Suriye'de ateşkes tehdit altında. Heyet Tahrir elŞam (HTŞ)'a bağlı radikal İslamcılar, baharda İdlib'deki çatışmaları sona erdiren RusTürk anlaşmalarına uymama çağrıları yapıyorlar. Dahası, radikaller güvenlik koridorunun oluşturulmasını engellediler ve ateşkesi ihlal ettiler. Buna karşılık Ankara ve Şam, temas hattı boyunca konumlarını güçlendiriyorlar. Ria Novosti, yeni gerilimin neye yol açacağını inceledi.
TEHLİKELİ KORİDOR
Ülkenin kuzeybatısındaki İdlib bölgesi yakın zamana kadar nispeten sakindi. Mart ayı başlarında, Beşar Esad'ın hükümet güçleri ve Türkiye destekli Suriyeli muhalif gruplar ateşi kesti. Vladimir Putin ile Recep Tayyip Erdoğan arasındaki anlaşmalar ateşkesi sağladı. Rusya, Suriye ordusunun İdlib'in derinliklerine doğru ilerlemesini durdurmak için Şam'ı etkileyeceği sözünü verdi. Türkiye ise bir kez daha, Esad'ın muhaliflerini HTŞ'den ayırma sözü verdi.
Suriye Cumhurbaşkanı da kenarda durmadı. Suriye ordusunun kışın İdlib'e yönelik saldırısını, terör gruplarının muhalefet kisvesi altında faaliyet göstermesi nedeniyle başlattığını hatırlattı. Esad, Ankara'ya sözünden vazgeçmeme ve gerilimi azaltma bölgesindeki radikalleri desteklememe çağrısında bulundu.
RusTürk anlaşmalarının önemli bir noktası, Suriye limanlarını ülke içindeki vilayetlere bağlayan bir güvenlik koridorunun oluşturulmasıdır. M4 karayolunun kuzeyinden altı kilometre ve güneyinden altı kilometre genişliğinde bir alan, Moskova ve Ankara tarafından birlikte devriye edilecekti ve bu uygulama, durumun istikrara kavuşmasını garanti altına alacaktı. Ancak HTŞ'ye bağlı cihatçılar kendilerini hatırlattılar ve Rus askerlerine saldırdılar. Sonuç olarak, karayolu yalnızca bir kez tümüyle devriye edildi. Ağustos başında başka bir devriye planlandı, ancak başarısız oldu. Taraflar nedenleri açıklamadılar, ancak güvenlik koridorunun olmadığını kabul ettiler.
TÜRKİYE GÖZLERİNİ AÇIK TUTUYOR
Temmuz ayında İdlib'de 140'tan fazla ateşkes ihlali meydana geldi. Ateşkesi ihlal eden sadece cihatçılar değildi, Rus Tarafları Uzlaştırma Merkezi, hükümet güçleri ve muhalefet arasında çapraz ateşlerin açıldığını kaydetti. Türk topçuları, ordu birliklerine ateş açtı.
Merkezin Başkanı Amiral Aleksandr Şerbitskiy şu açıklamada bulundu: “Yasadışı silahlı oluşumlar ateşkes anlaşmasını kullanıyor. Aynı zamanda askeri kuvvetlerini güçlendiriyorlar.”
Hükümet karşıtı güçlere yakın İnsan Hakları İzleme Merkezi de ateşkesin ihlal edildiğini kabul etti. Sundukları bilgilere göre, hafta başında İdlib'in güneybatısında Esad ordusu ile radikaller arasında çatışmalar yaşandı. Arap medyası, çatışmalara Rus ordusunun da katıldığını yazıyor. Savunma Bakanlığı bu konuda henüz yorum yapmadı.
Gözlemciler, hükümet güçlerinin son iki haftadır İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinde sınır boyunca konumlarını güçlendirdiğini söylüyor. Türkiye de gözlerini açık tutuyor. Erdoğan, Mart ayından Ağustos ayına kadar muhalefete, birkaç bin askeri teçhizat ve yaklaşık bin asker gönderdi. Ankara bunu Esad'ın taarruza devam edebileceği olasılığıyla açıkladı ve buna göre muhaliflerin kendilerini savunması gerekiyor.
