Ergenekon davasının geçtiğimiz ocak ayında görülen duruşmasında 'devlet beni kullandı' diyen Osman Yıldırım'ın esas hakkındaki ifadesinin tamamı ortaya çıktı. Yıldırım, FETÖ'cü savcıların Sincan Cezaevi'ne giderek kendisiyle 8 maddelik anlaşma yaptığını anlattı.

GAMZE ÇINLAR / IRMAK METE

Ergenekon kumpasının tanığı, sanığı ve 'gizli tanığı' olan ve verdiği ifadelerle Danıştay saldırısının Ergenekon davasına bağlanmasını sağlayan Osman Yıldırım, Yargıtay'ın esastan bozma kararının ardından yeniden görülen davanın 3 Ocak 2019 tarihli duruşmasında bazı itiraflarda bulunmuştu. Yıldırım, esas hakkındaki mütalaasında 'devlet beni kullandı' diyerek FETÖ'cü savcıların kendisiyle belli maddeler üzerinde anlaşma yaptıklarını açıklamıştı.

Aydınlık.com.tr, Osman Yıldırım'ın, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdiği ifadesinin SEGBİS kaydına ulaştı.

İşte, FETÖ'cü savcıların 'Osmanım' diye hitap ettikleri Osman Yıldırım'ın esasa ilişkin ifadesindeki itiraflarının tamamı:

'BENİ KULLANIP ANAYASAL DÜZENİ KENDİLERİ DEĞİŞTİRDİ'

“Tanıkların ifadeleri 17 Mayıs tarihine ait telefon sinyali kaydı dosyada olmamasına rağmen işlemediğimiz bu suçu üzerimize yıktılar. Şimdi örgütle suçlandığıma geleyim. Şimdi ortada herhangi bir terör örgütü yok. Olmayan bir örgüte nasıl üye olunur. Ben onu bilmiyorum. Anayasal düzeni değiştirmekle itham ediliyorum sayın başkanım. Şimdi Anayasal düzeni değiştirmek gibi hiçbir zaman bir düşüncem olmadı ve bunun içindir ki 11 yıldır anayasal düzenin değişmemesi için mücadele ediyorum. Daha doğrusu ben öyle biliyordum. Onu bu şekilde mücadele ediyordum.

Mevcut tabloya bakıldığında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2008 tarihinden 2013 tarihine kadar görevli olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile yürütme organı AK Parti iktidarı kendi sözellerini (düzenlerini) devam ettirmek için Anayasal düzenin geçmemesi adı altında kendi düzenlerini devam ettirmek beni kullanarak anayasal düzeni kendileri değiştirmişler ve bu şekilde devleti yeniden şekillendirip ülkeyi ve devleti yönetmişlerdir.

'SAVCILAR SİNCAN CEZAEVİ'NE GELEREK BENİMLE ANLAŞMA YAPTI'

Şimdi devletin benimle yaptığı anlaşmaya geliyorum. Yürütme organında gelen bir heyetle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından savcılar heyeti Sincan Cezaevi’ne gelerek Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak benimle bir anlaşma yaptı. Anlaşmanın içeriği kısmen şöyle; 1. kemalist darbe girişimi önlenecek, 2. Cunta hareketi tasfiye edilecek, 3. Ergenekon terör örgütü ortaya çıkarılacak, 4. Kemalist devlet tasfiye edilecek, 5. Cumhuriyet gazetesi saldırıları aydınlatılacak, 6. Danıştay saldırısı aydınlatılacak, 7. AK Parti iktidarı kapatılmaktan kurtulup aklanacak, 8. Sahil kesimin yaptığı isyan bastırılacak ve AK Parti iktidarı kapatılmaktan kurtulup demokrasinin idamesi sağlanacak. Anlaşma bu. Bende bu anlaşmaya göre ülkemizin geleceğine devletimizin bekası adına ölümleri göze alarak mücadele edip savaşarak yukarıda belirttiğim anlaşma içeriğinin tamamı olan kazanımları sağlayarak darbe girişimini önleyip demokrasimizin idamesini sağladım.

Ve 13 yıldır mücadele ederek mevcut anayasal düzenin de devamını sağlamadım.

