Tarih 9 Eylül 1919, Sivas Kongresi’nde hararetli bir şekilde Türk Milleti’nin geleceği tartışılıyor. Kurtuluş için yoğun olarak manda fikri konuşuluyor. 8 Eylül gününün gecesi Mustafa Kemal Paşa manda lehindeki konuşmaları hatırlatarak etrafındakilere şöyle seslenir:
“İstanbul’dakiler ve buradakiler nevmit ve hasta insanlardır. Ecnebi işgal etkisi altında cesaret ve ümitlerini kaybetmiş olmanın verdiği teessürle ve marazi bir haleti ruhiye içinde hareket ediyorlar. Bunun başka türlü izahı yoktur. Bir milletin istiklâl hakkını aramasından ve bu yolda gerekiyorsa son damla kanını akıtmasından daha tabii ne tasavvur edilebilir? Şerefsiz, istiklâlsiz, esir bir millet çocukları olarak yaşamak yerine, efendice ve kahramanca ölmek elbette ki şayanı tercihtir. Bunu anlayamamak ne garip mantıktır?”
9 Eylül sabahından itibaren tartışmalar yeniden başlar. Kongreye katılan 38 delegeden birisi de Tıbbiyeli bir gençtir. Cumhuriyet Tarihine Tıbbiyeli Hikmet olarak geçen bu genç, 14 Mart 1919 Tıbbiye direnişinin kahramanlarından birisidir. Bu kahramanlığından dolay delege olarak seçilmiş ve arkadaşlarını zar zor topladığı yol parası ile Sivas’a gelmişti.
Tıbbiyeli Hikmet Manda tartışmalarından rahatsız olduğu için söz alır ve şunları söyler:
”Paşam! Temsilcisi bulunduğum tıbbiye, bağımsızlık savaşımızı başarmak için açtığınız çalışmalara katılmak üzere beni gönderdi. Amerikan mandasını kabul edemem. Kongre bu yolda bir karar verecek olsa bile, bunlar kim olursa olsun, bütün gücümüzle karşı çıkarız. Varsayalım ki, Amerikan mandasını siz de onayladınız. Size de karşı geliriz. Sizi kurtarıcı değil, vatan batırıcı sayarız. Tel’in ederiz.”
Mustafa Kemal bu sözlerin üzerine, “Arkadaşlar, gençliğe bakın, Türk milli bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin” der ve Tıbbiyeli Hikmet’e dönerek:
“Evlat, müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyordum. Biz mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklâl ya ölüm” der.
“Varol Paşam” diyen Hikmet memnuniyetini ifade ederek ve Mustafa Kemal’in elini öper.
Tıbbiyeli Hikmet mandayı ret ederek milli egemenliği, bağımsızlığı, vatanın bütünlüğünü, Türk Milletinin haysiyetini ve şerefini savunmuştu. O zaman ki tehdit İngiltere, Fransa ve İtalya gibi batılı emperyalist güçlerden kaynaklanıyordu. Bu güçlerin ülkeyi işgal etmek, parçalamak ve milletimizi esir etmek için içimize saldığı güç ise Yunanlılardı.
GÜNÜMÜZÜN MANDACI ‘TIBBIYELİLERİ’
Bugünlerde Amerika ve İsrail’in başını çektiği emperyalist güçler gene bağımsızlığımıza, mili egemenliğimize, vatanın ve milletin birliğine saldırıyor. Dün Yunan ordusunu kullanan bu güçler bugün PKK, FETO, IŞİD gibi terör örgütlerini kullanıyor.
Böyle bir ortamda ne yazık ki bazı tıbbiyeliler Tıbbiyeli Hikmet gibi emperyalizme karşı bağımsızlığı, vatanın ölünmez bütünlüğünü, milletin haysiyet ve şerefini korumayı amaç edineceklerine, PKK, FETÖ gibi Amerika’nın yönetim yönlendirdiği örgütlere destek çıkıyorlar. Dünün mandacılarının yerini bugün bunlar almışlar.
Ve gene ne yazık ki, bu ‘tıbbiyeliler’, doktorların en büyük ve en önemli örgütü olan TTB’de söz sahibi durumdalar. Bu durum tüm hekimler için bir yüz karasıdır. Doktorlarımız, Tıbbiyeli Hikmet’i örnek almalı ve günümüzün mandacılarını bu örgütte söz sahibi olmaktan çıkarmalıdır.
EYUP S. KARAKAŞ