Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, mülteciler konusunda en büyük yükü Türkiye'nin taşıdığını söyledi. "34 ay evvel İstanbul'a gittim, uzun zamandır ziyaret etmemiştim" diyen Peskov, "Gözüme bir şey çarptı. İstanbul Arapça konuşmaya başlamış. Mesela Miami Amerika, ama İngilizce konuşan yok" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Suriye'nin kaderini belirlemek için geçen hafta perşembe günü bir kez daha Rusya'nın Soçi kentinde bir araya geldi.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, liderlerin üçlü zirvenin ardından akşam yemeğinde bir araya geldiği sırada Hürriyet'ten Nalan Koçak'ın sorularını yanıtladı.

Peskov'un gündeme dair açıklamaları şöyle:

"Şimdi üç garantör ülke ve Astana sürecini devreye sokan ülkeler olarak, bu diyaloğun devamı her seferinde çok olumlu oluyor. Bu bir… İkincisi, durum oldukça belirsiz. Amerikalılar ‘Çekiliyoruz' dediler ancak onların başkanı bir şey diyor, yanındaki çalışanlar bambaşka şeyler yapıyor. Durumu nereye getireceklerini bilemiyoruz, onun için bir belirsizlik var. Üçüncüsü, herkes Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana ve muhafazası için elinden geleni yapmaya hazır.

'HERKES TÜRKİYE'NİN TALEPLERİNİ HAKLI SAYIYOR'

Yalnız diğer taraftan herkes Türkiye'nin güvenlik taleplerini haklı sayıyor. Tabii ki şimdi Türkiye ‘Ben bir güvenli bölge kuracağım' diyor, ‘Özel bir düzenleme olacak' vesaire. Biz de diyoruz ki ‘Ne gerek var buna'. Çünkü 1998 yılında bir anlaşma imzalandı, Türkiye ile Suriye arasında. Buna göre Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlar düzenlemesi mümkün ve yasal sayılıyor. Dolayısıyla hukuki bir zemin ortada, yeni bir zemine hiç gerek yok.

'SALDIRILARIN ÖNLENMESİ TÜRKİYE'NİN SORUMLULUĞU'

Bir de tabii ki İdlib meselesi var. Burada Soçi'de eylül ayında bir mutabakat yaptık. Maalesef, belli sebeplerden dolayı şu ana kadar yerine getirilemedi. O bölgeden Suriye Silahlı Kuvvetleri'ne devamlı olarak saldırılarda bulunuyorlar. Halbuki bu saldırıların önlenmesi Türkiye'nin sorumluluğu. Bu çok net. Tabii ki mevcut olan zorlukları anlayışla karşılıyoruz ancak mutlaka bir çözümün bulunması lazım.

'HER TÜRLÜ TERÖRE KARŞIYIZ'

Biz her türlü teröre karşıyız ve terörle mücadele eden tüm ülkelerin hakkını tanıyoruz. Biz de terörden çok acı çeken bir ülkeyiz. Onun için Türkiye'nin bu endişelerini anlayışla karşılıyoruz. Diğer taraftan asırlar boyunca Kürtler Suriye topraklarında yaşadı, yaşama hakkı da var. Bu hakkın Suriye'nin gelecekteki oluşumunda mutlaka muhafaza edilmesi lazım.

'ABD DÜNYANIN EN ÖNGÖRÜLEMEZ ÜLKESİ HALİNE GELDİ'

ABD dünyanın en öngörülemez ülkesi haline geldi. Mesela bizim başkan başkandır, dediğini yapar ve yaptırır. Amerika çok derin bir iç kriz halinde, yaşadıkları zorlukları anlayışla karşılıyoruz ama sabırsız bir şekilde de bekliyoruz. Genel yaklaşım aynı, iyimserlik için bir sebep yok, belirsizlik tedirgin ediyor. Ve bu durum Suriye'deki krize genel çözüme de hiç yardımcı olmuyor.

S400 SAVUNMA SİSTEMİ

Türkiye kararını verdi, biz de buna göre hareket ediyoruz. Bütün kontratlar yapıldı, taahhütler alındı, krediler sağlandı, ödemeler yapıldı. Amerika çoğu zaman yasal ve gayri yasal yöntemlerle kendisi için üstün rekabet haklarını sağlamaya çalışıyor. Yani her şeyin altında bir ekonomi var. ABD ‘Yaptırım' diyor. Neden? Herkes onun mallarını satın alsın diye. Aynı baskı şimdi Türkiye üzerinde. Ama çok az ülke mukavemet gösterebiliyor. Türkiye de o ülkelerden biri."

