Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın liderliğindeki FideszKDNP koalisyonu önceki gece büyük bir seçim zaferi kazandı. İktidar koalisyonu oyların yüzde 53'ünü alırken 6 partiden oluşan muhalefet koalisyonu yüzde 34'te kaldı. Başbakan Orban, yaklaşık yüzde 20’lik farka işaret ederek "Çok büyük başarı kazandık. Ay'dan bile görülebilecek bir zafer elde ettik, ama Brüksel'den görüldüğü kesin." dedi. “Macaristan'ın bağımsızlığını ve özgürlüğünü savunduğumuz, barış ve güvenliğini sağlayacağımız için bu zaferi kazandık.” ifadelerini kullanan Orban, “Macar vatanseverliğini tüm dünyaya gösterdik.” diye ekledi.
Macaristan Ulusal Seçim Ofisinin (NVI) paylaştığı verilere göre 9,7 milyonluk nüfusa sahip ülkede 8 milyon 200 bin seçmenin yüzde 68’i sandığa gitti. Seçim sonucunda 199 sandalyeli mecliste, FideszKDNP koalisyonu 135, Macaristan için Birlik 56 ve Mi Hazank partisi 7 milletvekili ile temsil hakkı kazandı. Fidesz, anayasayı değiştirmek için gerekli olan 3'te 2'lik çoğunluğu da elde etmiş oldu.
YENDİĞİ ATLANTİKÇİLERİ İSİM İSİM SAYDI
Macaristan Başbakanı, “Bu zaferi, Brüksel diplomatlarıyla, Soros imparatorluğunun bütün para ve enstitüleriyle, uluslararası medyayla ve Ukrayna Devlet Başkanıyla savaşarak kazandık.” diyerek Batı’ya meydan okuyan bir zafer konuşması yaptı. Orban’ın muhalefet partilerinden daha fazla Atlantik sisteminin merkezlerine ve kurumlarına işaret etmesi Batı medyasında derin bir rahatsızlık uyandırdı. Özellikle Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyesi olan Macaristan’ın AB’nin yönetim merkezi Brüksel’i ve Batı’nın gözdesi Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’i hedef alması üzerine Orban’a yönelik kara propagandalar tekrar piyasaya sürüldü.
MACARİSTAN’IN 6’LI MASASI
Orban’ın hedefinde Soros destekli muhalefet de vardı. "Macar soluna harcadığınız tüm paralar boşa gitti. Macar solu, Soros'un şimdiye kadarki en kötü yatırımı." diyerek Macar kökenli turuncu devrim finansörü Soros’la ve onun desteklediği muhalefet partileriyle dalga geçen Orban, “Bu zafer unutulmayacak. Belki ömrümüz boyunca hatırlayacağız; çünkü hiç bu kadar çok rakibi yenmemiz gerekmemişti.” dedi.
Biden’ın “Erdoğan’ı birlikte devireceğim” dediği muhalefet partilerinden oluşan Türkiye’deki Altılı Masa’nın bir benzeri, bu seçim sürecinde Macaristan’da da kurulmuştu. Birbirinden çok farklı siyasi konumlarda bulunan Demokratik Koalisyon (DK), Jobbik, Momentum, Macaristan Sosyalist Partisi (MSZP), Macaristan Yeşiller Partisi (LMP) ve Macaristan için Diyalog Partisi (PM), Orban karşıtlığında bir araya gelerek "Macaristan için Birlik" seçim koalisyonuyla seçime girdi. Batı’nın desteklediği muhalefet cephesi, tartışmasız bir yenilgi yaşadı. Birleşik muhalefetin başkan adayı Péter MárkiZay, "Hayal kırıklığımı ve üzüntümü saklamak istemiyorum. Bu sonucu hiç beklemiyorduk." ifadelerini kullanarak sonuçtan Orban’ın seçim sistemini değiştirmesiyle medya ve bürokrasi üzerindeki hakimiyetini sorumlu tuttu.
‘MACAR PUTİN, AB’NİN BAŞ AĞRISI’
Macaristan Başbakanı Orban, uzun süredir Atlantik medyasında “liberal olmayan popülist”, “otokratik lider”, “diktatör” gibi yaftalarla hedef alınıyordu. The Time dergisinin “Güçlü Adamların Yükselişi” başlıklı kapağında Rus lider Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Filipinler Devlet Başkanı Duterte ile birlikte hedef alınan Orban, Batı medyasında sık sık AvroAtlantik sisteminden kopmakla ve Rusya’yla birlikte Çin’le yakın ilişki geliştirmekle suçlanıyor.
