İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu DHKPC'li teröristler için destek istedi!
Güneş gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, geçtiğimiz günlerde ölen Adalet Ağaoğlu'na vefasızlık yapıldığını savunduğu yazısında kendi dahil olduğu bir skandalı itiraf etti. Yazısında Ağaoğlu'nun "askeri vesayet" karşıtlığına ve "FETÖ'nün yargıyı ele geçirdiği referanduma" olan desteklerine övgüler dizen ROK, Hürriyet gazetesindeki günlerini hatırladı ve Cansu Çamlıbel'e haksızlık yaptıklarını savundu. ROK, yazısında Nagehan Alçı ile birlikte Aydın Doğan'a telkinde bulunarak arkadaşlarını paraşütle yazar yaptırdıklarını şu sözlerle itiraf etti:
"Hürriyet’te sürekli köşe yazarı olmak ve soru soran kimliğin dışında güçlü yorumlar yaparak siyasi hayatı etkileyen medya nomenklaturası içine dahil olmayı çok istiyordu.
*
Dış politika gazeteciliği ve röportajcılık alanında verdiği büyük emeklerle de bunu hak ediyordu. Sedat Ergin de Cansu’yu destekliyordu.
*
Fakat biz o zaman başka birini, yakın bir arkadaşımızı paraşütle Cansu’nun önüne geçirdik. Doğrudan Aydın Doğan ile o kişiyi ben ve Nagehan tanıştırdık. Doğan’a telkinde bulunduk.
*
O süreç içinde Cansu yerine tepeden inme o kişi Hürriyet’e dış politika alanında köşe yazarı yaptırıldı. Yani resmen torpildi bu.
*
Sonra bu operasyonun bizden bağımsız görünmesi için de mükemmel bir üstünü örtme mekanizmasını bizzat ben kurdum. Operasyon bizimle alakasız görüldü. Doğrudan şahitleri dışında kimse de bilmez bu olayı.
*
Ertuğrul Özkök ve Zafer Mutlu ise bu süreci iyi bilen iki isim. Onlar da bizim getirdiğimiz o paraşütle inen kişiye olumlu ve sıcak davrandılar.
*
Bunları hatırlayınca üzülüyorum. Haksızlıktı çünkü. Bu doğalolmayan müdahale olmasa Cansu isteğine 201213 gibi kavuşacaktı.
*
Bir sabah uyandığında kendisi yerine hariçten birinin köşe yazarlığına tepeden getirildiğini görünce Cansu’nun sinir krizi geçirdiğini söylemişlerdi bana. İçim burkulmuştu ama hemen bu duygumun üstünü örtmeyi tercih etmiştim.
*
O süreçte adil ve etik tavrı Sedat Ergin almıştı ve bu operasyona karşı çıkmıştı. Bu konuda pişmanlığımı sonradan Ertuğrul Özkök ve Zafer Mutlu ile de paylaştım. Hatta Özkök ile yakın bir zaman önce konuştuk.
*
Elbette esas bu işte karar veren Aydın Doğan’ın kendisiydi ama Doğan zaten böyle “küçük olay” türünden gördüğü şeyleri önemsemezdi. “Tamam yapın” der geçerdi. O hep “büyük iş”lerin peşindeydi...."