‘TÜRKİYE EN BÜYÜK YÜKÜ TAŞIYAN ÜLKE'

İnsani durum çok önemli. Bir taraftan Türkiye en büyük yükü taşıyan ülke. Sayın Erdoğan'ın dediği gibi Avrupa'dan Türkiye'ye çok az bir para gitti, yaptığı masraflara kıyasla. Tabii bu insani boyut Türkiye için önemli. 34 ay evvel İstanbul'a gittim, uzun zamandır ziyaret etmemiştim. Gözüme bir şey çarptı. İstanbul Arapça konuşmaya başlamış. Mesela Miami Amerika, ama İngilizce konuşan yok.

Onun gibi İstanbul'da da herkes Arapça konuşuyor. Kendi gözümle gördüm, hiçbir zaman böyle bir şey yoktu. Rusya da Türkiye de çok değişti. Türkiye'de altyapı çok göze çarpıyor, çok hızlı değişiyor. Hatta Rusya'dan daha hızlı gelişiyor. Bu bence çok olumlu bir şey. Rusya gibi Türkiye'nin petrol, gaz zenginliği yok. Buna rağmen Türkiye'de altyapı her yıl yenileniyor. Yeni tüneller, köprüler, havaalanları… Ekonomik olarak Türkiye her şeye rağmen gelişiyor, tüm dünyaya ayak uyduruyor. Siyasi olarak kimsenin burun sokmaya, bir şey demeye hakkı yok. Bence Türkiye halkı istediğini alıyor, istediği sistemi kuruyor. Ben, Türkiye'de çalışırken sistem değişikti şu an incelikleri çok farklı ama bu Türk halkının isteği. Dünya çok değişti bir de. Maalesef hepimiz çok saldırgan bir ortamda yaşıyoruz."

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov'un Nalan Koçak'a verdiği röportajın, Hürriyet'in İngilizce sitesi olan Hurriyetdailynews'te yayınlanan versiyonunda ise başka bölümler yer aldı.

‘SURİYE'NİN GELECEĞİNİ KURTARMAK İSTEYEN ÜLKELERDEN BİRİ OLMA NİYETİNDEYSENİZ, ESAD'LA TEMASA GEÇMENİZ GEREKİR'

Kremlin Sözcüsü, Erdoğan'ın şubat başında Türk 'istihbarat birimlerinin Suriye'yle alt düzeyde dış politika yürüttüğünü' açıklamış olmasına ilişkin bir soru karşısındaysa şunları söyledi: "Esad, Suriye'nin meşru devlet başkanı. Sevin ya da sevmeyin, Esad bir devlet lideri; onun bir halkı, silahlı güçleri ve istihbarat birimleri var. Suriye'nin geleceğini kurtarmak isteyen ülkelerden biri olma niyetindeyseniz, Esad'la temasa geçmeniz gerekir. Bunun başka bir yolu yok. Batılı ülkeler (bu konuda) sürekli hata yapıyor. Ancak biz aynı hataları tekrarlamamalıyız. Bir zamanlar (eski Libya lideri Muammer) Kaddafi vardı. Onun kötü adam olduğunu söylediler. Sonra da onu öldürdüler. Libya da onunla beraber öldürüldü."

‘YA YARIN ERDOĞAN'I YA DA PUTİN'İ İSTEMEDİKLERİNE KARAR VERİRLERSE NE OLACAK?'

'(Eski Irak lideri) Saddam Hüseyin hakkındaki düşünceleriniz de aynı mı?' sorusu üzerineyse, Peskov şu ifadeleri kullandı: "Evet. Şimdi de (Venezüella Devlet Başkanı Nicolas) Maduro'nun kötü adam olduğunu söylüyor ve onun yerine başkasını geçirmek istiyorlar. Ya yarın da Erdoğan'ı ya da Putin'i istemediklerini söylerlerse ne olacak? Buna karar verme hakkı kime ait?"

