1995 yılı Mart ayı.

ABD’nin Kuzey Irak’ta Türkiye ve Irak’ı bölme çalışmalarına hız verdiği dönem.

Mehmetçik ABD’ye ‘Çelik Harekâtı’yla cevap verdi.

Korgeneral Hasan Kundakçı komutasında 13 general, 2 bin subay, 35 bin asker Kuzey Irak’a geçerek gövde gösterisi yaptı. ABD geri çekildi. (Kundakçı bugün Vatan Partisi MYK üyesi olarak vatan savunmasına devam ediyor.)

Panikleyen Pentagon yeni plan yapar: İç cepheyi zayıflatmak!

ABD Adana Konsolosu Elizabeth Shelton ekibi hazırlar. Psikolojik savaş uzmanları Bop Sguire ve Jay Kriegel’e görev verilir. Başlarında Türkiye uzmanı Morton Abramowitz.

Devlet içindeki hücreler harekete geçirilir.

Meral Akşener’in İçişleri Bakanlığı dönemi.

Atadığı FETÖ’cü polisler kritik mevzilerde.

Uyduruk belgeler hazırlanır, Amerikancı medyaya servis yapılır, yalanın yaylım ateşi başlar:

“TSK’da Alevi cuntası var!”, “Genelkurmay’da AvrasyacıBatıcı kavgası var” vb.

Kamuoyu günlerce bu söylemlerle meşgul olur.

Amaç: TSK’nın dikkatini dağıtmak, kargaşa yaratmaktı.

26 yıl sonra yine Ordu’ya fitne girişimiyle karşı karşıya geldik.

Vatan Partisi ilk gün tespit etti: Başıbozuk girişim!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ordu düşmanlığına set çekti.

TSK, “Cephedeyiz, moral bozmayın” dedi.

MHP net tutum aldı.

Bildiriyi yazan Ergun Mengi’nin 2 Nisan’da bir amirale attığı mesaj tüm bu tespitleri doğruladı: “Montrö’yü araç olarak kullandık. Bahane yaptık.”

Peki Montrö’yü araç olarak kullananları ‘öne süren araç’ nedir?

HDP’yle perdeli ittifak, FETÖ siyasetlerinde ısrar, Uygur meselesi üzerinden kışkırtıcılık, ‘yaratıcı yıkıcı’ plana uygun yaygaracı tutum…

Bildiriyi yazan amiralin İyi Parti bağlantısı tesadüf mü?

Demek ki 26 yıl geçti Ordu’ya fitnenin siyasi merkezi değişmedi.


Aydınlık