SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Pentogon’un ABD’nin çekilmesinin ardından IŞİD’in Suriye’de güçlendiğine ilişkin raporunun Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’na bir tepki olarak görülmesi gerektiğini söyledi.


Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhaneddin Duran, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine ilişkin ABD ve Rusya ile vardığı mutabakatlardaki son durumu AA’ya değerlendirdi.

IŞİD’in (DEAŞ) Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine düzenlediği operasyondan ve ABD’nin bölgeden kısmi çekilme planından istifade ettiği yönünde yayımlanan ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) raporuna dikkati çeken Duran, “Pentagon raporu aslında Başkan Trump’ın Suriye’nin kuzeyinden ABD askerlerini bir anlamda Türkiye’nin zoruyla çekmiş olmasına verilen bir tepki olarak görülmeli” diye konuştu.

ABD’de Obama yönetiminin bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütüyle mücadele etmenin bölgeye verdiği büyük zararı önemsemediğini söyleyen Duran, şöyle devam etti: “Bu, bir miras olarak Trump’a da kaldı. Trump en baştan ‘Ben devletlerle de çalışacağım, devlet altı aktörlerle çalışmayacağım’ demiş olmasına rağmen, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) komutanları uzun süre onun da YPG’yi desteklemesini sağladı. İş öyle bir yere geldi ki ‘Acaba biz YPG ile olan taktik ilişkimizi stratejik boyuta geçirebilir miyiz, YPG/PKK’yı acaba İran’a karşı kullanabilir miyiz ya da bu bölgede bir devletimsi yapı olursa ABD çıkarları daha mı iyi korunur’ düzlemine geldiler.”

Reklamdan sonra devam ediyor 

Türkiye’nin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile Suriye’de bir terör koridoru oluşmasını engellediğini vurgulayan Duran, “Aynı zamanda Pentagon’da pişirilen planların da suya düştüğünü gördük. Şimdi Pentagon, bu raporuyla buna tepki veriyor. Türkiye’nin bu oyunu bozmuş olmasından duyduğu rahatsızlığı, Trump’ın böyle bir alanı Başkan Erdoğan’a tanımış olmasından duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor ve en bildik malzeme: DEAŞ” değerlendirmesinde bulundu.

Duran, Türkiye’nin iki büyük devletle yaptığı mutabakatın, terör örgütü YPG/PYD ile mücadelesinde ilk aşamayı tamamladığını gösterdiğini ancak bu mücadelenin tamamen bittiğinin söylenemeyeceğini belirterek “Rasulayn ve Tel Abyad bölgesinden temizlendi ama bizim 32 kilometrelik o sınırda Suriye sınırının tamamında, 444 kilometrelik alanın tamamında Rusya ve ABD tarafından bu güçlerin çıkarılması gerekiyor” dedi.

‘PETROLÜN PKK’YA VERİLMESİ SURİYE’NİN EGEMENLİĞİNİ İHLAL’

ABD’nin YPG’yi tümüyle tasfiye etme niyetinin olmadığının altını çizen Duran, “Biliyorsunuz, 32 kilometrenin altında zaten YPG’yi korumaya devam ediyorlar ve mazeretleri de petrolü korumak” dedi. Duran, petrolün terör örgütü YPG/PKK’ya verilecek olmasının terörü desteklemek anlamına geldiğini dile getirerek “Uluslararası hukuk açısından da bir suçtur. Hem Suriye devletinin egemenliğini ihlal etmek açısından hem de bir terör örgütüne açık yardım yapma açısından” ifadelerini kullandı. Rusya’nın ise varılan mutabakatı korumaya çalıştığı yönündeki açıklamalarına dikkati çeken Duran, “İşin fiiliyatında Türkiye bunu baskılamaya devam etmeli. Sahada hem ABD’yi hem Rusya’yı, YPG’yi takip ederek baskılamamız lazım” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’nin bu konuları diyalog ile çözmekten yana olduğunu ancak birincil tehdit olarak gördüğü terör örgütlerine karşı adım atmaktan çekinmeyeceğini vurgulayan Duran, “Türkiye, Rusya ve ABD ile yaptığı mutabakatın uygulanmasını istiyor ve gerekirse Rusya ya da ABD kontrolünde olduğu düşünülen bölgede de operasyon yapabilir” dedi.