Hendek olayları sırasında Midyat'ta görevli EğitimSen üyesi öğretmen sosyal medya hesabından, sivil katliamlar yapıldığı şeklinde ve örgüt propagandası niteliğinde paylaşımlar yaptı. Bu nedenle devlet memurluğundan çıkarılan kişinin yaptığı bireysel başvuruda da hak ihlali kararı çıkmadı.

Mardin'in Midyat ilçesinde bir lisede öğretmen olarak görev yapan ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EğitimSen) üyesi olan O.A. 2015 ve 2016 yıllarında hendek olayları sırasında bazı paylaşımlar yaptı. O.A. Facebook hesabından 22 Aralık 2015 tarihinde DHKPC üyesi olan bir şahsın fotoğrafının altına "Bu kızı annesi, babası, abisi ile yaşadığı evde polis öldürdü" ibaresini de içeren 8 maddelik yazı paylaşımında bulundu. 10 Eylül 2015 tarihinde, "Türkiye'nin Gazze’si Cizre abluka altında. Bugüne kadar en az 20 sivil katledildi. Kimi cenaze dondurucu buz dolaplarında bekletiliyor." paylaşımını gerçekleştirdi. O.A. farklı tarihlerde de yine bunlara benzer ifadeleri paylaştı.

DİSİPLİN SORUŞTURMASI BAŞLATILDI

Anılan paylaşımlar nedeniyle terör örgütü propagandası yapma suçundan savcılıkça iddianame düzenlenmesi ve bu durumun idareye bildirmesi üzerine O.A. hakkında disiplin soruşturması başlatıldı. O.A. ifadesinde herhangi bir örgütün veya siyasi yapının propagandasını yapmadığını savundu. Soruşturma sonucunda O.A. devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırıldı. O.A.'nın disiplin cezasının iptali talebiyle idare mahkemesine yaptığı başvuru mahkeme tarafından reddedildi. Anılan karar istinaf ve temyiz kanun yollarından geçerek kesinleşti. O.A. da bunun üzerine 20 Kasım 2019 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Öte yandan adli yönden yapılan yargılama neticesinde O.A.'nın terör örgütü propagandası yapma suçunu işlediği gerekçesiyle hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını karar verildi.

'YÜKÜMLÜLÜKLERİNE UYGUN DAVRANMADI'

Bireysel başvuru incelemesini yapan Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verdi. Kararın gerekçesinde şöyle denildi:

"Terör örgütünü hedef alan operasyonların aslında bölge halkına karşı yapıldığını ve operasyonlarda sivil halkın katledildiğini ileri süren başvurucunun olayların meydana geldiği tarihte halihazırda gergin ve kutuplaşmış olan toplumda infial yaratılmasına ve şartların daha da ağırlaşmasına sebep olma ihtimali bulunduğundan şu halde bir kamu görevlisi olarak ulusal güvenlik yönünden detaylı olarak açıklanan terör karşısındaki yükümlülüklerine uygun davrandığı söylenemez."