Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin 21 Mayıs 2021'de basın toplantısında provokasyon gerçekleştiren Anadolu Ajansı eski muhabiri Musab Turan'ın itirafçı olduğu ortaya çıktı.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 59. sayısında, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişimi ele alındı.

Sabah Gazetesi Haber Koordinatörü Kenan Kıran; "40 Yıllık Örgütle Mücadelenin Zorluğu" başlıklı yazısında, iki bakanın bulunduğu basın toplantısında kamikaze bir eylemde bulunan Anadolu Ajansı muhabiri Musab Turan'ın itirafçı olduğunu ve Fetullahçı Terör Örgütü üyelerini deşifre ederek 8 yıl kendisini gizlediği söyledi.

Musab Turan'ın; 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası bazı itiraflarda bulunacağını belirterek kurum yöneticileriyle görüştüğü, Şirinevler'de FETÖ toplantılarına katıldığını, 1725 Aralık'tan sonra toplantılara gitmeyi bıraktığını ama esasta örgüt mensuplarıyla bağlantısı olmadığını iddia ederek, ajans çalışanlarından aynı sohbetlere gidenlerin isimlerini verdiği öğrenildi.

Musab Turan'ın verdiği isimlerin, detaylı soruşturmalarında ByLock çıkınca Anadolu Ajansı'ndan atıldığı, Musab Turan ise kurumda kaldığı bildirildi.
Kenan Kıran; "Devletin ajansında çalışan bir muhabirin kamikaze bir eylemde bulunmasını dikkat çekicidir. Musab Turan'ın, FETÖ'nün medya yapılanmasında yer almasına rağmen, kendini 8 yıl gizlemesi de önemlidir" ifadelerini kullandı.

40 yıl önce İzmir'de başlayan, ülkemizin tüm kurumlarına sızan ve yurt dışında da çok etkili olan örgütün kökünün kazınması zordur. Bu mücadele çok uzun yıllar sürecektir. Elebaşılığını Fetullah Gülen'in yaptığı Fetullahçı Terör Örgütü; 15 Temmuz Darbe Girişimi'nde kendisini gizleyen unsurlarıyla, ülkemizde faaliyetine devam etmektedir. Darbe girişimi 6. yılına girerken, örgüte yönelik soruşturmaların devam etmesi, üst düzey örgüt mensuplarının gözaltına alınması ve tutuklanması, FETÖ ile mücadelenin zorlu olduğunu gözler önüne sermektedir.

"Darbeye katılanların daha fazlası Türk Silahlı Kuvvetlerindeydi." Bu sözler 15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olan İrfan Fidan'a ait. Şu anda Anayasa Mahkemesi üyesi olan, FETÖ'ye yönelik en önemli soruşturmalara bakan İrfan Fidan, 12 Temmuz 2019'da Sabah gazetesine önemli açıklamalarda bulunmuştu. İrfan Fidan, 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ardından örgütün yapısını ise şu ifadelerle açıklamıştı:

"Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) yuvalanmış örgüt mensuplarının tamamı darbe girişimine katılmamış, sadece bir kısmı katılmıştır. 15 Temmuz davalarında yargılanan asker sayısı bellidir. Bu sayının daha fazlası TSK içerisinde görev yürütmekteydi. Bu, örgütün stratejisidir. Örgüt birtakım kuvvetlerini ihtiyat kuvveti olarak yedekte tutmuştur. Bir kısmını darbe girişimine sevk etmemiştir, geri planda tutmuştur. Bu geri planda kalanlara yönelik soruşturmalarımız da devam etmektedir."

İrfan Fidan'ın söz konusu açıklamaları önemlidir. 40 yıl önce İzmir'de başlayan, ülkemizin tüm kurumlarına sızan ve yurt dışında da çok etkili olan örgütün kökünün kazınması zordur. Bu mücadele çok uzun yıllar sürecektir. Elebaşılığını Fetullah Gülen'in yaptığı Fetullahçı Terör Örgütü; 15 Temmuz Darbe Girişimi'nde kendisini gizleyen unsurlarıyla, ülkemizde faaliyetlerine devam etmektedir.

