Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Kıbrıs'ta iki devletten taviz verilebileceğini söyleyerek, 'Kıbrıs'ta bir çözümü savunmanın, vatan hainliği gibi nitelendirilebileceği süreçlerin çoktan geride bırakılması gerekiyor.' dedi.

T24'den Cansu Çamlıbel'e konuşan CHP Genel Başkanı Özgür ÖzelKıbrıs'ta iki devletten taviz sinyali verdi. "Kıbrıs meselesini Cumhuriyet Halk Partisi'nin konuşmaktan kaçtığı meselelerden biri olmaktan çıkarmak gerektiğini" söyleyen Özel, şöyle devam etti:

'VATAN HAİNLİĞİ DEMEMEK LAZIM'

"Kıbrıs'ta çözüm noktasında atılacak adımlar konusunu Cumhuriyet Halk Partisi hep başkalarına bıraktı. Konuşmak, tartışmak, desteklemek yerine izleyen bir pozisyonda kaldı.Bugün artık gelinen noktada böyle bir lüksümüz yok. Kıbrıs'ta bir çözümü savunmanın, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğini savunmanın vatan hainliği gibi nitelendirilebileceği süreçlerin çoktan geride bırakılması gerekiyor. Türkiye, Yunanistan, Kuzey Kıbrıs, Güney Kıbrıs'ın hep birlikte Avrupa Birliği'nde yer alabilmesini oturup konuşmamız lazım. Bu konuda cesaret göstermemiz lazım." dedi.

ŞİÖ RAHATSIZLIĞI

CHP'nin seçim vaadinin "Türkiye’yi AB’ye tam üyelik sürecine geri sokmak" olduğunu açıklayan Özel, "Erdoğan’ın ağzında var Avrupa Birliği hedefi ama aklında yok. Onu bitirmiş kafada. Onun niyeti Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olmak, AB’ye değil. AB için de Türkiye sadece kâğıt üzerinde aday. Somut bir hedefimiz de var; biz iktidara geldikten sonraki iki yıl içinde Türkiye'nin üstüne düşen her şeyi halledebiliriz." dedi.

SURİYE'Yİ AB VE ABD'YLE ÇÖZECEKMİŞ

Özgür Özel Suriye'deki sorunu da sorunun kaynağı olan ülkelerle çözebileceğini savundu. Suriye, ABD ve AB'yi masaya oturtacak formül önerdi! "Avrupa Birliği'nin desteğiyle Türkiye, Suriye, ABD ve Rusya aynı masaya mı oturacak sizin kafanızdaki formüle göre?" sorusuna Özel şu yanıtı verdi:

"Diplomasi bir sanat ve Türkiye'de inanılmaz derecede iyi yetişmiş insanlar var bu konuda. Yeter ki çözüm iradesi olsun. Ama ilk düğümü çözmeden bir sonrakini çözemezsiniz. Önce Esad Türkiye ile masaya oturmaya ikna edilmeli. Ben Esad’ı masaya oturmaya ikna edebilirim. Yeter ki Erdoğan’ın böyle bir niyeti olsun. Erdoğan’ın son açıklamasından da görüyoruz ki bizim burada attığımız adımlar Erdoğan'ı da cesaretlendiriyor."

Özgür Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Normalleşme 1980’lerde Türkiye'nin başarabildiği bir şeydi. Siyasi liderlerin el sıkışamadığı, birbiriyle konuşmadıkları, cenazede bile birbirlerini görmezden geldikleri, Anıtkabir’de birbirlerine sürtecek kadar yakın geçmelerine rağmen birbirlerine hatır sormadıkları bir süreci ben reddediyorum. Ben böyle bir fotoğrafın hiçbir yerinde olmam.

'ERDOĞAN'A YA BENİMSİN, YA KARA TOPRAĞIN DİYOR'

MHP çok erken rahatsız olmuş olabilir normalleşmeden. AK Parti de MHP’nin restini görmüş olabilir. Ama istedikleri kadar normalleşmeyi torpillemeye çalışsınlar, normalleşmenin bir toplumsal karşılığı var.

Yoksa ben Devlet Bahçeli'nin “AK Parti ile CHP arasında ittifak samimi dileğimizdir” derken aslında ne demek istediğini bilmiyor muyum? Erdoğan'a “Ya benimsin, ya kara toprağın” diyor.

'CUMHUR İTTİFAKI'NI DAĞITIRIM'

Ben Erdoğan'a “Sen Bahçeli'yi kafana takma. Ben sana Meclis'te de destek vereceğim, ekonomik pakette de destek vereceğim, arkandayım” dersem… Yani Erdoğan’a partner değiştirmeyi teklif edersem, Cumhur İttifakı'nı dağıtırım. Ama bu benim sırtıma, AK Parti'nin 22 yıllık hatalarına, sorumluklarına ortak olmak gibi hiç taşımaya niyetim olmayan bir yük koyar. Ben iktidara gidiyorum.