RADİKALLERİN BÖLÜNMESİ
Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Ortadoğu uzmanı Aleksey Hlebnikov, durumu gerginleştirmemeyi tavsiye ediyor: “Bazı hususlara rağmen ateşkese uyuluyor.” Aynı zamanda siyaset bilimci olan Hlebnikov, Ankara'nın İdlib bölgesinde konumunu güçlendirdiğini kabul ediyor.
Uzmana göre, yakın gelecekte eyaletin güney ve kuzey kesimlerindeki radikal militanları yok etme amaçlı sınırlı bir askeri operasyonun yapılması olası.
Hlebnikov şöyle diyor: "RusyaTürkiye anlaşmasının şartlarına göre, M4 yolunun güneyindeki bölge er ya da geç Suriye ve Rus ordusunun kontrolüne geçmelidir. Ancak İslamcı radikal oluşumlar varken, bunu yapmak kolay değil. Şimdi önemli olan, oluşturulan güvenlik koridorunu teröristlerden temizlemek.”
İdlib'de İslamcı gruplar arasında bir bölünme olduğunu söyleyen Hlebnikov, “Moskova ve Ankara'nın, alanı radikallerden temizlemek için bundan yararlanabileceklerini” söylüyor.
Siyaset bilimci şöyle devam ediyor: “İdlib'de iki oluşum var HTŞ ve Hurras edDin. HTŞ militanlarının çoğu şimdi kendilerini yeniden şekillendiriyor. Türkiye'nin onları bir şekilde destekleyeceğini umarak, kendilerini ılımlı İslamcılar olarak konumlandırıyorlar. Buna kabul etmeyenler, daha radikal Hurras edDin'e katılıyor. Gruplar arasında sürekli çelişkiler ortaya çıkıyor.”
Hlebnikov'e göre Türkiye, bölünmeyi kendi lehine çevirmek niyetinde: “Ankara, HTŞ'nin ılımlı İslamcılarını Suriye muhalefetinin saflarına katmak istiyor. Hurras edDin tarafına geçenleri ise yok etmeyi planlıyor, gerçi örgütün tümünü de yok etmeyi planlıyorlar.”
Moskova da Türklerin mantığını anlıyor ve bu nedenle Esad'ı saldırmaktan alıkoyuyor. Yeni çatışmalar bir kez daha “kâfirlere” karşı mücadelede İslamcıları birleştirecek. Ve bu hiçbir tarafın çıkarlarıyla örtüşmüyor. İdlib’in onlardan temizlenmesi için bölünmeleri, Ankara, Şam ve Moskova için elverişli olacaktır.
'KÜRTLERİN' ABD İLE İŞBİRLİĞİ MOSKOVA'DA HOŞ KARŞILANMIYOR
Moskova Devlet Dilbilim Üniversitesi Bölgesel Araştırmalar Teorisi Bölümü doçenti İkbal Dürre'ye göre Ankara, son aylarda İdlib'deki geçiş kapıların sayısını önemli ölçüde artırdı. Bu, Suriye ordusunun temas hattı boyunca güçlendirilmesine bir yanıt.
Dürre’ye göre, “Artan gerginlikler, RusTürk anlaşmalarının uygulanmasını zorlaştırıyor. Ancak asıl engel Şam ile Ankara arasındaki çelişkilerdir. Asıl sorun, Türkiye ve Rusya'nın M4 karayolunda ortak devriye yapmasını engelleyen İslamcı gruplardır. Radikallere karşı mücadele, artık çatışmaya dahil olan herkesin birincil hedefidir.”
ABD'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki eylemleri, diğer bir zorluk olarak görülüyor. Ülkenin ana enerji kaynakları burada yoğunlaşmış ve şimdi burası “Kürtler” tarafından kontrol ediliyor. Amerikalılar petrol ve gaz sahalarından pay almak istiyor.
Dürre, “Ankara, Kürtlerin Amerikalılarla yaptığı işbirliğine karşı. Bu ilişkiler Moskova'da da hoş karşılanmıyor. ABD'nin Deyrezor bölgesinde uzun vadede güçlenmesi, Suriye çevresinde oluşan kırılgan güç dengesini bozabilir” diyor.