DARBE GİRİŞİMİNDEN BEŞ YIL SONRA YAKALANABİLEN İSTİHBARATÇI TUĞGENERAL
Darbe girişimi 6. yılına girerken, örgüte yönelik soruşturmaların devam etmesi, üst düzey örgüt mensuplarının gözaltına alınması ve tutuklanması, FETÖ ile mücadelenin zorlu olduğunu gözler önüne sermektedir. 30 Ağustos 2020'de tuğgeneralliğe terfi ederek, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı görevine atanan ve Kasım 2020'de emekliye ayrılan Tuğgeneral Serdar Atasoy, 27 Ocak 2021'de FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınmıştır. Milli Savunma Bakanlığı Personel Daire Başkanı Emekli Tuğgeneral Nuri Cankıymaz ve Emekli Tuğgeneral Celalettin Çoban hakkında da aynı gün gözaltı kararı alınmış, Nuri Cankıymaz, Yunanistan'a kaçmaya çalışırken 1 Mart 2021'de yakalanarak tutuklanmıştır. Örgütün, 15 Temmuz Darbe Girişimi ardından ülkemizde gerçekleştirdiği cinayetler ve algı operasyonları dikkat çekicidir. Organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker'in, yurt dışından ülkemize yönelik algı operasyonunun öncesinde ve sonrasında, örgüt kendini yeniden göstermiştir.
Pandemi önlemleri kapsamında, belli camilerde ve sınırlı sayıda itikaf yapılmasına yönelik karar alınmasına rağmen, birçok camide provokasyon amaçlı girişimler, bir savcının pandemi önlemlerini eleştiren konuşma yayınlaması, 104 emekli amiralin darbe imalı bildirisi ve 1725 Aralık yargı darbe girişiminin Fuat Avni'si gibi tanımlanan organize suç örgütü elebaşının yasa dışı ses kayıtları yayınlaması dikkat çekicidir. Yine devletin ajansında çalışan bir muhabirin de kamikaze bir eylemde bulunmasını buraya eklemek gerekir.

KAMİKAZE MUHABİRİN GEÇMİŞİ
Anadolu Ajansı muhabiri Musab Turan'ın; 21 Mayıs 2021'de Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin basın toplantısında gerçekleştirdiği provokasyon, örgütün kendisini gizlemekte başarılı olduğunu göstermektedir. Musab Turan'ın, iki bakana kendi yorumlarını soru olarak sunması ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya hakarete varan sözler söylemesi dikkat çekicidir. Musab Turan'ın, söz konusu provokasyonu Instagram'dan canlı olarak yayınlaması, olayın planlı bir eylem olduğunu ortaya koymuştur. Musab Turan'ın, FETÖ'nün medya yapılanmasında yer almasına rağmen, kendini 8 yıl gizlemesi de önemlidir.

Musab Turan, 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası bazı itiraflarda bulunacağını belirterek kurum yöneticileriyle görüşmüş, Şirinevler'de FETÖ toplantılarına katıldığını, 1725 Aralık'tan sonra toplantılara gitmeyi bıraktığını ama esasta örgüt mensuplarıyla bağlantısı olmadığını iddia ederek, ajans çalışanlarından aynı sohbetlere gidenlerin isimlerini vermiştir. Musab Turan'ın verdiği isimler, detaylı soruşturmalarında ByLock çıkınca Anadolu Ajansı'ndan atılmış, Musab Turan ise kurumda kalmıştır. Turan'ın, 1725 Aralık darbe girişiminden 8 yıl sonra kendini göstermesi, FETÖ'yle mücadelenin zorluğunu gözler önüne sermiştir.


Genelkurmay Çatı Davası'nın görüldüğü Sincan Ceza ve İnfaz Kurumu Yerleşkesi

RİZE EMNİYET MÜDÜRÜNÜN ŞEHİT EDİLMESİ
Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'nin 11 Aralık 2018'de makamında şehit edilmesindeki FETÖ bağlantılarının 15 ayda ortaya çıkarılması da dikkat çekicidir. Altuğ Verdi, Üsküdar ilçesinde 15 Temmuz Darbe Girişimi'ni önleyen en önemli isimlerden biriydi. Rize Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianamede, Altuğ Verdi'yi şehit eden polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun FETÖ bağlantısı tespit edilememiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun FETÖ üyesi olduğunu, 15 ay sonra delilleriyle ortaya çıkarmıştır.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı; İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun, İstanbul'da görev yaptığı sırada FETÖ'nün polis imamı ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde akademisyen Evren Ersoy ile hem telefonla hem yüz yüze görüştüğünü ispatlamıştır. Sarıcaoğlu'nun, 20032005 arasında Niğde Polis Okulu'nda olduğu, örgütün Niğde imamı akademisyen Mustafa Çalışkan'la onlarca telefon görüşmesi olduğu da tespit edilmiştir.
Kırıkkale Cezaevi'nde İsmail Hakkı Sarıcaoğlu ile aynı koğuşta kalan hükümlü Okan Ünal da savcılığa ve polise başvurmuş, İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun, "Allah'tan Kadir Doğan polise ve savcılığa verdiği ifadesinde benim ismimi vermemiş, verebilirdi de" dediğini söylemiştir. Kadir Doğan'ın, örgütün Rize mahrem abisi olduğu, Kerim kod adını kullandığı ve 15 Temmuz Darbe Girişimi'nden sonra itirafçı olduğu tespit edilmiştir. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun, "patates hatlarla" polis imamı Evren Ersoy'la iletişim kurdukları, onlarca telefon görüşmesi ve yüz yüze görüşme yaptığı da tespit edildi.