Peskov "Vize konusunun giderek daha iyi bir hâl almasını umuyorum. Vizenin getirilmesi için iyi bir neden olduğunu unutmayalım, yani kriz. Bu sanki bir dövüşten sonra bir insanın vücudunda kalan ve iyileşmesi zaman alan morluklar gibi… Bunun için de zaman gerek" dedi.

‘ERDOĞAN PUTİN'İN EN GÜVENDİĞİ LİDERLERDEN'

Peskov, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in en güvendiği liderlerden olup olmadığı sorusuna da "Elbette. Birbirlerini çok iyi anlıyorlar" yanıtını verdi.

Peskov'a göre, iki ülke biri uçağın düşürülmesi, biri de Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesi olmak üzere iki büyük krizi atlattı. Putin ve Erdoğan siyasi iradelerini gösterdi, iki ülke de krizlerin üstesinden gelebilmek için gerekeni yaptı.

‘ELİME CUMHURİYET GAZETESİ GEÇİNCE BAYRAM ETTİM'

skov, Türkçe öğrenme hikâyesini de şöyle anlattı: "Planlı bir şey değildi, aslında Arapça öğrenmek istiyordum. Babam bir diplomat olduğu için çocukluğum Arap ülkelerinde geçti. Arapçadan başka bir dil öğrenmedim. Türkiye'ye ilk kez 1980'de darbe olduğu dönemde gittim. Libya'dan Odessa'ya gidiyorduk, gemi yol üzerinde İstanbul'da durmuştu. O zamanlar Türkiye'yi pek sevmemiştim, çünkü her yerde askerler vardı. Sonra puanım üniversitede Arapça okumaya yetmedi. Şansımı kaybettim, üniversitedeki insanlar da Türkçeyi önerdiğinde aklıma darbe olan bir ülke geldi. ‘Orada ne yapayım ben tanrı aşkına?' dedim, ancak öğrenmeye başladım. Moskova Üniversitesi'nde Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü var. Çok eski ve iyi yapılanmış bir enstitü. Sadece dil değil, tarih, kültür ve ekonomi de öğretiyorlardı. O zamanlar internet yoktu. Bu nedenle Moskova'da elime bir Cumhuriyet gazetesi geçinde bayram ettim."

‘HAYATIMIN ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜNÜ TÜRKİYE İLE İLGİLİ KONULARA HARCADIM'

Peskov "Türkiye hakkında bir şeyler okudukça onu daha çok sevdim. O zamanlar Türk iş adamları yavaş yavaş Rusya'ya geliyordu. Onlar için çeviri işleri yaptım. Öğrenci olarak para kazanırken Türkçemi de geliştiriyordum. Mezun olduktan sonra da hayatımın önemli bir bölümü Türkiye ile ilgili konulara harcadım. 910 yıl kadar Türkiye'de kaldım. İki kez Ankara'ya atandım" ifadelerini kullandı.

‘BAZEN ERDOĞAN'LA TÜRKÇE KONUŞUYORUM'

"Türkiye heyeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la Türkçe konuşuyor musunuz? Siyasetin dışına çıkıp espri yapıyor musunuz?" sorularını yanıtlayan Peskov, şöyle dedi: "Evet, bazen. Ne yazık ki Türkiye'yi istediğim kadar ziyaret edemiyorum, ama bir doğum günümü Türkiye'de kutladım. Arkadaşlarımla Türkiye'ye gitmiştim, çoğu daha önce hiç gelmemiş. Onlara İstanbul'u gösterdim, çok sevdiler, İstanbul'a aşık oldular."

‘HÜRRİYET, SABAH VE CUMHURİYET OKUYORUM'

Peskov, Türkçeyi unutmamak için gazete okuduğunu belirterek, okuduğu gazeteler arasında Hürriyet, Sabah ve Cumhuriyet gazetelerini saydı. Kremlin Sözcüsü yeni gazeteleri bilmediğini ekledi.

Peskov, Koçak'ın "Milliyet'in Moskova ofisinde çalışmak istediğiniz bir dönem vardı" demesi üzerine de "Evet. Gazetecilik okumadım, bu yüzden benim için kesin bir çekiciliği yoktu. Cenk Başlamış Milliyet'in Moskova ofisindeydi, biz de arkadaştık o zaman. Yine de öğrenmek ve bilgi almak ilgimi çekiyordu. Gazetecilik benim için bilinmeyen topraklar" ifadelerini kullandı.