Herkes merak ediyordu…

Putin, Soçi’deki buluşmayı neden 14 Şubat Sevgililer gününe denk getirdi diye.

Sebebi çıktı ortaya.

Sevgililer gününe değil, Varşova’daki “Ortadoğu (İran) Konferansı”na denk getirmişti Rus lider Soçi’yi.

Çünkü aynı günde ortaya çok sembolik bir tablo çıktı.

Soçi’de buluşan Rusya, İran ve Türkiye, Suriye’de ve dolayısıyla bölgede bir barış planının detaylarını konuşurken, Varşova’da buluşan ABD, İsrail ve Suudiler, İran’a saldırıyı hedefliyordu.

Suriye’deki durumun karmaşıklığına rağmen Astana Üçlüsü çözüm peşindeydi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Soçi’de Suriye ile diyaloğu öngören 98 model Adana Mutabakatı’nı esas aldıklarını açıkladı.

Rus Kommersant gazetesi, "Galiba Erdoğan bile Suriye'deki sorunun çözülmesini istiyor" dedi.

Türkiye ile Suriye’nin temasları gerçekten de önemli bir noktaya doğru yol alıyor.

Rusya’nın Federal Haberler Ajansı (FHA), Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 23 Ocak Moskova zirvesi ardından Şam ile Ankara arasında istihbarat servisleri düzeyinde yeni diyalog süreci başlatıldığını yazmış ve önemli bir iddiada bulunmuştu.

Suriye ve Lübnan kaynaklarına dayandırdığı haberinde FHA, Suriye El Muhaberat Başkanı Ali Memlük’ün gizlice Ankara’ya gelerek MİT ile görüşmeler yaptığını bildirdi.

14 Şubat Soçi Zirvesi de bunu doğrular nitelikteydi…

Zirvenin bir önemli yanı da, Varşova’da İran’ı adice hedef alan kumpasa karşı Avrasya’nın dayanışmasını göstermesi oldu.

Bir ilginç not da bugünkü (15 Şubat 2019) Resmi Gazete'den…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ŞİÖ anlaşmasının yürürlüğe girdiği tarihi belirleyecek muhtırayı imzalamıştı.

Buna göre, 26 Nisan 2013 yılında Almatı'da imzalanan 'Türkiye Cumhuriyeti'ne Şanghay İşbirliği Örgütünün Diyalog Ortağı Statüsü Tanınmasına ilişkin Muhtıra'nın yürürlük tarihi 13 Haziran 2017 olarak resmileşti.

Yani Türkiye’nin 2017 ortasından beri ŞİÖ Diyalog Ortağı olması kesinleşti.

VARŞOVA’DAKİ 'MELANET' KONFERANSI

Geçelim Varşova’ya.

İran’a savaş ve darbe planlarının konuşulduğu meşum yere.

Orada da en net ve sembolik açıklama İsrail Başbakanı Netanyahu’dan geldi.

İsrail Başbakanı Netanyahu, Polonya'nın başkenti Varşova'da düzenlenen konferansta İsrail ile Arap ülkelerinin 'ortak çıkarları olan' İran'a karşı mücadeleyi tartışacağını söyledi.

Ancak Netanyahu'nun İbranice sözleri, İsrail Başbakanlık Basın Ofisi'nin İngilizce masası tarafından hatalı (ya da kasıtlı) olarak 'mücadele' yerine 'savaş' kelimesiyle aktarıldı.

Netanyahu'nun konuşmasının İngilizce tercümesinin yer aldığı ve yabancı basın mensuplarına gönderilen epostada, "Hepimizin ortak çıkarı olan İran'la mücadeleyi tartışacağız" cümlesi yerine, "Hepimizin ortak çıkarı olan İran ile savaşı tartışacağız" denildi.

Manidar değil mi?

Konferansa İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün, Kuveyt başta olmak üzere 60 ABD müttefiki katıldı.

Amerikalılar Venezuela’dan gaza gelerek İran’da darbe söylemini öne çıkarttı.

ABD Başkanı Trump'ın avukatı Rudy Giuliani, Varşova'da, 1989 Polonya'daki Papa ve Walessa renkli devrimini hatırlatarak, “Şu anda da İranlılara yardım etmek isteyen Başkan Trump var. Polonya’da yaptığımız kutlamayı yakında Tahran'da da yapacağız” deme cüretinde bulundu.

Trump’ın yerine iki Mike’lar katıldı konferansa.

Azılı İran düşmanları, Başkan Yardımcısı Mike Pence ile Dışişleri Bakanı Mike Pompeo...

AVRUPA’DAN ONURLU TAVIR

Pence, Trump’ın tek taraflı çekildiği İran ile nükleer anlaşmada kalan AB ülkelerine, ‘Gelin siz de çekilin ve İran ile iş yapmayın’ çağrısında bulundu.

Ancak konferansta, AB ülkeleri Amerikan saldırganlığına tepki koydu.

AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Almanya ve Fransa Dışişleri Bakanları Heiko Maas ile Jeah Yves Le Drian konferansa katılmadı.

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'in 'İran karşıtı sirk' olarak tanımladığı konferansa, Türkiye de sadece büyükelçi düzeyinde katıldı.

AB ile ABD arasında çok ciddi bir INSTEX krizi vardı.

31 Ocak’ta yürürlüğe giren INSTEX, AB ve İngiltere’nin İran ile dolar dışında ticaret yapabilmek için oluşturduğu bir mekanizma.

ABD’nin AB Büyükelçisi Gordon Sondland geçen hafta, özel mali kanaldan yaralanan Avrupalı firmaları tehdit etti.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise AB’nin sonunda ABD öfkesine karşın bağımsız hareket etme yeteneğini ortaya koyduğunu belirtti.

Öte yandan İran’a saldırı ve darbenin en hızlı savunucularından olan Pompeo, konferansın açılışında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte basın mensuplarına açıklama yaptı.

Pompeo, İran ile cepheleşmeden Orta Doğu'da barışa ve bölgesel istikrara ulaşılamayacağını savundu.

Yani o da Bibi gibi “savaş” istedi.

Büyük resimde tablo net.

Her geçen gün güçlenen Avrasya, yurtta ve dünyada barış isterken, giderek güçten düşen Atlantik (Çin, İran, Rusya, Türkiye artık Allah ne verdiyse) savaş peşinde koşuyor.