MHP'ye yapılan kaset operasyonu ve sonrasındaki Meral Akşener'in partiyi ele geçirme çabalarının FETÖ kumpası olduğu biliniyor.
MHP'den ayrılıp Akşener'in kurduğu İYİ Parti'ye geçenlerin, FETÖ ve HDP/PKK ittifaklarını gerekçe göstererek istifa etmeleri veya ihraç edilmeleri ile Kavuncu ailesi tekrar gündeme geldi.
Bugün İYİ Parti'den ihraç edilen Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın, İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun FETÖ'cü olduğunu iddia ettiği için ihraç edilmiş olması, FETÖ ve Kavuncu ailesinin siyasetteki ağırlığı yeniden sorgulanmaya başlanandı.
Aşağıdaki yazıda geçen bilgiler Ümit Özdağ tarafından canlı yayında Buğra Kavuncu'nun FETÖ'cü olduğunun kanıtı olarak gösterilmiştir.
PEKİ, KİM BU KAVUNCULAR?
Kavuncu ailesi ve FETÖ ile ilişkileri ile ilgili detayları daha önce bu siteden sizlere ayrıntılı olarak vermiştik.
Son gelişmeler üzerine, FETÖ ve Kavuncu ailesi hakkında merak edilenleri bir kez daha sizlere sunuyoruz.
“ÖZBEKİSTAN'DAN GELEN "PRENS": BUĞRA KAVUNCU...
24 Haziran seçimlerinden sonra İYİ PARTİ'de taşlar yerinden oynarken, Meral Akşener önce istifa etmiş sonrasında ise teşkilatın baskısı ile olağanüstü kongre kararı almış ve burada yeniden güven tazelemişti...
Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen İYİ PARTİ olağanüstü büyük kongresinde 1061 delegenin, geçerli 1060 oyunun tamamını alarak yeniden genel başkan seçilen Akşener'in GİK üyesi olarak yanına aldığı bir isim ise dikkat çekmekteydi...
Bu isim ise Buğra KAVUNCU isminden başkası değildi ve KAVUNCU, İYİ PARTİ kulislerinde AKŞENER'in yeni "PRENSİ" olarak adlandırılmaktaydı... Peki kimdi bu genç ve yıldızı birden bire parlayan Buğra Kavuncu?
Hangi girift ilişkiler ağının tam da ortasında bulunuyordu, ailesinin ne gibi bağlantıları vardı? Almanya'dan Orta Asya'ya kadar uzanan bir ilişkiler ağı içerisinde Buğra KAVUNCU ve KAVUNCU ailesi neredeydi?
Tarih yaprakları 1997'yi gösterirken, SSCB'nin dağılmasının hemen ardından bağımsızlıklarını ilan eden Türki Cumhuriyetleri yabancı yatırımcılara kapılarını sonuna kadar açmıştır... Hele ki bu yatırımcılar Türk ise o dönemlerde çok daha rahat iş yapabilmektedir...
İşte 1997'de Orta Asya Türki Cumhuriyetlerinden Türk iş adamları ve girişimciler için "en cazip yatırım yapılacak ülkelerden bir tanesi" de KAZAKİSTAN'dır... Ve genç bir girişimci Kazakistan'a o tarihlerde adımını atacaktır... Evet, o isim Buğra KAVUNCU'dan başkası değildir...
1999'da Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü'nden mezun olmasına henüz 2 yıl varken KAZAKİSTAN'a adımını atan Buğra KAVUNCU bu ülkede "YAPI KİMYASALLARI" üreterek satışını gerçekleştirmek üzere ciddi bir girişimcilik örneği gösterecektir...
Ama sakın "Daha üniversiteden mezun olmamış gencecik bir adam, nasıl olur da hem de yabancı bir ülkede böyle bir yatırım yapar, bu bağlantıları nasıl kurar?" falan diye sormayın zira ne Buğra KAVUNCU sıradan bir isimdir ne de KAVUNCU ailesi sıradan bir ailedir...
Ümit Özdağ'dan gündem yaratacak açıklamalar: FETÖ taktikleri
Zaten ailesinden devraldığı ve ilerleyen dakikalarda detayları ile yazacağımız girift ilişkiler ağı ile son derece başarılı hamleler yapan Buğra KAVUNCU 9 sene gibi kısa süre sonra Alman kimya ve boya devi BASF'a hem de önemli bir yönetici olarak transfer olacaktır...
