PKK'nın Beyoğlu katliamı bizim sol mahalleye de ayna tuttu.
Aklıma, sol ahlâka sahip Attila İlhan'ın, “bu ülkenin hain kontenjanı nüfusun yüzde 10'udur” sözü geliyor sürekli:
“İşte yeniden Tanzimat zihniyeti, yeniden mandacılık. Üstelik bu hainlerin içinde kendisine ‘solcu' diyenler var. Hadi şeriatçıları, bölücüleri, liberalleri anlıyorum, ama bu namussuzlar kendine ‘solcu' deyip Türkiye'yi pazarlayanlar. Al birini vur ötekine. Bak, bazı televizyon kanallarında her hafta hep birlikte boy gösteriyorlar, söylediklerini alt alta yaz, oku, ihanet belgesi çıkar…”
Yalan mı? Bugün sosyal medyada yazılanlar söylenenler farklı mı? “PKK yapmadı” veya “PKK sivilleri katletmez” diyenler var!
Dün yazdım; Soğuk Savaş bitimiyle ABD gölgesine sığınan PKK, Türkiye'nin Batı şehirlerinde sivil katliamlara başladı. Sadece sivillerin hayatını kaybettiği bu bölgedeki bazı bombalı saldırıları hatırlatayım:
Yıl 1991. Biri çocuk 11 sivilin öldüğü İstanbul Bakırköy'deki Çetinkaya Mağazası'na attığı bomba…
– Yıl, 1998. 7 sivilin öldüğü İstanbul Mısır Çarşısına attığı bomba…
Yıl, 1999. 13 sivilin öldüğü İstanbul Mavi Çarşısına attığı bomba…
Yıl, 2007. 6 sivilin öldüğü Ankara Anafartalar Çarşısına attığı bomba…
Yıl, 2008. Dördü çocuk 17 sivilin öldüğü İstanbul Güngören'de çöp kutularında patlattığı iki bomba…
Yıl, 2009. 17 yaşındaki lise öğrencisi Serap Eser'i öldüren İstanbul Bağcılar'da belediye otobüsüne attığı bomba…
Yıl, 2011. 3 sivilin öldüğü Ankara Kızılay'da patlattığı bomba…
Yıl, 2016. 29 kişinin öldüğü Ankara Çankaya'da patlattığı bomba…
Yıl, 2016: 6 aylık hamile Songül Yılmaz'ın da dâhil olduğu 36 sivilin öldüğü Ankara Kızılay'da patlattığı bombalı araç…
Yıl, 2016. 12 kişinin öldüğü İstanbul Vezneciler'de patlattığı bomba yüklü araç…
Uzatmayayım, çünkü sayfa yetmez yazamaya… Hele ülkemizin Doğu şehirlerinden hiç bahsetmeyeyim. PKK, Diyarbakır Sur'da patlattığı bomba yüklü araçla 16 köylüyü öldürdü!
1970'lere kadar gitmeyeyim… 1984'ten bugüne 1593 sivili katletti PKK… Çocuk, kadın, yaşlı genç demeden katletti bu insanları.
Peki:
Siyasi ahlakını kaybetmemiş bir solcu, PKK katliamları konusunda kuşkular yaratarak halkın kafasını niçin karıştırmak ister?
Ömrünü anti emperyalist mücadeleye adayan bir solcu, neoliberalizmin etnisite tuzağına düşüp PKK ile ittifak yaparak, üstü kapalı terör savunuculuğu yapar hale nasıl gelir?
PKK cazibesine kapılarak halktan bu derece nasıl kopulur?
Sebebi belli aslında:
Sol literatürde bir dönem Fransızca “entrisme” sözcüğü sıklıkla kullanılırdı; “sızma” anlamına gelir… Bir örgüt, başka örgüte sızarak onu etkilemeye, yönlendirmeye çalışır. Ve:
Olanakları, kaynakları yetersiz ama bir şekilde kendisini var etmek isteyen kafası karışmış örgütler, parasal kaynakları ve (parlamento, medya desteği gibi) imkânları bol, örgütlerin gölgesine girmeye teşne/ istekli/ hazır hale getirilir. Bunun gerçekleşmesi sızmanın başarısıdır.
Kimse kimseyi kandırmasın; bugün isimleri farklı olsa da küçük küçük “PKK partileri” var legal siyasette! Ancak:
Bunların ikiyüzlü siyasetinin karşısına çıkıp yiğitçe mücadele eden, güç birliği inşa eden, yurtsever sol partiler de var.
PKK'nın Beyoğlu katliamı/ emperyalizme tavır, solda ayrışmayı keskin biçimde bir kez daha ortaya çıkardı.
Feza Tiryaki'nin aylar öncesinde yazdığı yazı bugünkü tartışmalara ışık tutuyor: Büyük tanıtımlarla, övgülerle, TV yayınlarıyla, söyleşilerle, alışılmışın ötesinde milyonluk toplu baskı sayısıyla bir
Abdullah Gül, 27 Kasım 1995'te İngiliz The Guardian gazetesinden Jonathan Rugman'a Refah Partisi yöneticisiyken röportaj vermiş, röportaj 28 Kasım'da Posta gazetesinde 'İşte Refah'ın gerçek niyeti: Ür
Oyuncu Mert Fırat, 2013 yılında verdiği bir röportajla yeniden gündemde. Habertürk'ten Kübra Par'a konuşan Mert Fırat, o zamanki röportajında siyasi mesajlarıyla dikkat çekiyor. 5 yıl önce verdiği cev