Wagner'in sahibi olduğu söylenen Yevgeniy Prigojin, DEAŞ'lıların PKK'ya katıldığını belirtti. Prigojin, bunların ABD tarafından finanse edildiğini vurguladı, 'Türkiye, bu harekâtla sınır bölgelerini düzene sokuyor, çünkü orada yaşananlar ülkenin güvenliğini doğrudan etkiliyor.' dedi


Türk Silahlı Kuvvetlerinin 18 Nisan’da başlayan Irak’ın kuzeyindeki PKK hedeflerine yönelik harekâtı, sadece Türkiye değil, dünya çapında etkileriyle tartışılmaya başlandı. Bu çerçevede NATO kuşatmasına karşı Ukrayna’da özel bir harekât başlatan Rusya’nın tepkisi de merakla bekleniyordu.

Aydınlık, Türkiye’nin “PençeKilit” harekâtını, Rus özel güvenlik şirketi “Wagner”in sahibi olduğu iddia edilen, bölgeyi yakından tanıyan Petersburglu iş insanı Yevgeniy Viktoroviç Prigojin’e sordu. Prigojin, gazetemizin sorusuna yazılı olarak yanıt verdi. Rusya’nın etkili isimlerinden Prigojin’in Rusça açıklamasının Türkçe tam metnini okurlarımızla paylaşıyoruz.

Prigojin (sağdan ikinci)

‘ABD TARAFINDAN FİNANSE EDİLEN ALÇAKLAR’

18 Nisan’da Türkiye Irak’ın kuzeyine, ABD'nin Ortadoğu’da temel müttefiki gördüğü terör örgütü PKK’ya karşı “PençeKilit” adlı yeni bir harekât başlattığını duyurdu. Bu harekâtla ilgili değerlendirmenizi almak isteriz.

“Türkiye, bu harekâtla sınır bölgelerini düzene sokuyor, çünkü orada yaşananlar ülkenin güvenliğini doğrudan etkiliyor. Elbette Irak ve Suriye’nin kuzeyinde iyi insanlar var ama aynı zamanda ABD tarafından finanse edilen çok sayıda alçak, istikrarsızlık yaratıyor ve bizzat Türkiye topraklarında dahi milli güvenliğe tehdit oluşturuyor. Bu nedenle, Rusya’nın Türklerle bazen boy ölçüşmek zorunda kalmasına ve kimi zaman da farklı taraflarda olmalarına rağmen, Türkiye'nin milli çıkarlarını mümkün olan her şekilde savunma hakkı vardır.”

‘DEAŞ’lILAR BİRKAÇ GÜNDE PKK’LI OLDU’

“Kürt meselesine gelince… Kürtler arasında çok düzgün, namuslu kişiler olabilir ama teröristler de var. 2017’nin sonları, 2018’in başlarında, Mazlum Kobani’nin yönetiminde, Amerikalıların desteğiyle sözde SDG birliklerinin, sözde DEAŞ’a karşı başarılı operasyonlar yürüttüğü iddia edildiği dönemde, DEAŞ savaşçılarının imha edilmediğini, aslında tabela değişikliğiyle eski DEAŞ’lıların SDG’ye entegre edildiğini belirtmek isterim. Bunun kanıtı, Koniko gaz sahası bölgesinde konumlanmış olan ve Suriye petrolünü yağmalayan DEAŞ’ın, telsiz konuşmalarından tespit ettiğimiz üzere, birkaç gün içinde kendilerini DEAŞ’lı olarak değil de SDG’li olarak adlandırmaya başlamasıdır. Böylece onlar da ABD'nin koruması altında girdi ve gelirlerini Sam Amca’yla paylaşmaya başladı.”

‘TÜRKLERİN SİLLESİNİ YEMEK İSTEMİYORSANIZ, BÖLÜCÜLÜĞÜ BIRAKIN’

“Dolayısıyla bu Kürt gruplarının, Türklerden sille yemek istemiyorlarsa, ikili oyun oynamayı bırakıp Türkiye ve yaşadıkları diğer ülkelerin toplumuyla kaynaşmaya başlamaları, ayrılıkçılığa kalkışmamaları gerekiyor. Kardeş halkların birlikteliğiyle Rusya buna iyi bir örnektir: Başkurtlar, Tatarlar, Çeçenler, Yakutlar, Ukraynalılar ve ayrıca diğerleri.”

‘TÜRK ORDUSUNUN KUTSAL SAVAŞI’

“Şu halde özetleyecek olursak: Türkiye, teröristlere karşı kutsal bir mücadele yürütüyor ve Kürt kökenliler de dâhil olmak üzere teröristleri toprak bütünlüğüne ve güvenliğinin temellerine saygı duymaya zorluyor.”

KARABAĞ VE FETÖ DEĞERLENDİRMESİ

Dünya kamuoyunda ismi “Wagner”le birlikte anılan Yevgeniy Prigojin, son Karabağ Savaşı’nın ilk günlerinde de Aydınlık’a değerlendirmelerde bulunmuştu. 1 Ekim 2020 tarihli Aydınlık’ta yayımlanan demecinde Rus iş insanı, “Türkler, Ermenistan sınırını geçmedikleri sürece, hukuki olarak Karabağ çatışmasına müdahil olma hakkına tam anlamıyla sahiptir. (…) 2018 Turuncu Devrimi’nin ardından, yani Paşinyan’ın iktidara gelmesiyle, çok yüksek sayıda Amerikan NGO’su Ermenistan topraklarında boy gösterdi. Sorunun özü burada yatıyor. Çatışmayı Amerikalılar kışkırtıyor.” demişti. Prigojin, Karabağ konusunda Türkiye’nin saldırgan bir tavrı olmadığını, hatta imrenilecek bir çizgi izlediğini vurgulamıştı.

Yevgeniy Prigojin, daha önceki aylarda ise ABD Senatosu’na gönderdiği açık mektupta FETÖ’ye de değinmiş ve Washington’un Fethullah Gülen’i ülkesinde saklamasına tepki göstermişti:

“Diğer devletlerin milli değerlerini, gelenek ve kültürlerine kadar yok etmek için ABD, tüm dünyada düzenli olarak siyasi süreçlere ve seçimlere müdahalede bulunmaktadır. (…) ABD, birçok ülkeden binlerce suçlu, hırsız ve dolandırıcıların parası için bir cennettir. ABD, terörist gruplar kurar, liderlerini barındırır ve ailelerinin güvenliğini garanti eder. ABD, topraklarında tüm dünyadan Fethullah Gülen, Chen Guangcheng, Rıza Pehlevi ve birçokları gibi hainleri yetiştirir ve saklar.”