Buğra KAVUNCU'nun 2006 yılında BASF Construction Chemicals Central Asia LLP’de Genel Müdür olarak başladığı BASF serüveni durmaksızın yükselerek 2016 BASF Türk Kimya Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. CEO’su olduğunda artık "zirveye" ulaşmıştır...
Şimdi burada bir nefes alalım ve kısaca BASF firması ve önemine değinelim isterseniz... BASF firması Dünya'nın en büyük kimya ve boya firmalarından bir tanesi olan bir Alman firması... Küresel firmalar arasında en güçlü firmalardan birisi olarak kabul edilmekte...
Firma Almanya'nın en köklü firmalarından bir tanesi... 2.Dünya savaşı öncesinde Almanya'nın en büyük 6 kimya firması I.G FARBEN bünyesinde birleştirilmiş ve I.G FARBEN savaş boyunca Alman ordusunun kimyasal ihtiyacını karşılamıştır.
İşte I.G FARBEN bünyesinde toplanan 6 dev kimya firmasından bir tanesi de BASF'tır...
2.Dünya Savaşı'nın hemen akabinde ABD 1945 İLA 1950'lerin ortasına kadar süreçte zamana yayarak I.G FARBEN'i parçalara ayırarak tasfiye etmiş,+++
BASF yeniden bağımsız bir firma olarak karşımıza çıkmış, daha sonra ise Dünya kimya ve boya sanayisine yön veren küresel bir firma olmuştur
.Bu küresel ekonomik güç pek tabii ki gerek Alman Derin Devleti, gerek BND, gerekse büyük Amerikan sermayesi ile girift ilişkiler kurmuştur.
Zira Alman Derin devleti kadar ABD Derin sermaye yapısı içerisinde de 1945'de I.G FARBEN yeniden dizayn edilirken BASF'ın önünü açan odaklar vardır...
BASF'taki bu tepe yöneticiliğini bir yana iterek İYİ PARTİ saflarında siyaset denilen bir "meçhule" doğru adımını atan Buğra KAVUNCU nasıl olmuştur da KAZAKİSTAN'a adım atışının 9. senesinde böylesi küresel bir şirkette Genel Müdür,19.senede CEO olmuştur?
Bu sorunun cevabı için yazımızın başında da belirttiğimiz noktaya bakacağız ve oradan hareketle biraz daha derine doğru ineceğiz. Ne demiştik efendim "KAVUNCU AİLESİ SIRADAN BİR AİLE DEĞİL"... Bakalım isterseniz KAVUNCU Ailesini"Sıradışı" hale getiren o girift ilişkiler ağına.
KAVUNCULARIN GRİFT İLİŞKİLERİ
Efendim önce bir derin nefes alın ve size tavsiyemiz elinizde de bir kağıt kalem olsun... Arkanıza yaslanın ve bu baş döndürücü ilişkiler ağını takip edin şimdi...
Orhan KAVUNCU... Bu isim ülkücü, milliyetçi camiaya hiç ama hiç yabancı olmayan bir isim...Özellikle 80 öncesinin en önemli ülkücülerinden bir tanesi.MHP içerisinde yaşanan Muhsin YazıcıoğluTürkeş ayrışmasında Yazıcıoğlu tarafında yer alan Kavuncu 20. Dönem Adana milletvekili
Orhan KAVUNCU, Buğra KAVUNCU'nun babası olmakla birlikte daha pek çok önemli ve ilginç ilişkileri de mevcut... Örneğin FETÖ soruşturması ile gözaltına alınan eski MİT görevlisi, ünlü istihbaratçı Enver ALTAYLI'nın ablası Fazilet Hanım ile evli kendisi...
Yani eski MİT'çi, FETÖ tutuklusu Enver ALTAYLI bu "parlak girişimci,üst düzey BASF yöneticisi" Buğra KAVUNCU'nun öz be öz dayısı...
