16. Yüzyılda imara açılan ve Beyoğlu bölgesinin mezarlığı olarak kullanılan şimdi AKM ve Beşiktaş'ın stadı Vodafone Park'a kadar binaların bulunduğu bölgeye, 20. Yüzyılın başlarına kadar definler yapıldı.
19. Yüzyılın sonlarından itibaren ise buradaki mezarlıklar, parça parça yok edilmeye ve yerine binalar yapılmaya başlandı. 1890’lar ile 1920’ler arasında çekilen fotoğraflar ve 1826’lardaki İstanbul Pervititch haritaları (İstanbul'un tarihini ve mimari yapısını gösteren belgeler olarak bilinen haritalar) da, bölgenin bir zamanlar geniş bir mezarlık olduğunu ortaya koyuyor. Ancak dönemin belediyesi bu alanı 1934 yılında kamulaştırınca, mezarlar başka bir yere nakledilmeden üzerlerine binalar yapıldı.
Bu durum o dönemde büyük tartışmalara neden oldu. Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan ve ilk Türkçe özel gazeteyi çıkaran İbrahim Şinasi de, 1871’de 45 yaşında vefat ettiğinde, buradaki mezarlığa defnedilmişti. Ancak mezar yeri tam olarak bilinmiyordu.
Tarih araştırmacısı Mehmet Dilbaz birtakım belgelere ulaştı ve Şinasi’nin mezarının bulunduğu yeri ortaya çıkardı. Dilbaz, bu önemli ismin mezarının, Alman Konsolosluğu’nun tam karşısında bulunan Ayaspaşa Palas’ın altında kaldığını ifade etti.
‘ALMAN KONSOLOSLUĞU’NUN KARŞISINDA BULUNAN ALAN, O DÖNEMDE MEZARLIĞA EN YOĞUN DEFİN YAPILAN YERDİ’
Şinasi’nin mezarının Ayaspaşa Mezarlığı’nda olduğunu bildiklerini, ancak tam olarak nereye defnedildiğinin şu ana kadar meçhul olduğunu ifade eden Tarih Araştırmacısı Mehmet Dilbaz, şunları söyledi:
“Şu anda Beyoğlu cihetinin, sur dışı İstanbul’unun iki büyük mezarlığından birinin tam üzerindeyiz. Burası Ayaspaşa Mezarlığı. Taksim Mezarlığı olarak da biliniyor. Bölgenin imara açılmasıyla beraber, Beyoğlu bölgesinin mezarlığı olarak kullanılmaya başlaması 16. Yüzyıl. 16. Yüzyıl’dan, 20. Yüzyılın başlarına kadar buraya sürekli defin yapılıyor ve bu mezarlığın bulunduğu alan, AKM’den neredeyse Beşiktaş’ın stadyumunun bulunduğu yere kadar olan tüm alanı, yani bütün Gümüşsuyu’nu kapsıyor. Fakat dönem dönem, 20. yüzyılın sonlarına doğru buradan bazı parçalar kopartılarak mezarlığın alanı daraltılıyor. Tam arkamızda bulunan yer yani Alman Konsolosluğu’nun karşısında bulunan alan, o dönemde mezarlığa en yoğun defin yapılan yer. 1871 yılında, Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Şinasi, 45 yaşında vefat ettiğinde buraya defnediliyor. Ayaspaşa Mezarlığı’na defnedildiği biliniyor ama tam kabrinin yeri şu ana kadar meçhuldü. Fakat elimize geçen Ebüzziya Tevfik Bey’in yazdığı belgeden, şöyle bir sonuç çıkıyor; kendisi Şair Şinasi’nin cenazesini kaldıran insan ve cenaze merasimi sırasında o zaman günümüzde yerinde eski Park Otel’in bulunduğu yerde, Hariciye Nazırı Tevfik Bey’in bir konağı var. Ve cenazenin tam o konağın bulunduğu yere gelip karşıya geçirildiğini, karşıda o mezarlığın bulunduğu yerde, Şinasi’nin annesinin mezarının yanına defnedildiği söyleniyor. Hatta bir anekdot olarak, “Şairin ruhu, Alman Konsolosluğu’nun bulunduğu yerden şu an muhakkak bizi seyrediyordur” diyor. Dolayısıyla tam olarak nereye defnedildiğini bu şekilde tespit etmiş olduk. Şu anda günümüzde, Ayaspaşa ve Park Palas olarak bilinen iki tane binanın bulunduğu yere kendisi defnedilmiş.”
‘MEZARLAR NAKLEDİLMEDEN, BİNALAR İNŞA EDİLDİ’
Ayaspaşa Mezarlığı’nın 1934 senesinde İstanbul Belediyesi tarafından alınan kararla kamulaştırıldığının altını çizen Dilbaz, “Çünkü burası o zaman büyük bir rant alanı haline geliyor. Ve buraya binalar yapılması talep ediliyor. Ne yazık ki mezarda herhangi bir nakli kubur yani mezarların taşınması yapılmadan, mezarların üzerine arkada gördüğünüz binalar inşa ediliyor. Bu inşaat sırasında da o kıymetli Osmanlı mezar taşları kırılarak, arkadaki binalara temel taşı olarak döşeniyor. Buradaki bazı binalarda yıkım ya da tadilat sırasında o taşlar ortaya çıktı. Dolayısıyla, artık Şinasi’nin mezarının nerede olduğunu bilmekle beraber, mezarının taşınmadığını ve kabrin üzerine arkadaki Ayaspaşa Palas binasının inşa edildiğini biliyoruz” diye konuştu.
Mezarların taşınmadığı ile ilgili kayıtların dönemin gazetelerinde olduğunu dile getiren Dilbaz, “O zaman epey bir tartışma çıkıyor bu konuda. Bu mezarlar neden nakledilmedi? Şehitlikler neden burada duruyor? Saygısızlık yapılıyor gibi ciddi tartışmalar oluyor ama çok hızlı bir şekilde burası kamulaştırılarak, hızlıca mezarlar ortadan kalındırılıyor ve hemen ardından binalar inşa edilmiş” dedi.