'ERDOĞAN'LA KONUŞMAMANIN CHP'YE FAYDASI YOK'

Erdoğan tek başına bir kişi değil ki. Komşum olsa küsebilirim ya da barışabilirim. Ama Erdoğan Türkiye'de 31 Mart'a kadar, son 22 yıldır halkın en çok oy verdiği siyasetçi. Bu siyasetçiyle el sıkışmamanın, bu siyasetçiyle müzakere etmemenin, bu siyasetçiyle oturup konuşmamanın, hatta bazen bayramlaşmamanın Cumhuriyet Halk Partisi'ne bir faydası yok. Seçmenine saygıdan dolayı onunla bir ilişki içinde olmak gerekiyor zaten.

'GEZİ'Yİ ÇÖZMEDEN EKONOMİ DÜZELMEZ'

Gezi davası çözülse bundan kim fayda duyar? Gezi davasını çözmeden ekonomiyi düzeltemeyeceğini Erdoğan da görüyor. Ama yapmıyor ve bedelini ödüyor. Erdoğan'ın kendisi ikna mı değil mi o konuyu bilmiyorum. Ama ben, Türkiye'nin ve partisinin yararı adına bu sorunun çözülmesi gerektiğine ilişkin çok sayıda ve çok etkili telkinler olduğunu hissettim. Yani o da bu sorun bir şekilde çözülsün istiyor ama sorunun çözülmesinin önündeki engel, Milliyetçi Hareket Partisi'nin tutumu. Benim gördüğüm bu. Hepimiz biliyoruz ki Devlet Bahçeli ‘he’ dese kanun yararına bozmayla bu iş Adalet Bakanlığı’nda bitecek. Ama Gücü yetmedi veya Milliyetçi Hareket Partisi'ni ikna edemedi.

'ERDOĞAN'A ŞÖYLE BİR TEKLİFTE BULUNDUĞUMU DÜŞÜNÜN...'

Erdoğan biz erken seçim kararı almazsak bir daha aday olamıyor. Ona kamuoyunun önünde şöyle bir teklifte bulunduğumu düşünün; “İki buçuk yılın geçti, iki buçuk yılın daha var. Gel seçimleri yenileyelim.” Seçimden kaçamayacaktır çünkü “Yok ben kaçıyorum” dediğinde her geçen gün aleyhine işleyecek. Herkes şöyle düşünecek; “Demek ki kaybedeceğini biliyor.”

'BEN O ENGELİ ORTADAN KALDIRACAĞIM'

Kimsenin kuşkusu olmasın, biz Erdoğan'ı yenecek bir adayla halkın karşısına çıkacağız. Erdoğan'ı yenmenin ya da Atatürk'ün partisini Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk seçimde iktidar yapmanın önünde hangi engel varsa ben o engeli ortadan kaldıracağım.

'KEMAL BEY'İN ETRAFINDAKİ BİR GRUP...'

Kemal Bey'in etrafındaki “Kemal Bey olmazsa biz bir daha siyasette olamayız” vehmine kapılan bir grup arkadaşın arka planda iletişim yürüttüklerini herkes biliyor. Onların bunu yapıyor olması ne Kemal Bey'i bağlar ne de partinin önünde bir engel veya engebe yaratır. Bunlar kendi varlıklarını sadece ve sadece Kemal Bey'in varlığına bağlı gören, özgüveni eksik bazı arkadaşlarımızın çabaları. Biz bunları aşarız. Burada herhangi bir problem olmaz.

'ESAD İLE DE GÖRÜŞÜRÜM, ERDOĞAN İLE DE'

Biz zaten yıllardır Erdoğan'a “Esad ile görüşün, yoksa sorunlarımız çözülmez” diyoruz. Ama kendisi “Katille görüşülmez” diyordu. Sonra “İstihbaratçılar marjında görüşüyoruz” demeye başladılar. Bugün de bunu diyorlar. Biz zaten bunu hep savunduk. Ama biliyoruz ki Esad, Erdoğan ile görüşmek için Suriye'nin kuzeyindeki Türk Silahlı Kuvvetleri varlığının geri çekilmesini ön şart koşuyor. Ben bu noktada Esad'la doğrudan görüşerek Türkiye ile Suriye’nin arasında sorunları ortadan kaldırmak için aracılık edebilirim. Esad ile de görüşürüm bunun için, Erdoğan ile de. Esad Türkiye ile masaya oturmaya ikna edilmeli. Ben Esad’ı masaya oturmaya ikna edebilirim. Yeter ki Erdoğan’ın böyle bir niyeti olsun. Erdoğan’ın son açıklamasından da görüyoruz ki bizim burada attığımız adımlar Erdoğan'ı da cesaretlendiriyor.

'BENİM KARİYER HEDEFİM...'

Benim kendimle ilgili kariyer hedefim partinin Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar olduğu gün partinin Genel Başkanı olmak. Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidara taşıyan Genel Başkan olmak. Bunun dışında bir kariyer hedefim yok.