Peki Enver ALTAYLI denince aklımıza kim geliyor? CIA'nin en ünlü istihbaratçılarından birisi olan Özbek Türk'ü Ruzi Nazar... Enver ALTAYLI, Ruzi Nazar'ın talebesi ve aynı zamanda Alparslan Türkeş ile arasındaki irtibat elemanı...
CİA’NIN ORTA ASYA TEMSİLCİSİ RUZİ NAZAR
Şimdi isterseniz kısaca bir Ruzi NAZAR'ı hatırlayalım... 1917'de Özbekistan'da dünyaya gelen Ruzi Nazar, 2. Dünya Savaşı'nda Rus ordusu ile Almanlara karşı Ukrayna cephesinde savaşırken yaralanarak Almanlara esir düşer...
Ruzi Nazar, esir düştüğünde Hitler Orta Asya Türkleri üzerinde etkili olacağını düşündüğü "TÜRK LEJYONU" projesini hayata geçirmek üzeredir.Nazar bir Alman çavuşun dikkatini çeker ve Almanya hesabına çalışması teklifini alır.Nazar teklifi düşünmeden kabul eder...
Almanlar hesabına çalışmaya başlayan Ruzi Nazar, Alman radyosunda başlayan Alman istihbarat kariyerinde Reinhard Gehlen gibi bir "USTAYLA" çalışarak kısa sürede yükselir, savaş sırasında önemli bilgiler edinir...
Ve savaş sonrasında bizzat ABD Başkanı Thedor Roosvelt'in oğlu Archibal Roosvelt tarafından Colombia Üniversitesi'ne "öğretim görevlisi" olarak davet edilir... Tabii bu işin kılıfıdır. Nazar, USTASI Gehlen'in yeniden şekillendirdiği CIA için çalışmaya başlayacaktır...
Ve Ruzi Nazar, 1955 yılında ilk kontrgerilla eğitimi alan Türk ekibi içerisinde yer alan binbaşı Alparslan Türkeş ve yüzbaşı Fuat Doğu ile sıkı ilişkiler kurar... Bu ilişkiler hiç kesilmeyecektir... Ve Ruzi Nazar 1959 yılında Türkiye'de görevlendirilir...
1971 yılına kadar Türkiye'de kalan Nazar, Türkeş ile sürekli temas halinde olacak,9 Mart darbecileri darbe girişimleri garanti olsun diye ABD desteği için kendisine geldiğinde bunu reddederek bunu Türkeş vasıtası ile Genelkurmay Başkanı Org. Tağmaç'a bildirecek ve 9 Mart'ı perde arkasında tasfiye eden yerine 12 Martçıların muhtıra vermesini sağlayan isim olacaktır. (Kaynak : MURAT YETKİNMERAKLISI İÇİN ENTRİKALAR)
Ruzi Nazar Türkiye'den ayrıldıktan sonra önce İran'a geçse de kaçak yollar ile,zira İran büyükelçiliğinde esir olan diplomatları kurtarma operasyonu yapan ekip içindedir daha sonra Bonn'da görevlendirilecektir.
ENVER ALTAYLI RUZİ NAZAR İLİŞKİSİ
İşte Bonn günlerinde Türkiye'den talebesi olan Enver Altaylı ile sık sık görüşmektedir...Buğra KAVUNCU'nun dayısı Enver ALTAYLI, Ruzi Nazar ile Türkeş arasında "irtibat" köprüsüdür...
Ancak ALTAYLI, Ruzi NAZAR tarafından "eğitildiği" yıllarda çok daha büyük bir projeye dahil olmuştur...
Türkiye'nin NATO'ya kabulü ve sonrasında 1952 yılında NATO bünyesindeki GLADİO'nun Türkiye'de Seferberlik Tetkik Kurulu bünyesinde faaliyete girmesinden sonra Türkiye'de KOMÜNİZMLE MÜCADELE DERNEKLERİ açılmaya başlanır...
GÜLEN’İ KEŞFEDEN ADAM
İlk şube Malatya'sda açılır... Daha sonra Malatya'dan Hüseyin Üzmezler,Oral Çelikler, Mehmet Ali Ağcalar çıkacaktır... Ve hiç bir şey tesadüf değildir... İkinci şube ise Erzurum'da faaliyete geçer... Kurucusu ise Fethullah Gülen'dir...