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesi, örgütün darbe girişiminin ardından etkin olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Fetullahçı Terör Örgütü; Türkiye, Rusya ve İran'ın; Suriye'de kalıcı barış için toplanacağı toplantıdan bir gün önce provokasyona imza atmış ve Andrey Karlov, 19 Aralık 2016'da bir sergide FETÖ ile irtibatı bulunan polis Mevlüt Mert Altıntaş tarafından öldürülmüştür. Altıntaş'ın, FETÖ içindeki "ağabeyi" ve eski Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) çalışanı Şahin Söğüt'le bağlantısı çıkmıştır.
FETÖ; Cenevre'de Suriye'nin geleceğine yönelik toplantıdan 3 gün önce de MİT tırlarını durdurmuş, Türkiye'nin terör örgütleriyle bağlantısı olduğu yalanını, kamuoyuna duyurmak istemiştir. MİT tırlarının durdurulduğu 19 Ocak 2014'te, Adana'da dönemin dışişleri bakanı ve 142 büyükelçi ile 6. Büyükelçiler Konferansı gerçekleştirilmişti. FETÖ ile mücadeleye devam edilirken, Refahyol hükümeti döneminde 28 Şubat darbesini gerçekleştiren, AK Parti iktidarında darbe girişiminde bulunan sanıkların aklanması dikkat çekicidir.

DANIŞTAY SALDIRISINDAKİ İRTİBAT ORTAYA ÇIKARILMALI
FETÖ yargısının başlattığı Ergenekon ve Balyoz davalarında, suça karışan sanıkların arasına birçok masum insan karıştırılmış, 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ardından başlatılan yargılamalarda ise sanıkların tamamına yakını beraat etmiştir. Örneğin Danıştay 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in yaşamını yitirdiği saldırıda Avukat Alparslan Arslan ceza almış ama Alparslan Arslan'ın arkasındaki organizasyon ortaya çıkarılamamıştır. Alparslan Arslan'ın saldırıyı tek başına gerçekleştirdiği iddiası akla, mantığa ve hukuka aykırıdır. Arslan'la varsa bağlantısı olan FETÖ, Ergenekon ve Balyoz sanıkları ile suç örgütü mensupları ortaya çıkarılmalıdır. Söz konusu davalarda FETÖ, Ergenekon ve Balyoz sanıkları arasında irtibat mutlaka çıkarılmalıdır.

 

Cumhuriyet gazetesi yazarı Necip Hablemitoğlu cinayeti, Danıştay saldırısı, Zirve Yayınevi katliamı, Bayram Ali Öztürk cinayeti, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun içinde bulunduğu helikopterin düşmesi sonucu ölmesi, MİT Dış Operasyonlar Dairesi Başkanı Kaşif Kozinoğlu'nun şaibeli ölümü, Uludere katliamı ve Rus uçağının düşürülmesi olaylarını organize eden kişilerin ortaya çıkarılması elzemdir. Söz konusu cinayet veya şaibeli olaylar, illerde bulunan başsavcılıklar tarafından detaylı olarak incelenmelidir. Örgütle mücadelenin İstanbul, Ankara ve İzmir merkezli yapılması, kolluk güçlerine ciddi anlamda yük bindirmektedir.

104 emekli amiralin Kanal İstanbul'u bahane ederek darbe imalı bildiri yayınlaması, darbeci geleneğin yeniden ortaya çıkması açısından önemlidir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dershaneler üzerinden başlattığı FETÖ mücadelesi uzun soluklu olacaktır. Örgüt, devletin her kademesinden silinceye kadar mücadele sürecektir.