Dün ABD’nin başkenti Washington’da yaşananlar her halde uzun bir zaman zihinlerden çıkmayacak. Dün yaşananlar, politik anlamda ABD'nin 11 Eylül'ü olarak tarihe geçti.
Görevdeki bir Başkan Kongre’ye, seçim sonuçlarına, seçilmiş Başkana, Amerikan halkına ve demokrasiye meydan okudu. “Demokrasinin kalbi, kıblesi” olarak adlandırılan Kongre binası işgal edildi, yağmalandı ve aşağılandı.
Bu hangi ülkede olursa olsun bir halkın iradesinin temsil edildiği yere yapılan bu saldırlar kabul edilemez. 15 Temmuz gecesi biz de Gazi Meclisimizin, kuyruğunda şanlı bayrağımızın olduğu, vergilerimizle alınan içinde hainlerin bulunduğu kendi savaş uçaklarımızla bombalanmasını kabul etmedik, etmiyoruz. O gün bu saldırıları ellerini ovuşturarak izleyenler bugün kendi ülkelerinde yaşananları ağızları bir karşı açık vaziyette seyretmektedirler. Eeee… ne yapacaksın etme bulma dünyası…
Trump açıkça halkın iradesine karşı dün meydan okumuştur. O öyle bir irade ki parayla veya başka bir kıymet ile satın alınamayacak kadar kutsal.Trump’ın parayla alamadığı tek şey bu belki de…Dün Amerikan demokrasisi büyük bir sınav verdi. Sadece demokrasi değil yeni seçilmiş başkan ve ekibi de büyük bir sınav atlattı. Biden, bu meselede açıkça çuvalladı. Halkın önüne çıkıp bunun kabul edilemez olduğunu söyleyerek Trump’a meydan okumalıydı; ancak sadece bu bir kalkışmadır diye geçiştirdi.
Trump, işlerin bu hale geleceğini tahmin ediyor muydu? Bilemeyiz. Ancak güvenlik güçlerinin hiçbir şekilde göstericilere ilk anda müdahale etmemiş olması, aralarında aşırı sağcı grupları, sokak çetelerinin ve çapulcuların olduğu halk kitlelerinin ellerini kollarını sallayarak Kongreyi işgal etmesine ve nihayet göstericilerden de dört kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. 15 Temmuz hain darbe girişiminde ülkemizde devletini, meclisini ve kurumlarını bizzat halkın kendisi kanıyla ve canıyla nasıl koruduğunu görüldüğümüz için ABD’deki bu tabloyu anlamakta zorlanıyoruz.
Fotoğrafın tamamına bakınca acaba diyorum Demokratlar kasıtlı olarak mı olayların tırmanmasını istediler diye kendime soruyorum. Trump’ı bir şekilde yok etmek için bir derin komplo mu var? Trump da bilmeden hırslarına kapılarak bu derin komploya alet mi oldu? Amerikan derin devleti Trump’tan intikam mı alıyor? Bu soruların cevaplarını tarih elbet birgün cevaplayacak.
Şimdi ne olacak? Aslında Washington Post Gazetesinde Max Boot köşesinde bunun cevabını verdi. Dedi ki, isyana teşvik suçundan Trump görevinden alınsın. Dünkü Georgia’daki seçimlerde Demokratların iki sandalyeyi kazanmasıyla Senato’da da çoğunluk Demokratlara geçti, böylece tüm Kongre Demokratların oldu. Şimdi Trump’a karşı Kongre bir azil (impeachment) süreci başlatabilir. Başkanlık yemini öncesi Trump’ı görevden alabilir. Böylece Trump hiç başkan olmamış bir sivil vatandaş olarak normal sivil hayatına döner. Bu, Trump gibi bir yüksek egoya ve hırsa sahip bir adam için ölüm demektir. İşte aslında başından beri Demokratların istediği de tam bu. Trump’ı zavallı bir hale getirmek. Önümüzdeki günlerde bununla ilgili tartışmaları göreceğiz Can kayıplarının hesabını da hukuk önünde Trump’tan soracaklar.
Sonuç olarak demokrasi ve hukukun üstünlüğü çığlıklarıyla birçok ülkeye demokrasi getirme vadiyle kan ve gözyaşı getiren ABD, bu kez kendisine kaos, gözyaşı ve kan getirdi. Bakalım bunda sonra ABD’yi nasıl bir akıbet bekliyor? Yaşayıp göreceğiz.