Fethullah Gülen faaliyetleri ve etkileyici konuşmaları ile kısa sürede dikkat çekince önce vaiz olarak İzmir'e aldırılır... İzmir önemlidir zira NATO'nun en önemli istihbarat birimlerinden birisi İzmir'dedir... Ve Enver ALTAYLI, Gülen'i keşfederek CIA ile tanıştırır...
Enver ALTAYLI'nın CIAGÜLEN buluşmasında tabii ki en önemli rolü Özbek Türk'ü olan CIA ajanı Ruzi Nazar bağlantısı oynamıştır...
Peki neden özellikle bu ÖZBEK vurgusunu yapıyoruz... Zira KAVUNCU ailesi ÖZBEK asıllı bir aile, sonrasında Adana'ya gelerek yerleşiyorlar...Tıpkı Ruzi Nazar gibi...
RUZİ NAZAR İLE KAVUNCULARIN GEÇMİŞİ
KAVUNCU Ailesinin en büyük ismi Abdurrahman KAVUNCU... 1938'de Türkiye'ye geliyor.En yakın arkadaşı kim dersiniz? Ruzi Nazar!
Bu arada 80 sonrası ülkücüler arasında yaşanan "ümmetçimilliyetçi" ayrışmasında "radikal milliyetçilerin" başını çeken isim işte bu Abdurrahman KAVUNCU'nun torunu olan Burhan KAVUNCU...
Burhan KAVUNCU ile Enver ALTAYLI, dayı çocukları... Burhan KAVUNCU'nun örgütlediği pek çok radikal cihatçı Çeçenistan'da savaşmaya gitti ve bir daha geri dönmedi...
GLADYO’NUN YENİ MAKASI FETHULLAH GÜLEN
Bu arada Buğra KAVUNCU'nun dayısı tarafından CIA ile "irtibatlandırılan" Fethullah GÜLEN, tarih yaprakları 1990'ları gösterdiğinde büyümüş ve gelişmiştir. Ve GLADİO 1991 yılında stratejik bir reorganizasyon kararı alır...
Buna göre GLADİO artık örgütlenmesini Cemaat/Tarikatlar üzerinden gerçekleştirecektir.Türkiye merkez olmak üzere Orta Asya ve Kuzey Afrika örgütlenmesinin "ihalesini" ise Gülen Cemaati almıştır.Gülen Cemaati 1991 itibariyle artık YEŞİL GLADİO'dur...
Ve Türki Cumhuriyetler teker teker bağımsızlığını ilan ederken YEŞİL GLADİO halini alan Gülen Cemaati'nin Orta Asya "Açılımı" okullar üzerinden gelmekte gecikmeyecek,+++
ŞİRKETLEŞEN KAVUNCULAR
Bu arada tarih yaprakları 1992'yi gösterdiğinde Enver ALTAYLI'nın bir diğer kuzeni dayıoğlu olan bir başka KAVUNCU AİLESİ mensubu; İsmail KAVUNCU "TURKUAZ LTD. ŞİRKETİ" ni kurmaktadır...
Aradan çok değil 2 sene geçtikten hemen sonra 1994 yılında bu İsmail KAVUNCU'nun kurduğu şirketi KAZAKİSTAN'da görmekteyiz... Ancak 1 "küçük" farkla... TURKUAZ artık bir "LTD.ŞTİ" değil bir ŞİRKETLER GRUBU olarak Kazakistan'dadır... Merkez Almatı'dadır...
Şirketin Türkiye merkezi ise İstanbul'dadır... Bu arada şirketin ortaklık yapısında da değişiklikleer vardır...
Şirketin yeni ortaklık dağılımı şu şekildedir: %35 İsmail KAVUNCU, %35 Zeki Pilge,%15 Müjdat GÜLER ve %15 Mert SARI...
KAZAKİSTAN’DAKİ TEK TEMSİLCİ
Şirket İsmail KAVUNCU VE ZEKİ PİLGE üzerinden GÜLEN CEMAATİ'nin tam desteğini arkasına almıştır. Çok kısa sürede UNILEVER,HENKEL,NESTLE,DANONE gibi onlarca küresel markanın KAZAKİSTAN'daki tek temsilcisi konumuna gelen şirketin yıllık cirosu 1 milyar$'a ulaşmıştır...
