Profesör Doktor Hasan Ünal, sosyal medya üzerinden İran'ın İsrail'e yönelik başlattığı 'Gerçek Vaat' harekatını yorumladı. Ünal, 'İran saldırısını hafife alanların söyledikleri Ukrayna savaşının başlarında Rusya'nın tel tel döküldüğünü anlatan ezberler gibi.' dedi.
Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, sosyal medya üzerinden İran'ın İsrail'e yönelik başlattığı 'Gerçek Vaat' harekatını yorumladı.
İRAN'IN HAREKATINI HAFİFE ALMAK DOĞRU MU?
Prof. Dr. Hasan Ünal, Tahran'ın operasyonunun askeri stratejisini değerlendirerek, İran'ın amacına ulaştığını dile getirdi.
"İran saldırısını hafife alanların söyledikleri Ukrayna savaşının başlarında Rusya'nın tel tel döküldüğünü anlatan ezberler gibi. Tahran bunu bölgesel savaş çıkarmak amacıyla yapmadı.
İsrail'in tahriklerine karşı dikkatliydi ama konsolosluk saldırısına da cevap vermek zorundaydı. İsrail'e vurabileceği en ağır darbeler her ne ise onların hepsini böyle bir misillemede kullanacağını düşünmek tuhaf oldurdu.
Saldırının askeri amacı belki bazı havaalanları, İsrail'in hava savunma sistemlerinin test edilmesi, kendi silahlarının denenmesiydi ve bunu da yaptı. İran'ın askeri kapasitesi çok sınırlı olmuş olsa, özellikle Amerika İran ile doğrudan bir savaşı çoktan göze alırdı ama böyle bir girişimin Orta Doğu'da başına çok büyük belalar getireceğini bildiği için ısrarla bundan kaçındığını unutmamak gerekir."
KAMUOYUNUN GÖZÜ GAZZE'DEN UZAKTAŞTI MI?
Ünal, sosyal medyada hızla yayılan 'Harekat kamuoyunun gözünü Gazze'den uzaklaştırdı' iddiaları hakkında konuştu. Ünal şunları söyledi:
"İran açısından sorun uluslararası ilişkiler alanındaydı. Amerika, İngiltere ve Avrupa ülkelerinin tam kadro İsrail'in arkasında duracakları zaten beklenen bir durumdu. Dolayısıyla İran'ın bu alanda büyük bir hata yaparak hepsini birbirine kenetlediğini söylemek abartı olabilir.
Batı kamuoyu ilgisinin Gazze'den uzaklaştığı değerlendirmesi de çok alelacele; çünkü bu değerlendirme söz konusu operasyonların durduğu/duracağı varsayımına dayanıyor. Durursa İran bundan büyük başarı kazanır, durmazsa dünya kamuoyunun dikkati tekrar Gazze'ye odaklanır.
Batı'da yönetimler ile kamuoyları arasında Gazze konusunda ciddi bir kırılma gözleniyor. Yönetimler kamuoylarına rağmen İsrail'in her yaptığına destek veriyorlar. İsrail'in operasyonları tekrar başlarsa bu ayrışma yeniden ortaya çıkar ki, bu, zaten ortadan kalkmış değil/değildi.
Bir başka sorun da, dünya kamuoyu denilince sadece Batı'nın anlaşılması. Oysa dünyanın çok büyük bir bölümü İsrail, ABD ve Batı karşıtı veya Kolektif Batı'ya eleştirel bakıyor. Aynı durum Orta Doğu için de geçerli. İran Arap devletlerinin tavrını test etmiş oldu. Hemen hemen hepsinin (Suriye ve Yemen hariç) İran bakış açısıyla 'karşı taraf'ta yer aldığı ve bundan sonraki bir başka kapışmada da yer alacağı bir kez daha görüldü/anlaşıldı. Burası Tahran'ın eksisi olarak duruyor."
TÜRKİYE'NİN ÇIKARMASI GEREKEN DERSLER NELER?
Prof. Dr. Hasan Ünal, bölgedeki gelişmelerden Türkiye'nin de birçok ders çıkarabileceğinin altını çizdi. Ünal şunları kaydetti:
"Arap devletlerinin Arap olmayan müslüman devletlerin özellikle siyasal islamcı sloganlarla Filistin meselesine taraf olmalarından pek de hoşlanmadıkları gerçeğinden özellikle Türkiye'nin çıkarması gereken pek çok ders olsa gerektir.
Netanyahu/İsrail istediğini aldı mı? Amerika'nın her halükarda arkasında duracağını bir kere daha test etti ama seçmen profili ve gündelik sorunları yıllar öncesine göre epeyce farklılaşan Amerikan halkının İsrail lobisine rağmen İsrail'e vereceği destek gittikçe azalacaktır.
Bu azalmayı Biden gibi en azgın Siyonist denilebilecek birisinin yönetiminde bile görebiliyoruz. Çok kutuplu dünyada bu gidişatın daha da hız kanacağına muhakkak gözüyle bakılabilir. Aşırılıkçıların siyasal iktidarına mahkum görünen İsrail'in çok kutupluluk gerçeğinden uzak politikalarda ısrarı bu ülkeye çok ağır bir bedel getirecek gibi. Hamas meselesini kullanarak iki devletli çözüme ısrarla karşı çıkan politikalarının sürdürülebilir tarafı kalmadı."