ÇİN VE TÜRKİYE VURGUSU
Putin, Erdoğan’ı uçağın kapısında karşıladı ve açılış konuşmasını birlikte yaptılar. Konuşma sırasında fuarın baş partneri olarak Çin vurgusu yapılırken, Türkiye’de onur konuğu seviyesinde kabul gördü. Davetin Putin tarafından yapıldığını da Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı. TürkiyeRusyaÇin, Moskova’daki havacılık ve uzay sanayi fuarında birlikte görüntü veriyor. Bu tarihi bir olaydır. Üstelik bu tarihi olay yine TürkRus ilişkilerinin bozulmak istendiği bir dönemde gerçekleşiyor. Yeni dönemi anlamak ve kavrayabilmek için büyük bir fırsat. Rus tarafı, Türkiye’nin SU35 tipi uçaklarla ilgilenebileceğinin de işaretini verdi. Zaten Erdoğan’da gitmeden önce basında benzer haberler çıkmıştı. F35’lere karşı Türkiye’ye açık bir alternatif. Uzay vurgusu ise başka bir önem taşıyor. Belli ki; Avrasya’da ilişki ağı uzaya kadar ulaşacak. Bütün bu tabloya uygun olmayan olgu ise ABD ile güvenli bölge mutabakatı. Oraya da farklı bir açıdan bakmak mümkün.
GÜVENLİ BÖLGE OYUNU
Stratejinin yada başarılı stratejinin temek kuralı “konjektüre” yada Türkçesiyle genel duruma uymasıdır. Genel duruma bakıldığında kaçınılmaz olan şey TürkAmerikan anlaşmazlığıdır. Buna Atlantik cephesinin içinde olduğu çıkmaz ve buna karşılık güçlenen Avrasya olgusunu eklersek başarılı stratejinin yolu bellidir.
GÜVENLİ BÖLGE NEDİR?
Şimdiden söyleyelim güvenli bölge konusunda Türkiye ve ABD’nin anlaşması imkansız. Eğer Türkiye gerçekten Fırat’ın doğusunu terörden temizleme niyetindeyse ve bunu yaptığı pençe harekatıyla destekliyorsa genel durum, anlaşmanın mümkün olmadığını gösteriyor. Öncelikle güvenli bölge ne demek ona bakmak lazım. Güvenli bölge, içinde yaşayanların tamamen silahsızlandırıldığı ve kontrolün belirli güçler tarafından sağlandığı bölgedir. En bilinen örnek Bosna’daki Srebreniça’ydı. Yugoslavya iç savaşı sırasında güvenli bölge ilan edilen Srebreniça’da yaşayan halkın silahları toplandı. Kontrol anlaşma gereği BM Barış Gücü’ne devredildi. Fransız ana karargahının komutasında Hollanda askerleri bölgeyi korumakla görevliydi fakat bir kara planla güvenli bölgede silahsız bırakılan Boşnakların üzerine tamamen silahlı Sırp aşırı milliyetçi çetelerin girmesine izin verdiler. Sonuçta katliam yaşanmıştı. Bizim bu yazıda meselemiz katliam değil güvenli bölgenin anlamı. Şu ki; hem bir gücü silahlandırıp hem güvenli bölge oluşturamazsınız.
PERİNÇEK’LE DOĞACAK YENİ FIRSAT
Bu durumda ABD bir oyun kuruyor, oyalama taktiği uyguluyor ama Türkiye’den yapılan açıklamalarda oyalama taktiğinin başarılı olmayacağı görünüyor. Türkiye, 30 Km. derinliğinde bir güvenli bölgeden bahsederken, ABD en çok 8 Km. derinlikten bahsediyor. 30 Km. derinlik zaten bölgede silahsız kalacak PKK unsurlarını etkisiz hale getirecektir. ABD, verdiği bunca silahı geri mi toplayacak? Elbette hayır. Türkiye ise bu süreçte ABD’yle görüşmelerini de tamamlayarak yapacağı harekatı iyice meşru hale getirecek. ABD’nin düşmanlığı uluslararası süreçte daha net kavranacak. Türkiye, Rusya ve Suriye ile görüşmelerini de ilerletme fırsatı bulacak. ABD bir oyun kurdu belki ama Türkiye’de oyunu bozup tamamen kendi lehine çevirme şansına sahip. Bu açıdan Suriye ile ilişkilerin sağlamlaştırılıp Doğu Perinçek’in Eylül ayında yapacağı Şam ziyareti gerçek bir fırsat olarak değerlendirilmeli. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “Asya açılımı” ve “Suriye’de, bölgede PKK varlığı istemiyor” açıklamalarının gerçek değeri Türkiye, Rusya elbette Suriye birlikteliğinde yapılacak olan ittifakla ortaya çıkacaktır. Böyle bir ittifakın meselenin kesin çözümü olduğunu artık herkes biliyor ama zaman akıp gidiyor. Basketbol gibi düşünelim; hücum süreniz dolarsa yaptığınız hücumun değeri olmaz.
Teoman Alili
ulusal.com.tr