Kısa süre daha da büyüyen şirketin mali durumu, GÜLEN İLİŞKİLER AĞI ile de birleşince TURKUAZ ŞİRKETLER GRUBU bir şirket olmanın çok ötesine geçerek, GÜLEN'in CIA adına "ORTA ASYA'yı DİZYN ETME" projesinin ana yürütücüsü konumuna gelmiştir...
Ve şirket adeta KAZAKİSTAN "DEVLETİNİ" ESİR ALMIŞ, istediği her şeyi yaptırabilir bir konuma ulaşmıştır...
Ve işte İsmail KAVUNCU'nun TURKUAZ ŞİRKETLER GRUBU'NUN bu devasa güce ulaştığı yıllarda 1997'de KAZAKİSTAN'a kim adım atmıştı hatırlayalım? Bingo! BUĞRA KAVUNCU!
Şimdi sanırım daha net anlaşılmıştır sanırım 9 senede küresel Alman devi BASF'a BUĞRA KAVUNCU'nun Genel Müdür olarak transfer oluşunun hikmeti...
KAVUNCULARIN TURKUAZ’I BAŞ DÖNDÜRÜYOR
Efendim biz dönelim bu TURKUAZ ŞİRKETLER GRUBU'na zira daha çok çok girift ilişkiler anlatacağız size... Baş dönmeniz artacak bizden söylemesi...
TURKUAZ ŞİRKETLER GRUBU bu devasa güçle KAZAKİSTAN başta olmak üzere Kırgızistan ve Özbekistan'ı adeta bir ağ gibi GÜLEN adına sararken şirket işerisinde ilk büyük ayrışma da 2007 yılında yaşanacaktır...
Şirketin %15 hissesine sahip olan Müjdat GÜLER, 2007 seçimlerinde milletvekili adayı olarak Meclis'e girmek istemektedir. Şirketin %35 hissesine sahip olan Zeki Pilge ise buna şiddetle karşı çıkmaktadır.İki isim arasında ciddi tartışmalar yaşanır.
ÖNCE DYP SONRA AK PARTİ
Ancak Müjdat GÜLER kararından vazgeçmeyecek ve 2007 seçimleri için Türkiye'ye dönecek ve DYP Tekirdağ 1.sıra milletvekili adayı olarak seçimlere katılsa da milletvekili seçilemeyecektir.Ancak GÜLER'in siyasette önü açıktır ve önemli "referansları" vardır...
TRAKYA BÖLGESİNİN ADAYLARI ONLARDAN SORULDU
Ve kısa süre içerisinde Müjdat GÜLER karşımıza AKP İstanbul İl Başkan Yardımcısı olarak çıkacaktır... Hatta Aziz Babuşçu ile 2009 yerel seçimlerinde TRAKYA BÖLGESİ adaylarını belirleyen isim olduğu ifade edilmektedir...
2008 KRİZİ SONRASI TURKAZ ŞİRKETLERİ’NE TANINAN AYRICALIKLAR
Bu arada tarih yaprakları 2008 yılını gösterdiğinde Dünya,ABD merkezli bir finans krizi ile alt üst olmuş ve kriz KAZAKİSTAN'ı ve hali ile giderek büyüyen ve aldığı kredilerin hacmi de genişleyen TURKUAZ ŞİRKETLER GRUBU'nu da vurmuştur...
Türkiye'de kamuoyunun ŞEKERBANK'I satın alması ile tanıdığı BANK TURAN ALEM de sıkıntıya düşmüştür ve TURKUAZ ŞİRKETLER GRUBU'NUN bu şirkete yaklaşık 50 milyon $ kredi borcu bulunmaktadır...
Bir süre sonra KAZAK devleti BANK TURAN ALEM'e el koyarken ödemeler için TURKUAZ ŞİRKETLER TOPLULUĞU'na da cazip bir yapılandırma planı teklif eder...
Bu yapılandırma planına göre TURKUAZ ŞİRKETLER GRUBU, BANK TURAN ALEM'e olan borcunun 15 milyon$'lık biçimde öderse, geri kalan borcun yarısı silinecek ve kalan kısımda uzun vadeye yayılacaktı. Yani borç 35 milyon$a düşecek, bunun yarısı olan 17,5 milyon $ silinecekti...
