgili alana alıyoruz. Eğer bu sorulardan herhangi birine yanıtınız evet ise ve evdeyseniz, en yakın pandemi hastanesine başvurabilirsiniz.
Eğer bu sorulara yanıtınız hayır ise, o zaman ikinci sorgulama formuna geçmemiz gerekir. Burada hastaya ilk olarak, "Son 14 gün içerisinde yurt dışında bulundunuz mu?" sorusunu yöneltiyoruz. İkinci sorumuzu ise, "Ev halkından herhangi biri, son 14 gün içerisinde yurt dışından geldi mi?" sorusu oluyor. Üçüncü sorumuz ise, "Yakınlarınızdan herhangi biri son 14 gün içerisinde solunum yolu sorunlarıyla ilgili hastaneye yattı mı?" oluyor.
Son olarak da, "Yine son 14 gün içerisinde yakınlarınızdan herhangi biri COVID19 oldu mu?" diye soruyoruz. Bu dört soruya "Evet" ya da "Hayır" yanıtını alıyoruz. Eğer bu ikinci sorgulamadaki 4 soruya da hayır yanıtını verirseniz, koronavirüs açısından düşük risklisiniz demektir.
COVID19 haricinde herhangi bir rahatsızlığınız olması halinde, durumun aciliyetine göre evde kalabilirsiniz, erteleyebilirsiniz ya da daha az yoğun pandemi hastanesi olmayan bir sağlık kuruluşuna başvurabilirsiniz. Ancak bu sorulardan herhangi birine "Evet" yanıtını veriyorsanız, maske takarak Pandemi hastanelerinden birine başvurabilirsiniz.
EK HASTALIĞI OLAN KİŞİLER VİRÜSE KARŞI NASIL KORUNMALI?
Eğer bireylerin ek bir hastalıkları varsa, öncelikle var olan ilaçlarını düzenli bir şekilde kullanmaları gerektiğini dile getiren Sezen, "Biz günlük pratiğimizde şunu çok sık görüyoruz. Hastamız tansiyon hastası, ilacını düzensiz kullandığı için ilacını almadığı için ya da ilacı yetersiz geldiği için tansiyon hastalığı çok düzenli seyretmiyor yani yine yüksek tansiyon devam ediyor. Aynı durum, şeker hastaları ve diğer hastalıklara sahip olan bireyler için de geçerlidir. Hastalarımız, ilaçlarını kullanmada titiz davranmalı, tansiyon ve şekerlerini istenilen düzeyde korumalıdır." dedi.
EK VİTAMİNLERİN BAĞIŞIKLIĞI ARTIRDIĞI İSPATLI DEĞİL
Ek vitamin ya da katkı maddesi almanın tamamen isteğe bağlı bir durum olduğunu belirten Sezen, "Günümüzde kesin olarak kanıtlanmış, bağışıklığı artırıcı herhangi bir vitamin, herhangi bir ek katkı maddesi yoktur. Bu konudaki tek istisna C vitaminidir. C vitamininin bağışıklığı artırıcı özelliğinin olduğuna dair birtakım bulgular mevcuttur.
Bunlar dışında bağışıklığı artıracak en iyi durum, stresten, stresli ortamlardan ve düşüncelerden olabildiğince uzak durmaya çalışmaktır.
Stres bağışıklık sistemini çökerten ciddi bir faktördür. Bağışıklığı korumak ve artırmak adına gıda tüketimi de çok önemlidir. Bağışıklığı artırmak için iyi yıkanmış taze meyve ve sebzeleri tüketmek yararlı olacaktır.
Türkiye'de bağışıklığı düşüren en büyük problemlerin başında yeterince uyumamanın ve yeterince dinlenmemenin geldiğini düşünüyorum. Bugünlerde en az 78 saatlik uykumuzu almalıyız. Düzenli ve yeterli uyku bağışıklığımızı artırmamız açısından oldukça önemlidir." diye konuştu.