Vücudumuzda bağırsak sağlığı ve enerji sağlama gibi işlevlere sahip olan amino asit glutaminle tedavi edilen obez farelerde vücut yağ kütlesi, yağ hücresi hacmi ve kan şekeri seviyeleri azaldı. Araştırmacılar, bundan sonra glutaminin yan etkilerine odaklanacak.

Doç. Dr. Şehime G.Temel

Vücudumuzun ihtiyaç duyduğundan daha fazla kalori tükettiğimizde, fazla enerji beyaz yağ dokusunda trigliserit olarak depolanır. Aşırı beyaz yağ dokusu kitlesi, artan yağ hücresi boyutuna (hipertrofi) ve kronik düşük dereceli bir iltihaplanmaya yol açar. Beyaz yağ dokusundaki bu değişiklikler insülin direnci, tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık gibi metabolik bozukluklarda görülür. Henüz bilinmeyen ise, iltihaplanmaya neden olan şeydir.

Karolinska Enstitüsü araştırma ekibi ve ortak çalıştıkları kişiler, nedenin yağ dokusu metabolizmasındaki değişikliklerle ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceğini sorguladılar. Araştırmacılar, yerel metabolik ortamın önemli bir belirleyici olabileceğini varsaydılar. Bunu daha ayrıntılı olarak araştırmak için, 52 obez ve 29 obez olmayan kadının karın bölgelerinden toplanan yağ dokusunda metabolik süreçlerin nasıl farklı olduğunu değerlendirdiler. Obez ve obez olmayan bireylerden alınan numuneler arasında son derece anlamlı farklılıklar gösteren altı metabolitten glutaminin en büyük fark ve en yüksek anlamlılık seviyesini gösteren metabolit olduğunu ortaya koydular. Glutamin seviyesi, obezitesi olan kişilerin yağ dokularında normal kilolu insanlardan daha düşük seviyelerde bulundu. Düşük glutamin seviyeleri, ayrıca vücut kitle indeksinden bağımsız olarak daha büyük yağ hücresi boyutu ve daha yüksek vücut yağ yüzdesi ile ilişkilendirilmişti. Araştırmacılar, beyaz yağ dokusundaki azalmış glutamin seviyelerinin, artan yağ kütlesi ve yağ hücresi büyüklüğü ile ilişkili olduğunu belirttiler.

VÜCUTTA EN BOL BULUNAN AMİNO ASİT

Glutamin, enerji sağlama ve bağırsak sağlığını koruma gibi birçok kritik fonksiyonda yer alan bir amino asittir. Ayrıca bağışıklık sistemi beyaz kan hücreleri ve T hücreleri üzerinde antiyangı etkileri vardır. Glutamin gerekli ve vücuttaki en bol bulunan amino asittir. Araştırmacılar, düşük glutamin seviyelerinin, yağ dokusunda proyangı genlerinin ifade edilmesinde bir artışa neden olduğunu gösterdi.

İki hafta boyunca glutamin enjeksiyonları alan obez farelerin, salin enjeksiyonları verilen kontrol farelerinden daha az yağ dokusu iltihabına sahip olduğunu gösterdi. Glutamin ile tedavi edilen hayvanlarda vücut yağ kütlesi, yağ hücresi hacmi ve kan şekeri seviyeleri de azaldı. Kültüre edilmiş insan yağ hücrelerinin analizinde, hem proyangı genlerinin ifadesi hem de lipit içeriği, artan glutamin konsantrasyonlarıyla inkübasyonlarından sonra azaldı. Hücrelerde en büyük etki, 11 gün boyunca 520 milimolar (mM) glutamin ile tedaviden sonra gözlendi.

Araştırmacılar ayrıca yağ hücrelerinde değişen glutamin seviyelerinin etkilerini incelediler. Araştırmacılar glutaminin epigenetik değişiklikleri kontrol edebilen bir mekanizma olan OGlcNAsilasyonu etkilediğini gördüler. Obezitesi olan kişiler, yağ dokularında daha yüksek OGlcNAcylation seviyelerine sahipken, glutamin ile tedavi edilen fareler ve insan hücrelerinin, hücre çekirdeğinde daha düşük OGlcNAcylation seviyeleri görüldü. Araştırmanın bulguları “Glutamin İnsan Beyaz Yağ Dokusunda Obeziteyi Enflamasyonla Bağlantılandırır” başlığıyla saygın bilim dergilerinden olan ‘Cell Metabolism’ de 19 Aralık’da yayımlandı.

UZUN VADELİ ETKİLERİ ARAŞTIRILMALI

Araştırmacılar, bundan sonra glutamin uygulamasının etkileri ve güvenliğini araştırmayı hedefliyor. Karolinska Enstitüsü Tıp Fakültesi profesörü Mikael Ryden, glutaminin hücre bölünmesi ve kanserin metabolizması için de önemli olduklarını bildiklerini ve bu nedenle, obezitenin ve komplikasyonlarının tedavisinde yardımcı bir diyet takviyesi olarak glutamin önerilmeden önce olası uzun vadeli yan etkiler hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtti. Bununla birlikte araştırmacılar, glutaminin tamamen, yağ iltihabını hafifletebildiğini, obezite ve Tip2 diyabette yağ dokusu fonksiyonunu iyileştirebildiğini vurguladılar.

Özgün içerik: www.sciencedirect.com