Nitekim seçim zaferinden sonra bir Orban portresi çizen BBC’nin tercih ettiği başlık da şu oldu: “Macar Orban'ın zaferi AB için baş ağrısı anlamına geliyor.” Makalede seçimlerdeki iki seçeneğin “Macar Putin” ya da Avrupa olduğuna da yer veriliyor.
Türkiye düşmanlığıyla gündeme gelen AB Raportörü Kati Piri, Orban’ın zaferinden sonra ağlayan surat simgesiyle birlikte “derin bir üzüntü duyduğunu” söylediği bir paylaşım yaptı. Avrupa ve Türkiye’de NATO ve Atlantik sisteminden yana olan yazarlar ise kendi ülkelerindeki muhalefetin Macaristan’daki “yenilgiden” dersler çıkarması gerektiğini savundu.
ZAFERİN SIRRI: MİLLİ TUTUM VE AVRASYA’YLA İŞBİRLİĞİ
Viktor Orban’ın dördüncü kez seçim zaferi kazanmasının arkasında Türkiye için de dersler barındıran bir siyasi çizgi yatıyor. Orban, Avrupa’dan gelen yoğun baskılara rağmen ülkesinin bağımsızlığından ve milli kültüründen taviz vermiyor. AB ve NATO üyesi olmasına rağmen Rusya ve Çin’le güçlü ilişkiler geliştiriyor. Orban’ın yönettiği Macaristan’ın bir diğer dikkat çeken özelliği ise geçen yıllarda Türk Devletleri Teşkilatı’nda daha çok öne çıkması. Soros’un pompaladığı küreselleşmeci AvroAtlantik kimliğinden kopan Macaristan, bu süreçte Hun köklerine, Kıpçak Türkü bağlarına ve Asya kimliğine de sarılmaya başladı.
Orban’ın halk desteğini arttırmasını ve Soros destekli muhalefeti yenmesinde belirleyici olan siyasetler şöyle sıralanabilir:
1. 2017’ten itibaren Soros’un Açık Toplum Vakfı ve Merkez Avrupa Üniversitesi gibi en önemli kurumlarını kapanmasını sağladı. Soros destekli medya ve NGO’ların (Sivil Toplum Kuruluşlarının) yerine milli kurumların geliştirilmesi için devlet merkezli bir faaliyet yürüttü. Küreselleşmenin ulus devletleri yıkmak için yapıldığını söyleyen Orban, renkli devrimlere karşı çıkarak “Soros milyonlarca Avrupalının hayatını mahvetti.” dedi.
2. AB ve NATO’nun Avrasya düşmanı kararlarını veto tehdidiyle sınırlandırdı. Göçmen krizlerinin yükünün Doğu Avrupa’ya yıkılmasına karşı AB’nin bütçe belirlemesini engelledi.
Özellikle milli değerler ve ailenin korunması konularında AB kurumlarının Macaristan’ın bağımsız politika izlemesine aykırı olan kararlarını çiğnedi. 18 yaşından küçükler için LGBTİ+ propagandasını yasaklayan yasalar çıkardı.
3. Ukrayna krizinde açıktan Zelenskiy’e karşı çıkan yegâne AB ve NATO lideri oldu. Yaptırımlara katılmasına rağmen Rusya’nın güvenlik endişelerinin haklılığına işaret etti. NATO’nun Rusya’ya karşı kullanılmasına sert bir şekilde karşı çıktı. Rusya lideri Vladimir Putin’le karşılıklı güvene dayalı yakın bir ilişki geliştirdi.
4. Çin’le güçlü bir işbirliği geliştirmeye yöneldi. 2019’de Pekin’de Kuşak ve Yol Forumu’na katılarak Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir araya geldi. Huawei altyapı sistemlerinden Kuşak ve Yol işbirliğine kadar Batı tarafından tepki toplayan işbirliği anlaşmaları imzaladı.
5. Türkiye ve Türk dünyasıyla ilişkilerini güçlendirdi. Macaristan 2019’da Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye oldu ve ileride tam üye olabileceğini belirtti. 2021’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile savunma sanayisinden kültürel işbirliğine kapsamlı bir “Stratejik Ortaklık” anlaşması imzaladı. PKK’yla mücadelede Türkiye’ye tam destek verdi.