'POLİS VE SAVCILARIN TANIK YAPTIKLARIYLA BERAAT ETTİM'

Bu mücadelelerime rağmen aynı devletin bir başka savcısı beni anayasal düzeni değiştirmekle itham etmesi doğru değildir. Sayın yargıçlar ben 17 Mayıs 2006 tarihinde benim devletimize yaptığım hizmetler karşılığında Danıştay suikastından beraat etmedim. Ben 17 Mayıs 2006 tarihine ait telefon sinyal kaydıyla Ankara polisinin ve savcılığın tanık yaptıkları kamu tanığı ifadelerine dayanarak beraat etmiştim. Şimdi tüm bunlara rağmen insan kendi kendine kumpas kurar mı..

'ŞEYTANI İŞARET EDEN ZATA SORUYORUM...'

Reklamdan sonra devam ediyor 

İnsan kendi ordusuna kumpas kurar mı diyerek şeytanı işaret eden zata soruyorum. Hem bana heyet gönderip kurtar, darbe girişimini önlememizi Danıştay saldırısını yaparak darbe girişiminde bulunan Ergenekon terör örgütünü ortaya çıkarmamıza yardımcı ol ve ülkemizi kaostan kurtulmasına, demokrasimizin idamesinin sağlanması için benimle anlaşma yapacaksınız. Hem de çıkıp insan kendi ordusuna kumpas kurar mı diyerek şeytanı işaret edip taşlayarak rüzgarı tersine estirip tasfiye edip cezalandırdıkları Ergenekon ve davalarına aklayarak günahlarını … çalıştılar. Kandırıldık diyen zattan soruyorum. Hem temiz eller savcısıdır diyerek altına… bana göndererek devlet adına benimle anlaşma yapacaksınız. Hem yaptığım hizmetlerle kazandırdığım kazanımları kullanarak 'kemalistler bana darbe girişimi yaptı biz önledik', 'kemalistler Danıştay suikastını yaptı üzerimize yıktı biz aydınlattık' propagandasını yaparak halkımızdan destek alıp 11 yıl süre ile iktidar olup iktidarınızı sürdürerek kendi ideolojik saplantılarıyla devleti yeniden şekillendirip ülkeyi ve devleti yöneterek sırça köşklerin karanlık denizlerinde eşsiz yaşantıları saltanatlarını sürdürenler kandırıldık diyerek kendi kendilerini aklamışlardır.

'KENDİ DÜZENLERİNİ DEVAM ETTİRMEK İÇİN BENİ KULLANARAK...'

“Şimdi devletimiz benimle yaptığı anlaşma gereği şimdi tüm bu hizmetleri yaptıktan sonra bütün bu anlaşmanın içeriği tamamı olan bütün kazanımlar hepsi ortada. Şimdi 11 yıldır beni kullandıktan sonra 11 yıllık Ergenekon terör sürecinin Ergenekon sürecinin tek sorumlusu olarak beni gösterip cezalandıran devlet; şimdi ben devlet kimdir bunu soruyorum.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığıyla yürütme organı kendi düzenlerini devam ettirmek için beni kullanarak mevcut anayasal düzeni değiştirenler onlardır. Ben anayasal düzenin değişmemesi için 11 yıldır mücadele ediyorum ve devletin isteği üzerine mücadele ediyorum. Bu durumu ben anlayamıyorum. Şimdi sonuç olarak şeye ben sözlerimi bağlıyorum. Şimdi ben Fransa’dan kendi isteğimle ülkeme geri geldim. Kaçmak gibi herhangi bir düşüncem olsaydı, suçlu olsaydım Fransa’dan geri gelmezdim.”

ÖZ VE PEKGÜZEL İFADESİNİ ALMIŞTI

Yurtdışına kaçan eski savcı Zekeriya Öz ve darbe girişiminin ardından tutuklanan eski savcı Mehmet Ali Pekgüzel ile firari FETÖ'cü polis müdürü Mehmet Karabörk, Osman Yıldırım'ın Sincan F Tipi'nde gizli tanık olarak ifadesini almıştı. Yıldırım, Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombaları önce Muzaffer Tekin'den, daha sonra Veli Küçük'ten aldığını iddia etmiş, söz konusu ifade üzerine Aralık 2008'de Danıştay saldırısı davası Ergenekon davasıyla birleştirilmişti.

İşte SEGBİS tutanağı: