Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi (YİK) Bülent Arınç'ın Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın tahliye edilmesi gerektiği çıkışı gündem olmuştu. AKP içinde de Arınç'a yönelik sert tepkiler gelmiş, "istifa" çağrıları yapılmıştı.
Erdoğan, dün Arınç'ın sözleriyle ilgili "Geçmişte birlikte çalışmış olsak bile hiç kimsenin şahsi açıklamaları hükümetimizle, partimizle ilişkili hale getirilemez. Bizim nerede durduğumuz bellidir, istikametimizde değişiklik yoktur" demişti.
Sabah yazarı Mehmet Barlas'tan Bülent Arınç tartışmasına ilginç bir çıkış geldi.
"Arınç'ın sözleri eleştiri mi yoksa özeleştiri mi bilmecesi çözümleniyor" başlıklı yazısında Barlas "Son dönemde özellikle Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç'ın seslendirdiği görüşlerin eleştiri mi yoksa özeleştiri mi kapsamına girdiğini anlamak çok kolay değildi. Çünkü kraldan fazla kralcı olanların Bülent Arınç'a çok ağır tepkileri seslendirdikleri dikkati çekiyordu" ifadelerini kullandı.
Barlas'ın yazısının satır başları şöyle:
Sağlıklı demokrasinin olmazsa olmazı tabii ki eleştirinin kutsallığıdır. İktidarların doğruyu bulmasına yardım eder eleştiriler. Ve eleştiriden daha da değerli olan ise "Özeleştiri"dir. Özeleştirinin varlığı, iktidar sahiplerinin gerçeklerden kopmadıklarını ve doğruyu bulmak için kendi aralarında da tartışıp, kendilerini cesurca eleştirebildiklerini kanıtlar.
ÖZELEŞTİRİ Mİ?
Son dönemde özellikle Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç'ın seslendirdiği görüşlerin eleştiri mi yoksa özeleştiri mi kapsamına girdiğini anlamak çok kolay değildi. Çünkü kraldan fazla kralcı olanların Bülent Arınç'a çok ağır tepkileri seslendirdikleri dikkati çekiyordu.
CUMHURBAŞKANI NE DEDİ?
Bu konuya dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklık getirdiğini söyleyebiliriz. Cumhurbaşkanı video konferans yöntemi ile AK Parti il kongrelerine gönderdiği mesajlarda, Bülent Arınç'ın şahsi ifadelerinin Cumhurbaşkanı ve hükümet ile ilişkili haline getirilemeyeceğini söylerken konuya şöyle değindi:
İSTİKAMETİMİZ BELLİ
"Hiç kimsenin şahsi ifadeleri, Cumhurbaşkanı ile hükümetimizle, partimizle ilişkili hale getirilemez... Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Geçmişte birlikte çalışmış olsak bile hiç kimsenin şahsi açıklamaları hükümetimizle, partimizle ilişkili hale getirilemez. Bizim nerede durduğumuz bellidir, istikametimizde değişiklik yoktur."
Teröre bulaşmış, terörle el ele kol kola yürüyenler bizim temasta olduğumuz kişiler olamaz. Şu anda yargının tasarrufu altında olanlar, Yasin Börü'lerin ölümüne neden olanlar hiçbir zaman Tayyip Erdoğan tarafından, dava arkadaşları tarafından savunulamaz."
Gezi eylemlerini finanse edenlerin savunucusu olamayız. Gezi olaylarının finansörlüğünü yapan, bugün yarın hiçbir zaman bunların savunucusu olmadık, bundan sonra da olmayız. Fitne ve fesat girişimlerini reddediyoruz."
İbrahim Kalın da konuştu
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da NTV canlı yayınında gündeme dair değerlendirmelerde bulunurken Bülent Arınç olayına şöyle değindi:
"Bunların hepsi birebir Cumhurbaşkanımızın adına yapılmış açıklamalar dersek hata yaparız. Onlar Cumhurbaşkanı adına bir sözcü gibi konuşmuyorlar. Kendi görüşlerini ifade ediyorlar. Bunları Cumhurbaşkanımıza da ifade ediyorlar. Cumhurbaşkanımız da bunları Yüksek İstişare Kurulu toplantılarında dinliyor. Ama son tahlilde büyük fotoğraf içerisinde bütün bunların istişareleri yapıldıktan sonra politika haline gelmesi Cumhurbaşkanımızın iradesiyle şekillenen bir şey."