İSMAİL KAVUNCU BELEDİYE BAŞKANI OLUYOR
Bu teklif yapıldığında tarihler 2009'un Ekim ayını göstermekteydi...Ama bu tarihten 7 ay önce yaşanan önemli bir gelişmeyi not edip öyle devam edelim... TURKUAZ ŞİRKETLER GRUBU'nun %35 ortağı İsmail KAVUNCU 2009 Mart Yerel seçimlerinde AKP'den Eyüp Belediye Başkanı seçilmiştir
2007'de DYP'den aday olup seçilemedikten sonra AKP'ye geçip "önemli referanslar ile" jet hızı ile AKP İL BAŞKAN YARDIMCISI olan TURKUAZ'ın bir ortağı Müjdat GÜLER,şirketin bir diğer ortağı olan İsmail KAVUNCU'nun aday olmasını sağlamıştı...
BANKASYA DEVREYE GİRİYOR
Bu notumuzdan hemen sonra tekrar dönelim TURKUAZ'A yapılan "yapılandırma " teklifine... Yapılandırma teklifi "cazipti" ve TURKUAZ'ın sıkıntıya düşmesi YEŞİL GLADİO GLÜLEN ÖRGÜTÜ için kabul edilemez bir durumdu... Ve devreye derhal BANK ASYA sokuldu...
Kısa süre önce FORBES TÜRKİYE'de "KAZAK KRAL" şeklinde kapak olan şirketin büyük ortaklarından Zeki Pilge ve şirketin CEO'su Hayri Ersoy Ekim ayında BANK ASYA'nın Genel Merkezi'ne gelerek 15 milyon$'lık bir kredi anlaşmasına imza atarlar... Tarih 7 Ekim 2009'dur...
TURKUAZ’IN HAKİM ORTAĞI ZEKİ PİLGE VE CEO’SUNA SUİKAST
Ve bu iki isim yaptıkları bu anlaşmanın hayatlarındaki son anlaşma olduğundan habersiz biçimde siyah Mercedes E 200 arabalarına binerek arka koltuğa geçtiler... Az ilerde ise bir ışıklı kavşak vardı...
İçerisinde TURKUAZ'ın hakim ortağı Zeki Pilge ve CEO'sunu taşıyan siyah Mercedes, ışıklarda durduğu an, bir kişi aracın arka sağ camına doğru aracın önünden geçerek yanaştı ve içeriye doğru 56 el ateş etti... Hayri Ersoy'un atardamarı parçalanmıştı ve hastaneye giderken öldü.
Zeki Pilge ise ağır yaralanmıştı ve hayatının geri kalanını belden aşağısı felç biçimde geçirecekti...
Hayatını kaybeden şirket CEO'su Hayri Ersoy Ümraniye Araştırma Hastanesi'nden önce Adli Tıp'a götürüldü sonrasında toprağa verildi. Cenazede TURKUAZ'ın ortaklarından Müjdat GÜLER gözyaşı dökerek "En yakın dostumu kaybettim diyordu" Acaba öyle miyidi gerçekten...
KARANLIĞA GÖMÜLMEK İSTENEN SUİKAST
Şirket CEO'su Hayri Ersoy'un ailesi İsmail KAVUNCU'ya ulaşmıştı... KAVUNCU, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin ÇAPKIN ile çok samimi olduğunu söylemiş çok titizlikle araştırmanın yapılacağını, kendisinin de olayın üzerine bizzat düşeceğini aileye bildirmişti...
Ancak İstanbul'u n göbeğinde alenen işlenen cinayetle ilgili bölgedeki kamera görüntülerinden tutun MOBESE kayıtlarına kadar her şeyden kolaylıkla zanlı tespiti yapılabilecekken,
Bir "el" adeta delillerin toplanmasını istemiyor ve engelleyerek soruşturmayı sümenaltı ediyordu...
ATLANTİK ÖTESİNDEN DESTEK
Bu arada İsmail KAVUNCU başkanlığındaki Eyüp Belediyesi'nin 2010 YILINDA "ATLANTİK ÖTESİNDEN" misafirleri vardı... Bu misafirler Fethullah GÜLEN'e bağlı derneklerin oluşturduğu Türk Amerikan Derneği Orta Atlantik Federasyonu (MAFTAA)'dan geliyordu... Eyüp belediyesi ile "KÜLTÜRLER ARASI DİYALOG" için Türkiye'deydiler...
YENİ ŞAFAK GAZETESİ'nin yazdığı ve daha sonra 13.08.2017 tarihinde STAR GAZETESİ'nde de yayınlanan habere göre ve Eyüp Belediyesi’nin 2010’da gerçekleştirdiği organizasyonda çok sayıda ABD’li senatör ağırlandı.
HÜSEYİN ÇAPKIN’A 3 MİLYON DOLARLIK VİLLA
Bu arada SABAH Gazetesi Ersin Ramoğlu ORTAYA BOMBA BİR İDDİA ATACAKTI: İsmail KAVUNCU, "Yakın arkadaşım" dediği Hüseyin ÇAPKIN'a cinayetin işlendiği günlerde "hülle" yolu ile 3 milyon dolarlık villasını vermişti...
Bakalım Ersin Ramoğlu 5 Eylül 2016 tarihinde SABAH gazetesindeki köşesinde ÇAPKIN'A 3 MİLYON DOLAR'LIK HEDİYE EV başlıklı makalesinde neler söylemiş: "Florya'daki evini FETÖ'den tutuklanan eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'a hediye ettiği söyleniyor. 3 milyon dolar değerindeki ev, hülle yoluyla önce bir başkasına satılmış, ondan da Hüseyin Çapkın'a geçmiştir.
Kavuncu,Çapkın'ın eşine de milyonlarca liralık takılar hediye aldığı söyleniyor." İşte tecrübeli gazeteci Ersin Ramoğlu'nun yazdıkları. Ve Ramoğlu bu yazdıkları ile de kalmadı KAVUNCU AİLESİFETÖ bağlantısı veHAYRİ ERSOY cinayeti ile bağlantılı seri yazılar kaleme aldı ve tecrübeli gazeteci Ramoğlu'na bu yazılarından ötürü, bu konuyu işlememesi için ciddi manada baskı da geldi... Hatta bu yazılardan önce kendisi çok daha etkim bir konumdaydı gazetede dersek sanırız olay daha net anlaşılır...
Şimdi ne alaka Hüseyin Çapkın, villa falan demeyin... Az sonra daha net anlayacaksınız...
"Davayı inceliyoridelilleri topluyorlar, ona bakıyorlar, bunu bekliyorlar" diyerek HAYRİ ERSOY'un öldüğü, Zeki PİLGE'nin ağır yaralandığı olay 2015 YILINA KADAR "SÜMENALTI" edilir...
GELEN İHBAR MEKTUBU HER ŞEYİ DEĞİŞTİRİYOR
Ne zamana kadar? Ali BAŞARAN isimli kişinin ihbar mektubuna kadar... Ali BAŞARAN ihbar mektubunda saldırıyı kendisinin gerçekleştirdiğini,hedefinin sadece Zeki PİLGE olduğunu, Hayri ERSOY'un onun yanında olduğu için öldüğünü söylerken talimatı kimden aldığını da anlatıyordu...
Bu cinayet için talimatı veren olarak Ali BAŞARAN'ın ismini verdiği kişi ise kim dersiniz? Sıkı durun...
SUİKASTİN ARKASINDAN ÇIKAN ŞOK İSİM
TURKUAZ ŞİRKETLER GRUBU'NUN %15 ortağı, cenazede göz yaşları içerisinde kalan MÜJDAT GÜLER!
Ali BAŞARAN suikast karşılığı kendisine 1 milyon 500 bin dolar vaad edildiğini, bunun 100 bin peşin 1.400.000$'I iş bitiminde alacağını ancak parasının verilmediğini anlatıyor...
Müjdat GÜLER'in altında ise birbirine bağlı şekilde Allahverdi Ölmez,Recai Kurnaz ve Rıfkı Kamburoğlu isimlerinin olduğunu belirtiyor... Ve "Adam öldürmetye azmettirmek" suçlaması ile 08.07.2015 tarihinde açılan davada Müjdat GÜLER hakkında 18 yıl hapis kararı çıkıyor...
İSMAİL KAVUNCU DEVREDE
Müjdat GÜLER içeri girerken 2. dönem belediye başkan adayı gösterilmeyen ve KAZAKİSTAN'A dönen İsmail KAVUNCU apartopar Türkiye'ye dönüyor... Zira Müjdat GÜLER'i kurtarması lazım,zira ilişkiler ağını anlatmasından korkuyor... Ve 2016 Temmuz ayında davada vekil hakim olarak bulunan hakim Ufuk Alaybeyoğlu'nun kararı ile Müjdat GÜLER "TUTUKSUZ YARGILANMAK" üzere serbest kalıyor. Dava 2 tarafında talebi ile İstinaf Mahkemesi'ne gönderiliyor...
MÜJDAT GÜLER KAÇIYOR
İstanbul Bölge Aadliye Mahkemesi 1. Asliye Dairesi'nin önüne gelen dosya'da Müjdat GÜLER'in 18 yıllık cezası 20 yıla çıkartılıyor...Ama ortada bir sorun var...
Müjdat GÜLER çoktan yurt dışında kaçmış durumda... Son gelen bilgiler Almanya'da olduğu yönünde...
Peki İsmail KAVUNCU? Yani Gülen'in kendisi eli ile "ORTA ASYA DİZAYNI" YAĞPTIĞI İSİM?
DARBE SONRASI HEPSİ BİRDEN REİSÇİ OLUYOR
İsmail KAVUNCU, 15 Temmuz Darbesi sonrasında Yenikapı Mitingi, demokrasi mitinglerine katılıyo, Twitter'a buradaki fotoğraflarını yüklüyor,aşırı AKP'li ve "reisçi"paylaşımlar yapıyor...
Ama kısa süre sonra 15 TEMMUZ sonrası FETÖ üst düzey yöneticilerinin adeta üstlendiği KAZAKİSTAN'A yerleştiğini ve artık Türkiye'ye çok nadir geldiğini görüyoruz...
Peki size desek ki bu Buğra KAVUNCU'nun babası ORHAN KAVUNCU bu İSMAİL KAVUNCU'nun amcası... Ve Orhan kavuncu sıkça TURKUAZ ŞİRKETLER GRUBU İstanbul merkezine uğrayan isim.. Nasıl iyi mi?
PANAMA BELGELERİNDE BUĞRA KAVUNCU İSMİ
Bu arada BUĞRA KAVUNCU isminin Dünya'nın en büyük yolsuzluk belgeleri olam PANAMA BELGELERİ'NDE DE GEÇTİĞİNİ ekleyelim...
Tam olarak Mehmet Satuk Buğra KAVUNCU olarak geçiyor belgelerde ismi... Ve vergi kaçakçılığı ve kara para aklama işlemleri ile ilgili olduğu ifade edilen TOLLERPORT ASSETS MANAGEMENTS S.A ile ilişkili olduğu ifade ediliyor...
Şöyle bir bakıyoruz efendim... Buğra KAVUNCU'nun DAYISI eski MİT'çi ve GÜLENCIA irtibatını sağlayan Enver ALTAYLI, FETÖ'den tutuklu...
Babasının yeğeni İSMAİL KAVUNCU, Orta Asya'daki GÜLEN OPERASYONUN en önemli ismi olarak 15 TEMMUZ SONRASI KAZAKİSTAN'A yerleşmiş, ortağı bir başka şirket örtağını öldürmeye azmettirmekten 20 sene yemiş firari...
Büyükbaba Abdurrahman KAVUNCU, CIA'nın en ünlü ajanlarından RUZİ NAZAR'ın yakın dostu...
Buğra KAVUNCU, ALMAN DERİN DEVLETİ ve BND ile yakın ilişkisi olan BASF'da CEO...
AKŞENER’İ TESLİM Mİ ALDILAR?
Ve bu isim artık İYİ PARTİ GİK Üyesi büyük ihtimalle de Genel Başkan Yardımcısı olacak...
Dostlar bu şu demektir "AKŞENER artık sadece kağıt üzerindeki isimdir ve partide hükmü yoktur. Parti içerisinde Küreselciler ile Milli kanadın bir nüfuz mücadelesi vardır"
Celal Eren Çelik
Siyasetcafe.com